FİNANSAL ANALİZ
1.1. FİNANSAL ANALİZİN KAPSAMI
Finansal analiz planlama açısından önemlidir. Sağlıklı bir planlama yapabilmesi için her şeyden önce işletmenin içinde bulunduğu durum iyi analiz edilmelidir. Planlardan tam yararlanabilmek için işletmenin gücünün, zamanında önlem alabilmesi için de zayıf yanlarının bilinmesi gereklidir.
Finansal analiz, finansal tablolarda incelenmek istenen iki kalem arasındaki ilişkinin matematiksel olarak ifade edilmesi ve yorumlanması işlemidir. Analiz, işletmelerin yükümlülüklerini yerine getirme, karlılık, likidite durumu, finansman yapısı ve varlıkların etkinliği hakkında ilgili kişilere fikir vermektedir.
Finansal analizden genellikle işletme yöneticileri, kredi analistleri ve menkul kıymet analistleri yararlanmaktadır. Yöneticiler finansal analiz, kontrol ve işletme faaliyetlerinin düzenlenmesi amacıyla oranları kullanır.
Kredi analistleri ( Banka Yöneticileri, Rating Kuruluşları) işletmenin borçlarını ödeme yeteneğini belirlemek amacıyla, menkul kıymet analistleri ise işletmenin etkinliği ve büyümesi, faiz ödeme yeteneği ve menkul kıymetlerin likiditeye kolay çevrilmesi ile ilgili oranları analiz etmektedirler. (BÜKER, S.;1998)
Finansal analiz ya da diğer bir tabirle Mali Tablolar Analizi, bir işletmenin mali durumunun, faaliyet sonuçlarının ve finansal yönden gelişmesinin yeterli olup olmadığını saptamak ve o işletme ile ilgili geleceğe yönelik tahminlerde bulunabilmek için, mali tablolarda yer alan kalemler arasındaki ilişkilerin ve bunların zaman içinde göstermiş oldukları eğilimlerin incelenmesinden oluşmaktadır.
Finansal analizler iki farklı şekilde yapılabilir. Bunlardan ilki dikey analiz ya da zaman serisi analizidir. Dikey analizde aynı firmanın farklı dönemlere ait verileri analiz edilip karşılaştırılır ve gelişmelerin olumlu yönde olup olmadığı değerlendirilmeye çalışılır. Ancak bu arada, gözlenen değişimlerin firmaya özgü nedenlerden yanında, genel ekonomik şartlar ve endüstri koşullarından da etkilenebileceği unutulmamalıdır.
Yatay kesit analizlerinde ise belirli bir anda birden fazla firmanın durumları birbirleri ile karşılaştırılır. Amaç, belirli bir firmanın, dahil olduğu endüstri içindeki başarı derecesini, konumunu belirlemek, firmaları en başarılıdan başarısıza doğru sıralamak ya da bir endüstrideki en başarılı firmaların hangileri olduğunu belirlemek vb. olabilir. (19998’in en büyük ilk 100 firması gibi).
Finansal analizleri amaçlarına göre de;
Yönetim analizleri
Menkul değerlere yatırım analizleri
Kredi analizleri
olarak üçe ayırmak mümkündür.
Yönetim analizleri işletme yönetiminden sorumlu kişiler tarafından yapılır. Yöneticilerin finansal analizlerden beklentileri şunlar olabilir.
Bir bütün olarak işletme faaliyetlerinin başarı derecesini ölçmek,
İşletmenin ana ve ikincil hedeflerine ulaşıp ulaşmadığını saptamak,
Hedeflere ulaşılamamışsa nedenlerini araştırmak,
Geleceğe yönelik planlar hazırlamak.
Yatırım analizleri, bir işletmenin mevcut veya potansiyel hissedarları ile işletmeye uzun vadeli kaynak sağlayan veya sağlamayı düşünenler tarafından yapılır. İşletmenin mevcut veya olası ortakları, işletmenin devamlılığı, karlılığı, gelecek dönemlere ait kazanma gücü, dağıtılacak kar payı tutarı, hisse senetlerinin değer artışı ve bunların izledikleri eğilimler ile ilgilidirler. İşletmeye uzun vadeli fon sağlayanlar ise işletmenin faiz ve anapara ödemelerini zamanında yapabilecek gücü olup olmadığını saptamak isterler. Her iki grup için de bilgi kaynağı finansal tablo analizleridir.
Bir işletmeye kredi sağlayan finansman kurumları ile işletmeyle ticari ilişkide bulunan ve özellikle kredili mal satan diğer işletmelerin, alacaklı oldukları firmanın finansman durumu, kısa vadeli borçlarını ödeme gücü hakkında bilgi sahibi olmaları da finansal tablolar analizleri ile mümkün olabilmektedir.
Finansal kurumlarla işletmeye kredili satış yapanların beklentileri farklıdır. Finansal kurumlar işletmeye verdikleri krediler karşılığında faiz geliri elde etmek isterken, kredili satış yapanlar kendi mallarının sürümünü artırmayı amaçlarlar. Ancak her ikisinin de söz konusu işletme için yapacakları analiz benzer nitelikli olacaktır. (BOLAK, M.; 1998)
Finansal analiz ile ilgili çalışmalar, analizi yapanlara, analiz sürecine vb. faktörler göre farklılıklar gösterir. Örneğin, bir işletmeye ticari kredi açmayı düşünen diğer bir işletme için önemli olan, o işletmenin kısa vadede borçlarını ödeyip ödeyemeyeceğinin tespit edilmesidir.
İşletmeyle ilgili finansal analiz yapılırken bilgiler, bilanço ve gelir tablosundan elde edilir. Finansal analist, bu iki tablodan yaralanarak, birçok sonuç elde edilebilir. Ancak önemli olan, analistin amacına uygun hesaplamaların yapılmasıdır.
Mali analiz teknikleri, işletmelerin değerlendirilmesinde çok önemli bir rol oynamakla birlikte, değerlendirme sürecinin sadece bir aşaması oluşturmaktadır. Başka bir deyişle, işletmelerle ilgili değerlendirmelerde doğru karar verebilmek için, işletmeyle ilgili başka bilgilere de gereksinim vardır. Bu nedenle, özellikle bankalar ve bankaların istihbarat elemanları, yöneticilerin karakter ve yetenekleri, işletmenin geçmişi ve faaliyetleri, işletmenin organizasyon şekli, ekonomik ve finansal koşullar hakkında bilgi sahibi olmaya çalışmaktadırlar. Bundan dolayı, bankalar açısından finansal analiz teknikleri, kredi analizlerinin yalnızca bir aşamasını oluşturmaktadır.
