porno escort diyarbakır iskenderun escort
Sayfa 2/3 İlkİlk 123 SonSon
25 sonuçtan 11 ile 20 arası

Konu: Kısa Kitap Tanıtımları

  1. #11
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Kısa Kitap Tanıtımları

    KELEBEK
    Henri Charriere | Roman / Fransız Edebiyatı
    Kelebek Henri Charriere, işlemediği bir cinayetten müebbet kürek cezasına çarptırıldığında, yargıtaya bile başvurmayacak kadar umutsuz, toplumun gözden çıkardığı bir süprüntüydü. Uğradığı haksızlığın bilediği bir hınçla çok az insanın sağ kalmayı başardığı kürek cehenneminden kaçıp kurtulabilmek için aralıksız on üç yıl süreyle korkunç kaçma-yakalanma-yeniden kaçma mücadelesine atıldığında bin altı yüz franktan başka hiçbir şeyi yoktu. Mahkumların ve cezaevi yöneticilerinin tümünün adları değiştirilerek yazılmıştır. Kitabın amacı birtakım tipleri ve dünyayı ortaya koymaktır. Tarihler içinde durum aynı: Bazıları doğru, bazıları da olayın geçtiği çağı iyi kötü belirtmeye yarıyor. Yazar bir tarih eseri yazmak değil, günü gününe yaşadığı gibi tüm katılığı ve inancıyla capcanlı bir gerçeği kağıda geçirmiştir. Bu gerçek bir toplumun sabıkalılar karşı haklı olarak kendini korumasıyla uygar bir ulusa yaraşmayacak kadar kötü baskı yöntemleri arasında ölçüsüz aşırılığı kabul etmeyen adamın olağanüstü destanıdır.
    İNŞALLAH
    Oriana Fallaci | Roman / YunanEdebiyatı
    Oriana Fallaci romanında, yeryüzünün bütün savaşlarını simgeleyen bir savaş ortamında ölüm ve yaşam arasındaki çelişkiyi ele alıyor. İç savaşın kardeşi kardeşe düşman ettiği bir Lübnan’da, yüze yakın kişinin öyküsünü işleyerek çağdaş bir İlyada yazıyor. Bireyin yazgısının toplumun yazgısına sıkı sıkıya bağlı olduğu bu destansı romanda, benzersiz bir aşkı olağanüstü bir gerilimle anlatırken, olanca kötümserliğe karşın, insanlık için yine de bir umut ışığı yakıyor. Günümüzün İlyada’sı İnşallah, şiddete, kıyıma karşı çıkar, ağırlığını insandan yana koyarken, belki de Müslümanlıkla Hıristiyanlık arasındaki bir çatışmanın habercisi olan Lübnan iç savaşını da sorguluyor. Yazar Fallaci Vietnam, Bangladeş, Ortadoğu ve Latin Amerika’da savaş muhabirliği yapmıştır.
    PAPAYI ÖLDÜRMEK
    Tad Szulc | Roman / Amerikan Edebiyatı
    ABD’li gazeteci Tad Szulc, Papa II.J***nnes Paulus’un biyografisini yazmak için yaptığı çalışmalar neticesinde, 1981 yılında papaya düzenlenen suikast girişiminin ardındaki gerçekler hakkında bir çok bilgiye ulaşır. Bu durum yazarı “Papayı Öldürmek” adlı kitabı yazmaya yönlendirir. CIA’nin ABD Senatosu komitelerine verdiği raporlar ve iç yazışmaları, İtalyan mahkemelerinin ve İnterpol’ün bulguları, Fransız gizli servisinin suikastla bağlantısı, yakın tarihin bu önemli olayına ışık tutma iddiasını taşıyan sarsıcı bir gerilim romanının temelini oluşturmaktadır. Roman, papanın 1981 yılının bir mayıs öğleden sonrasında, Roma’daki San Pietro Meydanı’nı dolduran binlerce kişinin önünde vurulmasıyla başlar. Saldırıdan yaralı olarak kurtulan papa, tetiği çeken teröristin tutuklanmış olmasıyla yetinmez, gerçek komplocuları saptaması için eski bir CIA görevlisi olan Tim Savage’ı görevlendirir. Savage, çok geçmeden, suikastın menşeinin öyle uzaklarda değil, papalık sarayının arka bahçesinde olduğunu ortaya çıkaracaktır.
    KLEOPATRA
    Jean-Michel Thibaux | Roman / Fransız Edebiyatı
    Önce Sezar’ın sonra da Antonius’un sevgilisi olan 16 yaşında bir kraliçe. İhtişamı akıllara durgunluk veren tehlikelerle dolu bir sarayda serüvene dönüşen bir yaşam ve Mısır’ın son kraliçesinin sıra dışı yazgısı. Kleopatra İskenderiye’deki efsanevi sarayında, İran ve Hindistan’ı fethetmeyi hedefledi. Bu düşüne ilk aşığını, Sezar ve Antonius’u da ortak etti. Bu fikir öylesine çılgıncaydı ki, eski dünyanın kargaşaya sürüklenmesine ve Mısır’ın çökmesine neden oldu. Yazar, hazineler, altın ve gümüş yüklü kadırgalar, destansı savaşlarla dolu bir düşe bizleri de sürüklüyor. Tarihçi ve roman yazarı Jean-Michel Thibaux aynı zamanda Eski Mısır uzmanıdır. Paris İletişim ve Sanat Yüksek Okulu’nda eski uygarlıklar tarihi profesörü olan yazarın Mısır’la ilgili bir de sözlük çalışması vardır. Yılların efsane kadını Kleopatra’nın yaşamını öğrenmek isteyenler için ideal bir eser.

