Yağmur ve kiraz ağacının çiçekleri,
Bütün bahçemizi yıkadı,
Gece yorgunluğuna düştüm.
Komşum yoksul, komşum umarsız
Buğulu sesinin ardından
Issız ocağına düştüm
Bir daha anlatmadan
Dilime vurdular zinciri.
Yüreğinin ışığıyla
Senin yoluna düştüm.
Yağmur ve kiraz ağacının çiçekleri,
Bütün bahçemizi yıkadı,
Gece yorgunluğuna düştüm.
Komşum yoksul, komşum umarsız
Buğulu sesinin ardından
Issız ocağına düştüm
Bir daha anlatmadan
Dilime vurdular zinciri.
Yüreğinin ışığıyla
Senin yoluna düştüm.
Yine sana arkamı dönüp gittim
Mermer taş sararmış, yosun tutmuş kenarları
Karabağlar tepesinde şimşek çakıyor
Yağmur yağacak İzmir'e
Toprağın yüzü ıslanacak, bu iyidir herhalde
Hayrattan su taşıyan ağıtçı kadınlar
Basıp geçmeyecek üstünden
Issızlığın kendine, öyle öksüz, yalnız bekleyişin
Ölümden sonra yaşama inansaydım keşke
Sen öğrettin bana, sevildikçe ölümsüz
Servilerin arasından çıkıp gidiyorum
Çocukluğum ellerini tutuyor
Ayak uydurmasa da, arkandan koşuyor senin
Yüz sürerek eteklerine
Yine de toprak suyu dışına salar
Kan boşaltır güneş beyinlerimize
İki özgür ruhuh kucaklaşmasıdır
Birbirimize çektiğimiz hançerle
Yine de tıpkı bana benzer
Senin açtığın ilk kişiliğimin döngüsü
Yine zevk içinde güzel bedeninden
Doğanın en soylu sessizliği
Mıhlanır yıldızların gücüne.
Tanrısal bir şölendir
Umutlara bağlıdır görüntümüz
Birbirimize inancımız ya da
Sudan geçer gibi ellerimiz
Birbirine değmeden dokunur
Ve konaklamadan hiçbir yerde
Sadece sonsuzda, o bomboş ıssızlkta
Yüreğimiz durulur