İşletme yöneticilerinin doğru yorumlar yapabilmesi için, muhasebeci, denetçi, endüstri mühendisi veya kredi yöneticisi olmasına gerek yoktur. Finansman bilgisine sahip, bilanço ve gelir tablosundaki her kalemin anlamını bilen, oranları kullanabilen yöneticiler, işletmelerin durumunu ortaya koyabilir ve diğer işletmeler ile doğru karşılaştırmalar yapabilirler.
Yapılan finansal analizlerin amacı, işletmelerle ilgili olarak aşağıdaki bilgileri sağlamaktır.
İşletmelerin likidite durumu
İşletmelerin karlılık durumu
Sermaye yapısı
Aktiflerin kullanım durumu
İşletme hakkında önemli trendler
Finansal analizde başarılı olmak için, finansal analistin aşağıdaki noktalara dikkat etmesi gerekir.
Finansal analist, finansal tabloları doğru yorumlayabilmek için, muhasebe teori ve uygulamalarını bilmelidir.
Finansal analiz yapılırken, işletmenin ve ait olduğu işletme kolunun özellikleri göz önünde tutulmalıdır.
Değerlendirmelerde analizin yapıldığı dönem ve o dönemdeki ekonomik koşullar göz önünde tutulmalıdır.
Finansal analize konu olan işletmenin politikaları ve yöntemleri, analist tarafından iyi bilinmelidir.
Elde edilen analiz sonuçları mantıki bir şekilde yorumlanmalıdır.
Ülkemizde son yıllarda işletmelerin sorunlarının artması, finansal analizin işletmeler açısından önemini arttırmıştır. Bugün finansal analistlerin görevi, yalnız işletmelerin geçmiş faaliyet sonuçlarını değerlendirmek değil, aynı zamanda işletmelerin geleceklerine ait tahminlerde bulunmak ve planlar hazırlamaktır.
Mali tabloların yaygın bir şekilde kullanımını engelleyen faktörlerden birisi de işletmelerin tek tip hesap planının olmasıdır. Ancak, ülkemizde 1994 yılı hesap döneminden başlamak üzere, “Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği” çerçevesinde uygulamaya konulan “ Tekdüzen Hesap planı” söz konusu sakıncaları büyük ölçüde gidermiştir. Buna rağmen, yüksek oranlı enflasyon, mali analiz tekniklerinin uygulama alanını sınırlamaktadır. Enflasyon muhasebesinin daha yaygın kullanımı ise mali tablolara olan güveni arttıracaktır.
Finansal analizin iki türü vardır. Bunlar:
Statik finansal analiz
Dinamik finansal analiz
1. Statik Finansal Analiz
Belli bir döneme ait finansal verilerle faaliyet sonuçlarının analizidir. Burada analiz bir tek dönemle ilgili olarak yapılır. Statik analiz yapılırken gerekli rasyolar ve yüzdeler yöntemi kullanılır.
2. Dinamik Finansal Analiz
İşletmenin cari dönem geçmiş yıllar veya rakip işletmelere ait verilerle karşılaştırılması yoluyla yapılır. Bu tür analizler için, genellikle karşılaştırmalı finansal tablolar ve rasyolardan yararlanılır.
Gelişmekte olan ülkelerde finansal analiz tekniklerinin uygulanmasında çeşitli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Her şeyden önce , finansal tablolar genellikle kamuya açıklanmamaktadır. Muhasebeyle ilgili kayıtlar, genellikle vergi ve diğer piyasalar nedeniyle zorunlu olarak tutulmaktadır. Finansal tablolar gelişi güzel hazırlanmakta, eksik bilgiler içermekte, muhasebe yöntem ve uygulamaları işletmeler arasında farklılıklar göstermektedir. Öte yandan gelişmekte olan ülkelerde yüksek enflasyon oranı, finansal tablolara olan güveni azaltmaktadır. ( CEYLAN, A.; 1998)
Finansal analiz faaliyetlerinin etkinlik ve başarı derecesini ölçmede, firmanın hedeflerine ne ölçüde ulaşabildiğini tespitte, geleceğe ait planların hazırlanmasında firmanın yükümlülüklerini ne ölçüde yerine getirebildiğini tespitte, faaliyetlerin denetim ve değerlendirilmesinde ve diğer bazı amaçlar için yapılır. Finansal planların yapılması ve gereken kararların alınması için firmanın mevcut durumunu bilmek ve analiz yapmak gerekir. Finansal analiz bir doktorun hastasına reçete yazmadan önce rahatsızlığı teşhis etmek için yaptığı muayeneye benzetilebilir. Hastayı muayene etmeden yazılacak bir reçetenin yaratacağı sakıncalar gibi finansal analiz yapılmadan alınacak kararlar ve yapılacak finansal planların da sakıncalar doğuracağı açıktır.
Finansal analiz yapılırken dikkat edilecek husus, analizin ne amaçla veya kimin için yapıldığıdır. Analizi yapan sermaye piyasasında yetişmişse, analizcinin görüşleri sermaye piyasası yönünde ağırlık kazanır. Analizi yapan kredi analizcisi ise analiz olayına nakit açısından bakmak isteyecektir. Yani finansal analizi yapan kişinin görüşleri de finansal analizin yapısını etkiler. Bu nedenle analiz sonuçları değerlendirilirken analizi kimin hazırladığına bakmak gerekir. Keza finansal analizi yapandan beklenen de önemlidir. Analizden, firmanın likidite yapısının tespiti bekleniyorsa, analiz bu yöne ağırlık verir. Eğer analiz firmanın finansal bütünlüğünün incelenmesine yönelikse, analizin konumu değişik ve çok yönlü olur. Finansal analizin kimler için ve ne amaçla yapıldığına ilişkin açıklayıcı bilgiler Tablo 2.1. de ayrıntılarıyla verilmiştir. (KARAMEMİŞ, G.; 1998)