  2. #12
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Kısa Kitap Tanıtımları

    KAR KURDU
    Glenn Meade | Roman / Amerikan Edebiyatı
    Soğuk Savaş’ın en gergin dönemleri, Ocak 1953. ABD Başkanı Dwight Eisenhower, Stalin’in akli dengesinin bozulmakta olduğu yolunda ürkütücü bilgiler alır. SSCB’nin korkunç temizlik operasyonlarına yeniden başlayacağını ve dünyayı üçüncü bir savaşın eşiğine getirecek nükleer bomba programının tamamlanmakta olduğunu öğrenir. Böylece yemin töreninden yalnızca birkaç saat sonra, hiçbir Amerikan başkanının cüret edemeyeceği bir karar alacak ve “Kar Kurdu” operasyonunu onaylayacaktır. İki CIA ajanı karı-koca rolünde Moskova’ya gitmek ve Stalin’i öldürmek zorundadır. Ne var ki, onlar daha Sovyet topraklarına ayak basmadan, KGB bu planı öğrenir. Artık iki CIA ajanı iki yönden gelen ölüm tehlikesiyle karşı karşıyadır. Birine hazırlıklıydılar, ama ya diğeri? İlgiyle okuyacağınız bir polisiye roman.
    HAVANA KÖRFEZİ
    Martin Cruz Smith | Roman / Amerikan Edebiyatı
    Arkady, Moskova’dan geldiği sabah, ceset Havana Körfezi’nde oradan oraya sürükleniyordu. Bir gün önce Havana’daki Rus Elçiliği’nden arkadaşı Pribluda’nın kaybolduğunu bildiren ve Havana’ya gelmesini isteyen bir mesaj gönderilmişti. Kübalılar, körfezin içinde yüzen cesedin Pribluda olduğunu ileri sürüyordu, ama Arkady kuşkuluydu. Bir Rus’un, körfezin kuytu bir köşesinde ölmesinin pek akla yatkın olmadığını düşünüyordu çünkü. Arkady, Policia Nacional De La Revolucion’un dedektifi Ofelia Osorio’ya sordu: “Yoksa Havana’daki Rusları ortadan kaldırma dönemine mi girdik?” Soğuk savaş yoldaşları birbirine sırt çevirmiş, Havana sokaklarını dolduran Ruslar azalmıştı. Kalanlar da Havanalılar tarafından hor görülüyordu. Devrim kahramanları idealist değillerdi artık. Radikal Amerikalılar, Hemingway’in arabasına binip adaya yardım çığırtkanlığı yapıyor, FBI’dan kaçmaya çalışan Wall Street zenginleri ise korsan bayrakları ile dolaşıyorlardı. Ofelia, “ha sağ Rus, ha ölü Rus, ne fark eder?” dedi. Ne var ki, ölü Rus’u Kübalı bir boksör ile bir hayat kadınının cinayete kurban gitmeleri izledi. Bu ölümlerden hiçbirinin araştırılması gerekmiyordu ama Arkady’yi durdurmak olanaksızdı. Üstelik, bu soluk, sevimli, tehlikeli kentin çekici bir yanı vardı. Dalgakırana vuran dalgalar, müzik ve Ofelia, Arkady’yi yaşamın içine çekti.
    KLEOPATRA
    Michel Peyramaure | Roman / Fransız Edebiyatı
    Kleopatra hem bir kraliçeydi, hem de tanrıça… Dönemin en güçlü erkeklerini, önce Sezar’ı, daha sonra da Antonyus’u fethetmişti. Çok güzel, fazla kurnaz, eğitimli, akıllı, istekli ve hırslı bir kadın olan Kleopatra, Büyük İskender’in fetihlerini yeniden canlandırmak ve Doğu İmparatorluğu’na hükmetmek hayaliyle yanıyordu. Antonyus yenilerek öldüğünde, acımasız Oktavius’la karşı karşıya kalmıştı. Fakat Oktavius’u baştan çıkarmayı başaramamış ve ölümün kollarına sığınmayı yeğlemişti. Yaşamıyla efsaneleşen, halklara hükmetmiş kadınlar arasında birinci sıradaki yerini bugün de koruyan Kleopatra, bu kitapta yeniden canlanıyor.
    GÜLDEN KALE DÜŞTÜ
    Ahmet Karcılılar | Roman / Türk Edebiyatı
    Karcılılar’ın eseri, küçüldükçe daha da karmaşık hale gelen dünyaya bir Anadolu kentinden bakıyor. Roman, modern hayatın kargaşasından sıkılıp kendi bünyesine çekilerek yalnızlığı tercih eden bir yazarın, zaman zaman yaşama bakışını, kimi zaman da anılarını anlattığı metinleriyle desteklenen polisiye bir kurgu içeriyor. Ayrıldığı eşinin intihar mı, cinayet mi olduğu belirsiz ölümüyle başlayan ve yazarın sorgulanmasıyla devam eden olay örgüsünün yanı sıra aşk, cinsellik, sadakat ve ihanetin değişen anlamları sorgulanıyor. Ahmet Karcılılar ilk romanı “Yağmur Hüznü” ile edebiyat çevrelerinin dikkatini çekmiş ve 1999 yılında Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazanmıştır.