Tablo 2.1. Finansal Analizin Amaç ve Araçları


Analizle İlgili Taraf Analizin Amacı İlgi Alanı
Kısa Vadeli Borç Veren Kredi Güveni Likidite, Döner Sermaye Ve Firmanın Kısa Vadeli Borçlarını Ödeme Kapasitesi
Uzun Vadeli Borç Veren Kredi Güveni Firmanın Borcunu Ödeyebilme Yeterliliği
Hissedar (Yatırımcı) Yatırım Verimi Firmanın Karlılığı, Hisse Başına Kazanç, Hisse Başına Kar Payı Tutarı
Yönetim Verimlilik
Karlılık Oranı
İç Kontrol
Finansal Sağlık Toplam Aktiflerin Verimlilik Oranı, Öz Sermayenin Verimlilik Oranı
Hükümet Gelir Vergisi
Verimlilik Katma Değer, Hisse Başına Kazanç, Muhasebe Düzenine Uyum



2.2. TEMEL FİNANSAL TABLOLAR
Finansal analizlerin veri kaynağını teşkil eden mali tablolar, muhasebe bölümünün işlediği ve biriktirdiği bilgilerin, belli dönemlerde ilgililere sunulmasına aracılık eden raporlardır. Başlıca mali tablolar şunlardır:
Bilanço
Gelir tablosu
Kar dağıtım tablosu
Satışların maliyeti tablosu
Nakit akımı tablosu
Fon akımı tablosu
Öz sermaye değişim tablosu
Net işletme sermayesi değişim tablosu
Bu tablolar sırasıyla aşağıda incelenecektir:
2.2.1. Bilanço
Bilanço, bir işletmenin belli bir anda sahip olduğu varlıklarla, bu varlıkların sağlandığı kaynakları bir düzen içinde gösteren mali tablodur. Bilanço tekdüzen hesap planı çerçevesinde, bilanço ilkeleri dikkate alınarak düzenlenir.
Bilanço ilkelerinin amacı; sermaye koyan veya sonradan kendilerine ait karı işletmede bırakan sahip ve hissedarlar ile alacaklıların işletmeye sağladıkları kaynaklar ve bunlarla elde edilen varlıkların muhasebe kayıt, hesap ve tablolarında anlamlı bir şekilde tespit edilmesi ve gösterilmesi yoluyla, belli bir tarihte işletmenin mali durumunun açıkça ve ilgililer için gerçeğe uygun olarak yansıtılmasıdır.
Bilanço, varlıkların içinde bulunulan zamandaki değerini veya tasfiye halinde bunların satışından elde edilecek para tutarlarını yansıtan bir tablo değildir.
Bütün varlıklar, yabancı kaynaklar ve öz kaynaklar bilançoda gayri safi değerleri ile gösterilir. Bu ilke, bilançonun net değer esasına göre düzenlenmesine bir engel oluşturmaz. Bu doğrultuda net değer bilanço düzenlenmesinin gereği olarak indirim kalemlerinin ilgili hesapların altında açıkça gösterilmesi esastır.
Bu amaç doğrultusunda benimsenen bilanço ilkeleri, varlıklar, yabancı kaynaklar ve öz kaynaklar itibariyle aşağıda belirtilmiştir:
Varlıklar
İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde paraya dönüşebilecek varlıkları, bilançoda dönen varlıklar grubu içinde gösterilir.
İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde paraya dönüşemeyen, bir hesap döneminden daha uzun süre yararlanılan uzun vadeli varlıkları, bilançoda duran varlıklar içerisinde gösterilir.
Bilançoda varlıkları, bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleriyle gösterebilmek için, varlıklardaki değer düşüklüklerini göstererek karşılıkların ayrılması zorunludur.
Gelecek dönemlere ait önceden ödenen giderler ile cari dönemde tahakkuk eden ancak, gelecek dönemlerde tahsil edilecek olan gelirler kayıt ve tespit edilmeli ve bilançoda ayrıca gösterilmelidir.
Dönen ve duran varlılar grubunda yer alan alacak senetlerini, bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleri ile gösterebilmek için reeskont işlemleri yapılmalıdır.
Bilançoda duran varlıklar grubunda yer alan maddi duran varlıklar ile maddi olmayan duran varlıkların maliyetlerini çeşitli dönem maliyetlerine yüklemek amacıyla, her dönem ayrılan amortismanların birikmiş tutarları ayrıca bilançoda gösterilmelidir.
Bilançonun dönen ve duran varlıklar gruplarında yer alan alacaklar, menkul kıymetler, bağlı menkul kıymetler ve diğer ilgili hesaplardan ve yükümlülüklerden işletmenin sermaye ve yönetim bakımından ilişkili bulunduğu ortaklara, personele, iştiraklere ve bağlı ortaklıklara ait olan tutarlarının ayrı gösterilmesi temel ilkedir.
Tutarları kesinlikle saptanmayan alacaklar için herhangi bir tahakkuk işlemi yapılmaz. Bu tür alacaklar bilanço dipnot veya eklerinde gösterilir.
Verilen rehin, ipotek ve bilanço kapsamında yer almayan diğer teminatların özellikleri ve kapsamları bilanço dipnot veya eklerinde açıkça belirtilmelidir. Bu ilke, alınan rehin, ipotek ve bilanço kapsamında yer almayan diğer teminatlar için de geçerlidir. Ayrıca, işletme varlıkları ile ilgili toplam sigorta tutarlarının da bilanço dipnot veya eklerinde açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Yabancı Kaynaklar
İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde vadesi gelen borçları, bilançoda kısa vadeli yabancı kaynaklar grubu içinde gösterilir.
İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde vadesi gelmeyen borçları, bilançoda uzun vadeli yabancı kaynaklar grubu içinde gösterilir. Dönem sonu bilanço gününde bu grupta yer alan hesaplardan vadeleri bir yılın altında kalanlar kısa vadeli yabancı kaynaklar grubundaki ilgili hesaplara aktarılır.
Tutarları kesinlikle saptanamayanları veya durumları tartışmalı olanları da içermek üzere, işletmenin bilinen ve tutarları uygun olarak tahmin edilebilen bütün yabancı kaynakları kayıt ve tespit edilmeli ve bilançoda gösterilmelidir. İşletmenin bilinen ancak tutarları uygun olarak tahmin edilemeyen durumları da bilançonun dipnotlarında açık olarak belirtilmelidir.
Gelecek dönemlere ait olarak önceden tahsil edilen hasılat ile cari dönemde tahakkuk eden ancak, gelecek dönemlerde ödenecek olan giderler kayıt ve tespit edilmeli ve de bilançoda ayrıca gösterilmelidir.
Kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar grubunda yer alan borç senetlerini bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleri ile gösterebilmek için reeskont işlemleri yapılmalıdır.
Bilançonun kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar gruplarında yer alan borçlar, alınan avanslar ve diğer ilgili hesaplardan işletmenin sermaye ve yönetim bakımından ilgili bulunduğu ortaklara ait olan tutarlarının ayrı gösterilmesi temel ilkedir.
Öz Kaynaklar
İşletme sahip veya ortaklarının, sahip veya ortak sıfatıyla işletme varlıkları üzerindeki hakları öz kaynaklar grubunu oluşturur. İşletme bilanço tarihindeki ödenmiş sermayesi ile işletme faaliyetleri sonucu oluşup, çeşitli adlar altında işletmede bırakılan karları ile dönem net karı (zararı) bilançoda öz kaynaklar grubu içinde gösterilir.
İşletmenin ödenmiş sermayesi bilançonun kapsamı içinde tek bir kalem olarak gösterilir. Ancak, esas sermaye özellikleri farklı hisse gruplarına ayrılmış bulunuyorsa, esas sermaye hesapları her grubun haklarını, kar ve tasfiye planlarının dağıtımında sahip olabilecekleri özellikleri ve diğer önemli özellikleri yansıtacak biçimde bilançonun dipnotlarında gösterilmelidir.
İşletmenin hissedarları tarafından yatırılan sermayenin devam ettirilmesi gerekir. İşletmede herhangi bir zararın ortaya çıkması, herhangi bir nedenle öz kaynaklarda meydana gelen azalmalar; hem dönemsel, hem de kümülatif olarak izlenmeli ve kaydedilmelidir.
Öz kaynakların bilançoda net olarak gösterilmesi için geçmiş yıllar zararları ile dönem zararları, öz kaynaklar grubunda indirim kalemleri olarak yer alır.
Öz kaynaklar; ödenmiş sermaye, sermaye yedekleri, kar yedekleri, geçmiş yıl karları (zararları) ve dönem net karı veya zararından oluşur. Kar yedekleri yasal, statü ve olağanüstü yedekler ile yedek niteliğindeki karşılıklar, özel fonlar gibi işletme faaliyetleri sonucunda elde edilen karların dağıtılmamış kısmını içerir. Sermaye yedekleri ise hisse senedi ihraç primleri, iptal edilen ortaklık payları, yeniden değerleme değer artışları gibi kalemlerden meydana gelir. Sermaye yedekleri, gelir unsuru olarak gelir tablosuna aktarılamaz.
Bilançolar biçimlerine ve kapsamına göre gruplandırılmaktadır. Biçimlerine göre bilançolar ikiye ayrılır:
1.Hesap Tipi Bilanço: Hesap tipi bilançoda aktif ve pasif kalemler muhasebede kullanılan hesap çizelgesine karşılıklı olarak düzenlenir. Hesap tipi bilanço aşağıdaki şekilde düzenlenir. Gerçekleşmiş değerler kullanılmamıştır.


Tablo 2.2. Hesap Tipi Bilanço Örneği


2- Rapor Tipi Bilanço: Rapor tipi bilanço, aktif ve pasif kalemlerin alt alta yazılması ile oluşturulur. Rapor tipi bilanço, bir işletmenin birden fazla yılına ait bilanço rakamlarını yan yana yazarak karşılaştırma fırsatı verdiğinden, analiz amacıyla kullanılmaya daha uygundur. Rapor tipi bilanço Tablo 2.3.’deki gibi düzenlenir. Değerler hesap tipi bilânçodakinin aynısıdır.

Bilançolar kapsadıkları bilgi düzeyi bakımından da ikiye ayrılırlar:
1.Özet Tipi Bilanço: Genel olarak hesap grup tutarlarını gösterir.
2.Ayrıntılı Bilanço Tipi: Hesap grupları yanında her hesap grubunda yer alan hesapları da gösterir.


Tablo 2.3. Rapor Tipi Bilanço Örneği
2.2.2. Gelir Tablosu
Gelir Tablosu, işletmenin belli bir dönemde elde ettiği bütün gelirlerle, bu gelirleri elde etmek amacıyla aynı dönem içinde katlandığı bütün maliyet ve giderleri ve bunların sonucunda oluşan dönem net karının veya zararını belli bir düzen içinde gösteren mali tablodur. Gelir tablosu tekdüzen hesap planı çerçevesinde, gelir tablosu ilkeleri dikkate alınarak düzenlenir. Gelir tablosu ilkelerinin amacı; satışların, gelirlerin, satışların maliyetinin, giderlerin, kar ve zarara ait hesapların ve belli dönemlere ait işletme faaliyeti sonuçlarının sınıflandırılmış ve gerçeğe uygun olarak gösterilmesini sağlamaktır.

Bu amaç doğrultusunda benimsenen gelir tablosu ilkeleri şunlardır:
Geçekleşmemiş satışlar, gelir ve karlar, gerçekleşmiş gibi veya gerçekleşenler gerçek tutarından az veya fazla gösterilmemelidir. Belli bir dönem veya dönemlerin, faaliyet sonuçlarını gerçeğe uygun olarak göstermek için, dönem veya dönemlerin başında ve sonunda doğru hesap kesim işlemi yapılmalıdır.
Belli bir dönemin satışları ve gelirleri bunları elde etmek için yapılan satışların maliyeti ve giderleri ile karşılaştırılmalıdır. Belli bir dönem veya dönemlerin başında ve sonunda maliyet ve giderleri gerçeğe uygun olarak gösterebilmek için stoklarda, alacak ve borçlarda doğru hesap kesimi işlemleri yapılmalıdır.
Maddi ve maddi olmayan duran varlıklar ile özel tükenmeye tabi varlıklar için uygun amortisman ve tükenme payı ayrılmalıdır.
Maliyetler; maddi duran varlıklar, stoklar, onarım, bakım ve diğer gider grupları arasında uygun bir şekilde dağıtılmalıdır. Bunlardan direkt olanları doğrudan doğruya, birden fazla faaliyeti ilgilendirenleri zaman ve kullanma faktörü dikkate alınarak tahakkuk ettirilip, dağıtılmalıdır.
Arızi ve olağanüstü niteliğe sahip kar ve zararlar meydana geldikleri dönemde tahakkuk ettirilmeli, fakat normal faaliyet sonuçlarından ayrı olarak gösterilmelidir.
Bütün kar ve zararlardan, önceki dönemlerin mali tablolarında düzeltme yapılmasını gerektirecek büyüklük ve niteliktekiler dışında kalanlar, dönemin gelir tablosunda gösterilmelidir.
Karşılıklar, işletmenin karını keyfi bir şekilde azaltmak veya bir döneme ait karı diğer döneme aktarmak amacıyla kullanılmamalıdır.
Dönem sonuçlarının tespiti ile ilgili olarak uygulana gelen değerleme esasları ve maliyet yöntemlerine bir değişiklik yapıldığı takdirde, bu değişikliğin etkileri açıkça belirtilmelidir.
Bilanço tarihinde varolan ve sonucu belirsiz bir veya birkaç olayın, ortaya çıkıp çıkmamasına bağlı durumları ifade eden, şarta bağlı olaylardan kaynaklanan, makul bir şekilde gerçeğe yakın olarak tahmin edilebilen gider ve zararlar, tahakkuk ettirilerek gelir tablosuna yansıtılır. Şarta bağlı gelir ve karlar için ise gerçekleşme ihtimali yüksek de olsa herhangi bir tahakkuk işlemi yapılmaz; dipnotlarda açıklama yapılır.
Gelir tabloları kapsadıkları bilgi düzeyi bakımından ikiye ayrılır:
Özet Gelir Tablosu
Ayrıntılı Gelir Tablosu
Özet Gelir Tablosu genel olarak hesap grup tutarlarını gösterirken; Ayrıntılı Gelir Tablosu grupları oluşturan hesap tutarlarını da gösterir. Özet bir gelir tablosu aşağıdaki gibi olur:
……….. İşletmesi …. Yılı Gelir Tablosu

Tablo 2.4. Gelir Tablosu Örneği
Gelir tabloları aşağıda belirtilen beş ana bölümden oluşur:
Brüt Satış Karı veya Zararı
Faaliyet Karı veya Zararı
Olağan Kar veya Zarar
Dönem Karı veya Zararı
Dönem Net Karı veya Zararı


XYZ ŞİRKETİ GELİR TABLOSU
(MİLYON TL)
1997
1998

Satışlar
211.230 372.240
Satılan malların maliyeti
185.130 335.000
BRÜT KAR
26.100 37.240
Amortisman
0.85 1.8
Satış ve yönetim giderleri
21.200 25.670
FAİZ ve VERGİ ÖNCESİKAR
4.815 9.770
Faiz masrafları
1.120 2.300
VERGİ ÖNCESİ KAR
3.695 7.470
Vergiler
1.293 2.700
NET KAR 2.402 4.770

Tablo 2.5. Karşılaştırmalı Gelir Tablosu Örneği
2.2.3. Kar Dağıtım Tablosu
Kar dağıtım tablosu mutlaka, bilanço ve gelir tablosu yanında yer alması gereken bir tablodur. Genellikle gelir tablosunda yer alan karın belirli bir kısmı dağıtılacağından, sadece işletmede alıkonulacak kısmın finansal duruma yansıyacağı söylenebilir.