  3. #13
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Kısa Kitap Tanıtımları

    GÜZ SANCISI
    Yılmaz Karakoyunlu | Roman / Türk Edebiyatı
    “Galatasaray Lisesi’nin önünde birikmiş kalabalık, geleni geçeni derin ve biraz da hasetli bakışlarla süzüyor, sokakların tenhalaşmasını bekliyordu. Yüzlerinde bir huzursuzluk, bir beceriksizlik ilk bakışta dikkati çekecek kadar aşikar ve sabırsızdı.” “Kalabalık Taksim Meydanı’na yürürken geçtiği her yeri yakıp yıkıyordu. Lion yanıyordu. Birisi bütün vitrinleri ateşe vermişti. Binanın içindeki duman, görülebilecek ne varsa hepsini örtmüştü. İnsanların yüzünde sevinç vardı. Vitrinler parçalanmış, eşyalar sokağa dökülmüştü. Müslüman mağazalar bayraklarını asmışlar ve milli saygı ümidiyle paçayı kurtarmayı amaçlamışlardı.” “Vilayet binasının etrafını polisler çevirmişti. Adnan Bey, kontrolün elden çıktığı bu hadisede daha fazla görünmek istemiyordu. Küçük bir gözdağı vermenin ölçüleri kaçmış, kısa sürede bir savaş alanı yaratmıştı.” Yazar Karakoyunlu Güz Sancısı adlı bu kitabında, 6-7 Eylül Olayları’nı, Rum, Ermeni, Yahudi azınlıkların ülkeyi terk etmek zorunda kalışlarını, kendisine özgü üslubuyla ve bir roman havası içinde anlatmaktadır.
    HAYZURAN İLE ZÜBEYDE BAĞDAT’IN İKİ KRALİÇESİ
    Nabia Abbott | Roman / Amerikan Edebiyatı
    Kleopatra! Zeynep! Zübeyde! Hayal gücünü özgürce harekete geçiren, tarihin alanına efsaneyle aşkı yerleştiren büyüleyici isimler… Hükümdarlık masalı ile görkeminin, zarafet ile hayal gücünün, akıl ile yüreğin temsilcisi bu eli açık kadınlar, yeryüzünde sadece bir yer ile sınırlandırılamaz. Konuk hacılar, Zübeyde’nin yolunu kullanarak Mekke ve Arafat’a gitmeyi sürdürdükçe ve orada yaptırdığı çeşmelerden susuzluklarını giderdikçe… Tarih ilerledikçe ve Arabistan geceleri eğlendirmeye devam ettikçe onların anısı da yol göstermeye devam edecektir. Eser, yazarın İslam’ın ilk yüzyıllarında yaşamış kadınlar ile ilgili yazdığı tarihi biyografilerin ikincisidir. Bu kitabında Arabistan gecelerinin birinde diye başlayan birçok öykünün kahramanı olan en ünlü Abbasi Halifesi Harun Reşit’in annesi ve karısının yaşamları ile aynı konuyu işlemeye devam ediyor. Yazar, Hayzuran ile Zübeyde’nin yaşamları ile dönemlerinin bir resmini ortaya çıkarmak için tarihi Arap kaynaklarını kullanmaya çalışmıştır. Bu iki kadın arasında birçok açıdan önemli farklılıklar