Kar Dağıtım Tablosu
(Dönem Karının Dağıtımı Bölümü)
Dönem Karı
Ödenecek Vergi ve Yasal Yükümlülükler
Dönem Net Karı
Geçmiş Dönem Zararları(-)
Tertip Yasal Yedek Akçe(-)
İşletmede Bırakılması ve Tasarrufu Zorunlu Yasal Fonlar(-)
Dağıtılabilir Net Dönem Karı
Ortaklara Birinci Temettü(-)
Personele Temettü(-)
Yönetim Kuruluna Temettü(-)
Ortaklara İkinci Temettü(-)
İkinci Tertip Yasal Yedek Akçe(-)
Statü Yedekleri(-)
Olağan Dışı Yedekler
Diğer Yedekler
Özel Fonlar
Tablo 2.6. Kar Dağıtım Tablosu Örneği
Kar dağıtım tablosu, ülkemiz uygulamasına göre, vergiden önceki kardan başlayarak bu karın ne şekilde kullanıldığını açıklamayı amaçlar. Söz konusu karın bir kısmı vergi olarak maliyeye ödenecek, kalan kısmı ya kar payı olarak ortaklara ödenecek, ya da işletmede alıkonulacaktır. Kar dağıtım tablosunun ana bölümleri şu şekildedir:
Vergiye konu karın belirlendiği kısım
Kurumlarda kurumlar vergisi – birinci, yedek ve birinci kar payının belirlendiği kısım
İkinci kar payı ve genel yedeklerin belirlendiği kısım
İşletmelerin gelir tablolarında raporlanan karla vergiye konu kar çeşitli nedenlerle hemen hemen hiçbir zaman uyuşmaz. Bu nedenle, kar dağıtım tablosunun ilk kısmında işletmenin raporlanan karından vergiye konu kar rakamına gitmek gerekir. Bunun için değerleme farklarını dikkate almak, vergiye tabi olmayan karları düşmek, yatırım indirimi ve geçmiş yıl kazançları söz konusu ise bunları dikkate almak ve buna karşılık yasal olarak kabul edilmeyen giderleri eklemek gerekir. Bunun yanında yönetim kurulu üyelerine ve şirket personeline ödenen ikramiye ya da kar payları içinde gerekli düzeltmeler yapılmalıdır. Vergiye konu kar belirlendikten sonra kurumlar vergisi ve mali denge vergisi için hesaplama yapılacak, bu vergiler çıktıktan sonra Ticaret Yasası gereğince birinci yedek ayrılacak ve birinci kar payı düşülecektir. Bu şekilde kalan kısım ya ikinci kar payı olarak dağıtılacak ya d genel yedeğe ayrılacaktır. Bu kalemler tablonun son bölümünü oluşturur.
2.2.4. Satışların Maliyeti Tablosu
Satışların Maliyeti Tablosu gerçekte Gelir Tablosunun tamamlayıcısı niteliğinde bir mali tablodur. Bu tablo gelir tablosunda yer alan Satışların maliyeti kaleminin detayını gösterir. Özellikle üretim işletmelerinde üretim maliyet unsurları olan Direkt İlk madde ve Malzeme Giderleri, Direkt İşçilik Giderleri ve Genel Üretim Giderlerinin analizi açısından dikkatle incelenmesi gereken mali tablodur. Tablonun oluşumunda yer alan üretim maliyet unsurları aşağıdaki şekilde tanımlanabilir:
Direkt İlk madde ve Malzeme: Üretilen mamule göre kullanılacak miktar ve tutarı belirlenebilen ve mamule göre izlemeye değer bulunan maddeleri kapsar.
Direkt İşçilik: Üretilen mamul üzerinde bizzat işlem yapan çalışanların ücret giderlerini kapsar.
¨
Genel Üretim Giderleri: Üretimle ilgili olduğu halde yukarıda açıklanan iki ana gider içine alınamayan giderler de söz konusudur. Bunların tamamı Genel Üretim Giderleri olarak üretimi yapılan mamul maliyetine dahil edilir. Bu giderler mamullere dağıtım yolu ile yüklenir.
Tablo 2.7. Satışların Maliyeti Tablosu Örneği


2.2.5. Nakit Akım Tablosu
Nakit Akım Tablosu, belirli bir dönemde işletmenin nakit kaynaklarını ve bunları kullandığı alanları gösteren bir tablodur. Bu tablo düzenlenirken, nakit girişi sağlamayan veya nakit çıkışı gerektirmeyen işlemler dikkate alınmalıdır.
Nakit akım tablosunun düzenlenebilmesi için iki yıla ait karşılaştırmalı bilançoları ile son hesap dönemine ait gelir tablosuna ihtiyaç vardır.
2.2.6. Fon Akım Tablosu
Fon Akım Tablosu, belirli bir dönemde işletmenin fon kaynaklarını ve bunları kullandığı alanları gösteren bir tablodur. Bu tabloda fon kavramı tüm finansal (mali) değişimleri ifade eder. Fon Akım Tablosu, bilanço ve gelir tablosunu tamamlayıcı ve işletmenin finansal durumunun yorumlamasına yardımcı bir kapsama sahiptir. Fon Akım Tablosuna kaynaklar tarafından cari faaliyet döneminde elde edilen fonların sağlam kaynaklardan mı yoksa geçici işlemlerden mi sağlandığı tespit edilir. Tablonun fon kullanımları tarafından ise söz konusu fonların kullanım yerlerinin uygunluğu ile ilgili bilgi alınır. Buradan işletmenin finansmanda uygunluk ilkesine, yani uzun vadeli yatırımların uzun vadeli fonlarla finanse edilmesi gereğine uyulup uyulmadığı açık olarak görülebilir.
Fon akım tablosunun düzenlenebilmesi için işletmenin birbirini izleyen iki yıla ait karşılaştırmalı bilançoları ile son hesap dönemine ait gelir tablosuna ihtiyaç vardır. Fon akım tablosunun temel olarak fon kaynakları ve fon kullanımları olmak üzere iki tarafı vardır. Fon kaynakları ve fon kullanımları daima birbirine eşittir.







XYZ ŞİRKETİ FON AKIM TABLOSU (31 ARALIK 1998-31 ARALIK 1999) (MİLYON TL)

Uzun dönemli borçlarda artış
Borç senetlerinde artış
Ödenecek vergilerde artış
Borçlarda artış
Faaliyetlerden sağlanan net kar
Alacaklarda azalış
Pazarlanabilir menkul kıymetlerde azalış

TOPLAM KAYNAKLAR

FON KULLANIMLARI
Sabit varlıklarda artış
Stoklarda artış
Nakitte artış
Tahakkuklarda azalış
Ödenen temettüler

TOPLAM KULLANIMLAR 4100
705
120
110
100
95
35

5265


4730
430
42
17
46

5265





Tablo 2.8. Fon Akım Tablosu Örneği



2.2.7. Öz sermaye Değişim Tablosu
Öz sermaye değişim tablosu, hesap dönemi içerisinde, firmanın öz sermayesinde meydana gelen değişiklikleri gösteren mali tablodur. Bu tablonun hazırlanmasında bilanço ve gelir tablosundaki bilgilerden faydalanılır.
Öz sermayenin dönem başı değerine, yapılan ilaveler eklenip, azalışlar çıkarıldığında, dönem sonu öz sermaye değerine ulaşılır ve böylece iki değer arasındaki farkın hangi nedenlerden kaynaklandığı açıklanmış olur. (BOLAK, M.; 1998)
2.2.8. Net İşletme Sermayesi Değişim Tablosu
İşletme sermayesi deyimi, bilançodaki dönen varlıklar toplamı, net işletme sermayesi ise dönen varlıklarla kısa süreli borçlar arasındaki farkı ifade etmek için kullanılır. Net işletme sermayesindeki değişimlerin nedenlerini, kaynaklar(net işletme sermayesini artıran) ve kullanımlar(net işletme sermayesini azaltan) şeklinde belirlemek amacıyla hazırlanan tablo “net işletme sermayesi değişim tablosu” olarak adlandırılır.
2.3. FİNANSAL ANALİZ TÜRLERİ VE FİNANSAL ORANLAR
Finansal yönetici firmanın bazı önemli faaliyet istatistiklerinin genel bir görünümünü elde etmek istediğinde finansal rasyoları kullanabilir. Zaman içinde bu rakamları inceleyerek firmanın performansındaki önemli trendleri yakalayabilir.
Bilançodaki aktif bir değerin pasif bir değere ya da tersi bir oran ile yapılan hesaba yatay analiz, pasif bir değerin yine pasif bir değere oranlanması ya da aynı şeyin aktif bir değer için yapılmasına da dikey analiz denir. Analizde kural olarak çok sayıda oran hesaplanabilir ancak önemli olan bu rakamların bulunmasından çok sonuçların sağlıklı bir şekilde yorumlanmasıdır. Bu nedenle çok sayıda oran hesaplayıp sayıların arasında boğulmak yerine, birbirleriyle ilişkilendirilebilecek optimum sayıda oran belirlenip, hesaplar ve yorumlar yapmak daha doğrudur. Oranlar hesaplandıktan sonra analist şu üç kritere göre kıyaslama yapabilir :
Zaman Açısından : Bulunan sayısal değerler firmanın önceki değerleri ile kıyaslanır.
İşkolu Ortalamaları : Sayısal değerler aynı işkolunun ortalamaları ile kıyaslanır.
Bilimsel Değerler : Yapılan araştırmalar sonucu çeşitli işkolları için ortalama değerler mevcuttur. Bu değerleri göz önüne alarak bir kıyaslama yapılabilir. Ancak burada her ülkenin kendisine özgü ekonomik ve sosyal koşulları olduğu unutulmamalıdır.
2.3.1. Karşılaştırmalı Analiz Yöntemi
Karşılaştırmalı mali tablolar analizi, bir işletmenin birbirini izleyen en az iki veya daha fazla faaliyet dönemine ait mali tabloların, karşılaştırmalı olarak düzenlenmesi ve bu tablolarda yer alan kalemlerin zaman içinde göstermiş olduğu gelişmelerin ve değişikliklerin tespit ve incelenmesidir. Karşılaştırmalı mali tablolar analizi birden fazla döneme ait bilgilerin karşılaştırılması ve değerlemesi öngörüldüğünden dinamik bir yapıya sahiptir.
Karşılaştırmalı mali tablolar analizinde mali analist işletmenin birkaç döneme ait mali tabloların yan yana koymak suretiyle inceleyerek, işletmenin iktisadi ve mali yapısındaki, karlılığındaki, verimliliğindeki gelişmeler konusunda önemli bilgiler elde edebilir. Bu teknikle işletmenin geçmişteki durumu ile bugünkü durumu karşılaştırılmak suretiyle elde edilecek bilgiler işletmenin geleceğiyle ilgili kararlara da ışık tutar.
Mali tablolarda yer alan rakamların karşılaştırılabilmesi için faaliyet dönemlerinin eşdeğer olması, tablolardaki bilgilerin aynı muhasebe kavram ve ilkesine göre hazırlanmış olması gerekir. Bu çerçevede hazırlanan mali tabloların karşılaştırılması ve analizi sonucu alınacak kararların isabet derecesi de artar.
Karşılaştırmalı mali tabloların amacı yıllar itibarîyle alınan sonuçların diğer yıllarla karşılaştırarak başarı durumu hakkında fikir edinmektedir. Ancak bu, enflasyon ortamında dikkatli uygulanması gereken bir tekniktir. Çünkü, enflasyon analizde kullanılan mali tablo rakamlarını bozar ve yüksek enflasyon yaşandığında mali tabloların karşılaştırılmaları sonucu elde edilen farklar anlamlı biçimde yorumlanamaz. Bunun giderilmesi için karşılaştırılan mali tabloların enflasyonun bozucu etkisinden kurtarılması gerekir.


Tablo 2.9. Karşılaştırmalı Gelir Tablosu Örneği
Karşılaştırmalı mali tablolar analizinde hesaplanan değişimler hem tutar hem de yüzde olarak dikkate alınmalıdır. Sadece tutar veya sadece yüzde değişimlere bakılması, değişimin işletme açısından öneminin gözden kaçırılmasına veya gerekenden fazla önemli görülmesine neden olabilir. Bu da değişimlerle ilgili yorumu zayıflatır. Mali tablo içinde nispi olarak küçük bir kalemde yüzde olarak büyük sayılabilecek bir değişim gerçekte işletmeyi pek etkilemeyebilir. Ancak mali tablonun bütünü bakımından tutardaki küçük değişme de sadece tutar değişimine bakılarak inceleme dışı bırakılmamalıdır.
Karşılaştırmalı mali tablo analizinde aşağıda belirtilen esaslara uymak gerekir:
Karşılaştırılması yapılacak cari ve önceki dönem mali tabloları aynı zaman dilimlerini kapsayacak şekilde hazırlanmış olmalıdır.
Mali tablolar üç veya altı aylık dönemleri kapsıyor ise, karşılaştırma ya bir önceki üç veya altı aylık mali tablolarla; ya da bir önceki yılın aynı dönemleri ile yapılmalıdır.
Cari döneme ait mali tablolar dönemin bütçe rakamlarıyla karşılaştırılabilir. Bu işlem bütçe kontrolü kapsamındadır.
Bir işletmenin cari yılına ait mali tablolar diğer işletmelerin aynı dönemine ait mali tablolarıyla karşılaştırılabilir. Bu, işletmenin benzer işletmelere göre başarısını değerlendirmeye yöneliktir.
Karşılaştırılacak mali tablolar enflasyonun bozucu etkisinden arındırılmalıdır.
2.3.2. Eğilim Yüzdeleri Analizi Yöntemi
Mali tabloların analizinde kullanılan tekniklerden bir diğerini de eğilim yüzdeleri yöntemi oluşturur. Eğilim yüzdeleri (Trend) analizi ile işletmenin gösterdiği gelişmeler yıllar itibariyle görülür. Bu analize Yatay Yüzde Analizi de denir.
Bu yöntemde, birbirini izleyen dönemlere ait mali tablolarda yer alan kalemlerin temel (baz) alınan mali tablo kalemlerine göre gösterdiği artış ve azalışlar yüzde olarak hesaplanır. Bu şekilde işletmenin mali tablolarında yer alan her bir kalemin kabul edilen yıla yüzde olarak gelişme trendi bulunur. Temel yıl olarak mali tablo serisinin ilk yılı kabul edilebilir. Temel yıla göre hesaplanan yüzdeler belli tarih veya dönemler arasındaki mali durumu ve faaliyet sonuçlarında meydana gelen değişimleri açık olarak gösterir ve karşılaştırmalı mali tablolara ait verilerin yatay olarak analizine imkan verir. Mali analist, mali tablo kalemlerindeki artış ve azalış eğilimlerinin olumlu veya olumsuz olduğunu belirlerken aralarında anlamlı ilişkiler kurulabilecek kalemleri birlikte değerlendirir.
Ayrıca analizin anlamlı olabilmesi için temel olarak seçilen yılın her bakımdan işletme faaliyetlerini yansıtacak normal bir yıl olması gerekir.
Hesaplanan eğilim yüzdeleri yorumlanırken fiyatlar genel seviyesindeki değişimlerin de gözden uzak tutulmaması gerekir. Aslında mali tablolar analiz edilmeden önce fiyatlar genel seviyesinde meydana gelen değişiklikler dikkate alınarak bunların mali tablo kalemleri üzerindeki etkisinin giderilmesi ve mali tablo kalemlerinin temel yıl olarak seçilen yıldaki paranın satın alma gücüyle ifade edilmesinde yarar vardır.
Eğilim yüzdeleri hesaplanacak dönemin analizinden beklenen yararın sağlanabilmesi için mümkün olduğu kadar uzun bir süreyi kapsaması gerekir. Sadece birkaç yıldaki eğilime bakarak sağlıklı karar vermek mümkün değildir.
Eğilim yüzdeleri analizinin uygulamasında;
Baz Yıla Göre Trend Hesaplanması
Bir Önceki Yıla Göre Trend Hesaplanması
olmak üzere iki yaklaşım söz konusudur.