vardır. Hayzuran, Halife Mansur’un Bağdat’taki sarayına Arabistan’dan getirilen genç bir köle olarak girmiştir. Bir sonraki Halife Mehdi’nin önce cariyesi sonra da karısı olmuş ve bundan sonra oğulları Musa Hadi ile Harun Reşit arasındaki iktidar mücadelesinde önemli rol oynamıştır. Zübeyde ise yüksek bir toplumsal statü ile saray yaşamının içine doğmuştur. Harun Reşit’in karısı olarak da sadece haremde değil, toplumsal olaylarda da ciddi bir etkiye sahiptir. Yazar kitaba yazdığı önsözde “çıplak kalıntılar ile fantastik film sahnelerinin ötesinde tarihe geçmiş ve onu etkilemiş Harun hakkında tam ve doğru bilgiye ulaşmak isteyen okuyucular, ilk defa amaçlarına uygun bir şekilde bu hükümdarın kariyerinde en etkili yeri tutan iki kadın hakkında burada bilgi sahibi olacaklardır” demektedir.
    YÜZÜNCÜ AD / BALDASSARE’NİN YOLCULUĞU
    Amin Maalouf | Roman / Fransız Edebiyatı
    Doğu’daki son Cenevizlilerden, antika tüccarı Baldassare Embriaco, 1665 yılının sonlarında, soyunun yüzyıllardır yaşadığı Lübnan’dan ayrılarak yollara düşer. Ertesi yıl, İncil’e göre Canavar’ın Yılı’dır. Kimilerine göre düpedüz mahşer: Kan, ateş, yıkım ve her şeyin sonu… Zamanın sonu! Dünyayı ve Baldassare’yi kurtarabilecek tek şeyse, Yüzüncü Ad’dır. Kimselerin görmediği bir yazma kitap ve bu kitapta açıklandığı söylenen bir ad: Allah’ın, Kuran’da anılan doksan dokuz adının, sıradan ölümlülere bildirilmemiş olan yüzüncüsü… Tanrı’nın gizli ve yüce adı…Yüzüncü Ad’ın peşinden önce İstanbul’a uğrar Baldassare’nin yolu; oradan İzmir’e, Sakız’a, Cenova’ya, Amsterdam’a, sonra da Londra’ya. Konya’da vebanın kıyımına, İzmir’de Sabetay Sevi’nin şaşırtıcı başkaldırısına, İngiltere’de büyük Londra yangınına tanık olur. Korku, şaşkınlık, düş kırıklığı, umut ve aldanma, menzil taşlarıdır bu uzun yolun. Bir de en beklenmedik anda yolcunun karşısına dikiliveren aşk. Sevincin, mutluluğun tek kaynağı aşk.
    YEŞİL YOL
    Stephen King | Roman / Amerikan Edebiyatı
    Could Mountain Hapishanesinin E bloğu acımasız katillerin bulunduğu bir yerdir. Buradaki mahkumlar “Yaşlı Sparky” diye bilinen elektrikli sandalye için sıralarını beklerlerdi. Hapishane gardiyanlarından Paul Edgecombe için katillerin birbirlerinden farkları yoktu. Fakat bir gün E bloğuna John Coffey adında bir mahkûm gelir ve her şey değişir. Dev cüsseli, çocuk kalpli bu adam Edgecombe’un hayatını değiştirecekti.