Tablo 2.10. Eğilim Yüzdeleri Bulunmuş Bilanço Örneği(Baz Yıla Göre)


Tablo 2.11. Eğilim Yüzdeleri Bulunmuş Bilanço Örneği(Bir Önceki Yıl Bazlı)
2.3.3. Dikey Yüzde Analizi Yöntemi
Mali tabloların analizinde kullanılan tekniklerden biri olan dikey yüzde yönteminde mali tablolarda bulunan kalemin toplam veya grup içindeki oransal büyüklüğü irdelenir.
Bu yöntemle her bir mali tablo kaleminin, bulunduğu grup toplamı içinde yüzde payı ile mali tablo toplamı içindeki yüzde payı hesaplanır. Örneğin bilanço bu yöntemle analiz edilirken, bir aktif kalemin, toplam aktifler içindeki payı ve bulunduğu grup içindeki payı yüzde olarak hesaplanır. Gelir tablosunda ise her bir gelir tablosu kaleminin net satışlar içindeki payı ve her kalemin ait olduğu grup içindeki payı hesaplanır.
Dikey yüzdeler yöntemine göre düzenlenmiş mali tablolar, farklı büyüklükteki işletmeler arası karşılaştırmalar için ortak bir baz oluştururlar. Bu yöntemle, işletmenin mali tabloları rakip işletmelerin mali tabloları ile karşılaştırılabilir.
Dikey yüzde yöntemi ile tek bir döneme ait mali tablolar analiz edilebileceği gibi birden fazla dönemin mali tabloları da analiz edilebilir. Bu nedenle dikey yüzdeler hem dinamik hem de statik bir analiz yöntemi niteliği taşır.
Dikey yüzdeler yöntemi işletmenin sektör içindeki yerini belirlemesi açısından veya işletmenin mali yapısında meydana gelen değişiklikleri izleme açısından yararlı bir araç niteliğindedir.



Tablo 2.12. Dikey Yüzdeleri Bulunmuş Gelir Tablosu Örneği
Enflasyonun dikey yüzde analizi üzerindeki etkisi, mali tabloların enflasyon karşısında bozulan kompozisyonuna paralellik gösterir. Analizde bu bozulma göz önünde tutulmalıdır. Çünkü, mali tablolarda bulunan grup ve hesaplar enflasyondan aynı oranda etkilenmez. Bu nedenle, analiz yapılırken bu kalemlerin etkilenme oranları dikkate alınmalıdır.
Mali tabloların dikey yüzde yöntemi ile düzenlenmesinde mali tablo toplamı (gelir tablosunda net satışlar toplamı) 100 kabul edilir ve her bir mali tablo kaleminin toplam içindeki yüzde payı hesaplanmak suretiyle mali tablo yüzdelerle ifade edilir.
2.3.4. Oranlar Yoluyla Analiz Yöntemi
Oran (rasyo) analizi ile mali tablolarda yer alan tutarların nispi ilişkileri incelenerek işletmenin mali durumu konusunda bilgi edinilir. Mali tablolardan çok sayıda oran hesaplamak mümkündür. Ancak oran hesaplamaktan amaç yorumlanabilir bilgi üretmek olmalıdır.
Oran analizi mali tabloların analizinde kullanılan en yaygın tekniklerden biridir. Oran mali tablolarda yer alan iki kalem arasındaki matematiksel ifade olarak da tanımlanabilir. Hesaplanan oranlar yüzde veya katı şeklinde ifade edilir. Tek başına bir oran herhangi bir anlam ifade etmez. Oran herhangi bir standartla mukayese edildiğinde anlam kazanır. Bu şekilde, karşılaştırılan oranın yeterli olup olmadığına karar verebilir. Oranlar diğer istatistiki veriler gibi daha derin incelemeler gerektiren olay ve ilişkiler üzerine mali analistin dikkatini çeker.
Oranlar, işletme faaliyet sonuçları ile mali durumunu değerlemedeki kullanış amaçları dikkate alınmak suretiyle 5 şekilde sınıflandırılabilir. Bu sınıflar:
Likidite Oranları
Mali Yapı ile İlgili Oranlar
Faaliyet Oranları
Karlılık Oranları
Borsa Performansını Değerlendirmede Kullanılan Oranlar
2.3.4.1. Likidite Oranları
2.3.4.1.1. Cari Oran
Bilançoda yer alan dönen varlıkların toplamının kısa süreli borçlara bölünmesi ile bulunur. Bu oranın yüksek olması işletmenin kısa vadeli borçlarını ödeme gücünün yüksek olduğunu gösterirken, bu değerin çok yüksek olması, işletmenin elinde verimli kullanılmayan atıl fonlar bulunduğu anlamına gelir. Bu durum, işletmeye kredi verecek olan kurumlar için olumlu iken, işletmenin daha fazla kar edebilecek iken düşük kar marjıyla çalıştığını gösterir. Birçok finansal analist bu değerin 2.00 civarında olması gerektiğini savunurken, özellikle gelişmekte olan ülkelerde bankaların kısa vadeli borçlar vermeyi tercih etmesi nedeniyle cari oran daha düşük değerler almaktadır. Böyle durumlarda 1.5 civarındaki değerler kabul edilebilir.



2.3.4.1.2. Likidite Oranı
Dönen varlıklardan stokların çıkarılmasıyla elde edilen değerin kısa vadeli borçlara oranlanmasıyla elde edilen değerin kısa vadeli borçlara oranlanmasıyla hesaplanır.



Genellikle 1.00 civarında olması gerektiği kabul edilirken ülkemiz işletmelerinde 0.6-0.7 civarındadır.
2.3.4.1.3. Nakit Oranı
İşletmenin alacaklarını tahsil edememesi ve elindeki stokları nakde çevirememesi durumunda borçlarını ödeyebilme yeteneğini gösterir. Para ve paraya kolayca çevrilebilecek menkul kıymetlerin kısa vadeli borçlara bölünmesi ile hesaplanır.





Bu değerin en az 0.20 olması gerekir. Ancak firma stokları ihtiyaç duyulduğunda kolayca nakde çevrilebilecek durumdaysa veya işletmeye borcu olanlar güvenilir müşteriler ise bu oranın daha düşük çıkması kabul edilebilir.


2.3.4.2. Mali Yapı ile İlgili Oranlar
2.3.4.2.1. Toplam Borç/Toplam Varlıklar Oranı(Kaldıraç Oranı)
Bu oran işletmenin ne ölçüde borca bağımlı olduğunu belirler. Yüksek bir
kaldıraç oranı daha riskli bir firmayı ifade eder. Firmanın kazançları dalgalı olsa bile, borç ödemeleri sabit ve önceden ödeme planı bellidir. Sonuçta nakit akımı azalırsa, firma borçlarını ödeyemez duruma gelir.



Bu oranın %50 civarında olması normal karşılanabilir. Ancak, yaşanan enflasyonun bilançoların pasif yapısı üzerindeki bozucu etkisi sonucu ülkemizde bu oranın %70’lere kadar çıktığı görülmektedir. Bunda ülkemizdeki sermaye kıtlığı ve borçlanmanın avantajlı olmasının rolü büyüktür. Ancak, borçlanma maliyetinin oldukça yüksek seyretmesi, bu durumu giderek ortadan kaldırmaktadır.
2.3.4.2.2. Öz Sermaye/Toplam Varlık Oranı
Bu oran, işletme varlıklarından yüzde kaçının ortaklar ve işletme sahibince finanse edildiğini gösterir. Orta ve uzun vadeli kredi değerini tespit amacıyla yaygın olarak kullanılır. Oranın yüksek olması işletmenin uzun vadeli yabancı kaynakları ile bunların faizlerini ödemede güçlükle karşılaşma ihtimalinin zayıf olduğunu gösterir. Oran aşağıdaki formül yardımıyla hesaplanır.



Bu oranın %50 civarında olması normal karşılanabilir. Ancak yaşanan enflasyon nedeniyle ülkemizde bu oran %30’lara kadar düşmektedir.

2.3.4.2.3. Toplam Borç/Öz Sermaye Oranı
Bu oran işletmenin öz kaynakları ile yabancı kaynakları arasındaki ilişkiyi gösterir. Oran yabancı kaynakların öz kaynaklara bölünmesi suretiyle aşağıdaki şekilde hesaplanır.


Oranın 1 olması öz kaynak borç dengesi açısından yeterli görülür. Oranın 1’den küçük olması işletme faaliyetlerinde kullanılan iktisadi varlıkların büyük kısmının öz kaynak ile finanse edildiğini gösterir. Buna karşılık oranın 1’in üstüne çıkması, üçüncü kişilerden sağlanan fonların ortaklardan sağlanan fonlardan daha fazla olduğunu gösterir
2.3.4.2.4. Kısa Vadeli Borçlar/Toplam Varlık Oranı
Pasif içinde kısa vadeli yabancı kaynakların ağırlığını gösteren bir orandır. Bir işletmenin çok fazla kısa vadeli borcu olması geri ödeme riskini arttırır. bu oranın 1/3 seviyesini aşmaması uygun olur. Oranın yüksek olması aktiflerin büyük bölümünün yabancı kaynaklarla finanse edildiğini gösterir.



2.3.4.2.5. Uzun Vadeli Borçlar/Kaynaklar Oranı
Bu oran işletmenin sahip olduğu varlıkların ne kadarlık bir kısmının uzun vadeli yabancı kaynaklarla finanse edildiğini gösterir. Oran aşağıdaki şekilde hesaplanır.



2.3.4.3. Faaliyet Oranları
2.3.4.3.1. Alacak Devir Hızı
Alacak devir hızı bir faaliyet dönemindeki kredili satışların ticari alacaklara bölünmesi suretiyle hesaplanır. Ancak analist işletmenin kredili satış tutarını belirleyemiyorsa, pay’da net satışlar tutarına yer verilmek suretiyle oran hesaplanır.



Alacakların yılda kaç defa tahsil edildiğini gösterir. Alacak devir hızı arttıkça alacakların likidite değeri artar. Oranın büyümesi vadelerin kısaldığını, küçülmesi ise vadelerin uzadığını gösterir.


2.3.4.3.2. Alacakların Ortalama Tahsil Süresi
Alacak devir hızını tamamlayıcı bir orandır. İşletmenin fonlarını ortalama ne kadarlık bir süre için alacaklara bağladığını gösterir. Bu oranı aşağıdaki şekillerde hesaplamak mümkündür.









Bu oran, borçların ortalama ödeme süresi ile karşılaştırılarak değerlendirilmelidir. Bu oran üzerinde enflasyon pek fazla etkili olmaz. Çünkü oranı oluşturan pay ve payda enflasyondan aynı yönde ve hemen hemen aynı oranda etkilenir.
2.3.4.3.3. Stok Devir Hızı
Stok Devir hızının artması genellikle firmanın stok yönetiminin daha çok etkinli kazandığını gösterir. Ancak, bu durum göreli olarak firma stoklarının sık sık tükenmesinin bir sonucu da olabilmektedir. Stok devir hızı stokların satışlar yoluyla alacaklara dönüşüm hızı hakkında bilgi verir.










2.3.4.3.4. Aktif Devir Hızı
Bu oran, işletmenin aktif varlıklarının kaç katı satış yaptığını gösterir. Aktif devir hızının yüksek olması olumludur. Oranın büyük sanayi işletmelerinde 2 küçük sanayi işletmelerinde ise 2-4 arasında olmasının uygun olacağı ileri sürülmektedir.





2.3.4.3.5. Duran Varlık Devir Hızı






Duran varlık devir hızı duran varlıklara yapılan yatırımın seviyesini belirlemeye yardımcı olur. oranın düşme eğilimi göstermesi kapasite kullanım oranının düştüğünü, duran varlıkların verimli kullanılamadığını gösterirken, oranın artış eğilimine girmesi kapasite kullanım oranının arttığını ve işletmenin duran varlıklarını verimli kullandığını gösterir. Genel olarak sanayi işletmelerinde bu oranın 2 olması yeterli görülmektedir.
2.3.4.3.6. Öz Kaynaklar Devir Hızı










Bu oran öz kaynakların ne ölçüde verimli kullanıldığının tespit edilmesinde kullanılır. Oranın çok yüksek olması işletmenin faaliyetlerini büyük ölçüde borçlanmak suretiyle finanse ettiğini gösterir. Oranın düşük olması ise işletmenin öz kaynaklarını etkin olarak kullanamadığını ve işletmenin faaliyet seviyesinin gerektiğinden daha fazla öz kaynağa sahip olduğunu gösterir.
2.3.4.4. Karlılık Oranları
2.3.4.4.1. Öz Kaynak Net Karlılık Oranı







Bu oran, işletmeye ortaklarca tahsis edilmiş değerlerin ne ölçüde etkin ve verimli olarak kullanıldığını tespit etmek amacıyla hesaplanır. İşletmenin öz kaynak karlılığını gösterir. Bu oranın yüksek olması olumludur.
2.3.4.4.2. Brüt Satış Karı Oranı






Bu oran işletmenin satış karlılığını gösterir. Bu oranın bir diğer adı da satış kar marjıdır. Bu oranın yüksek olması yanında değerlerin tutarları da önemlidir.
2.3.4.4.3. Faaliyet Karı Oranı





Satışlar üzerinden faaliyet karlılığını gösterir ve işletmenin ana faaliyetlerinin ne ölçüde karlı olduğunu tespitte kullanılır. Oranın yüksek olması işletmenin ana faaliyetinin karlı, verimli olduğunu gösterirken, oranın azalma eğilimi göstermesi karlılığın, verimliliğin azaldığını gösterir.
2.3.4.4.4. Aktif Karlılık Oranı





Bu oran, aktiflerin işletmede ne ölçüde karlı kullanıldığını tespit amacıyla hesaplanır