  4. #14
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Kısa Kitap Tanıtımları

    DİVAN
    Irvın D.Yalom | Roman / Amerikan Edebiyatı
    Irvin Yalom’un “Divan” adlı bu romanında; insanların en yakınlarıyla bile paylaşamadıkları mahremiyeti paylaşan psikiyatristlerin ne kadar sahici ve samimi oldukları, psikiyatrist ile hastası arasındaki mahremiyetin sınırları, en gizli ve mahrem sırlarımıza ortak olan psikiyatrislerin bu mahrem yükleri taşırken kendi mahremiyetlerindeki dalgalanmalar karşısında nasıl tökezledikleri anlatılmaktadır. Genç bir psikiyatrist hekim, Amerikan Psikiyatri Birliği’nin başkanlığını yapmış, şimdi ise hastasıyla cinsel ilişkiye girmekle suçlanan bir meslektaşını sorgulamakla görevlendirilir. Suçlanan ünlü psikiyatrist, katı kurallara dayalı hasta-hekim ilişkisinin aşılmasını savunmaktadır. Genç hekimin tüm yaşamını değiştirecek olan bu görüşmeyle birlikte sevgi, hakikat, teori, otorite, benlik, doğruluk, para, statü, hınç, ve yalan üzerine, içeriden anlatılan bir yolculuk başlar.
    DAĞ PADİŞAHLARI
    Reşat Ekrem Koçu | Roman / Türk Edebiyatı
    Osmanlı İmparatorluğu XVI. yüzyıl sonları ve XVII. yüzyıl başlarında, nüfus yapısını bile önemli ölçüde değiştiren “Celali Ayaklanmaları”nı yaşamıştır. Yazar Reşat Ekrem Koçu ilk kez 1962 yılında yayımlanan “Dağ Padişahları” adlı bu romanında, Celali Ayaklanmaların nedenlerini, ayaklanmaya liderlik edenlerin amaçlarını, ayaklanmaların boyutları ve gelişimlerini, eşkiyanın dünyaya niçin hükümdar olamadığını anlatıyor.
    KANUNİ’NİN DÜŞÜ HÜRREM’İN KABUSU PARGALI İBRAHİM PAŞA
    Cahit Ülkü | Roman / Türk Edebiyatı
    Cahit Ülkü’nün “Masal Olmayan Masallar” adını verdiği “Üçleme”nin ilk kitabı olan “Pargalı İbrahim Paşa”, Yunanistan’ın Korfu Adası’nın tam karşısındaki Parga kasabasında orta halli bir Rum balıkçının oğlu iken, köle olarak getirildiği Manisa’da Kanuni Sultan Süleyman’ın önce yakın ilgi ve sevgisini, sonra da güvenini kazanarak veziriazamlığa kadar yükselen İbrahim Paşa’nın romanıdır. İbrahim Paşa, Hürrem’i, Kanuni Sultan Süleyman’a cariye olarak sunduğunda aslında kendi sonunu hazırladığını hiç düşünmemişti. İbrahim Paşa, padişahın ardından sonra Osmanlı İmparatorluğunun en güçlü adamı, Hürrem ise sultan olduğunda, aralarındaki acımasız iktidar oyunu bir ölüm-kalım savaşına dönüşmüş ve bu savaşın sonunda İbrahim Paşa olmuştu. Cahit Ülkü romanında, sadece Pargalı İbrahim’in görkemli ama aynı zamanda trajik yaşamının yanı sıra, Kanuni ve Hürrem Sultan’ın kişiliklerinin gizli kalan taraflarına da değiniyor. Yaza Cahit Ülkü’nün bu romanı, Anadolu’daki en küçük beyliklerden birinin nasıl dünyanın en büyük imparatorluğu haline geldiğini, Celali Ayaklanmaları’nın altında yatan gerçekleri, saray ve saray dışındaki yaşamdaki entrikaları merak edenler için belgesel bir nitelik taşıyor. Serinin ikinci kitabı “Rüstem Paşa”, üçüncü kitabı ise “II. Selim” adıyla yayımlandı.
    İZMİR’İN İŞGALİNDEN KURTULUŞA
    Ferzan Gürel | Roman / Türk Edebiyatı
    Ferzan Güzel’in eseri, İzmir’in işgalden kurtuluşunu, o günleri yaşamış olanların ağzından yansıtan ve tarihe ışık tutan bir anı romandır. Romanda, karanlıklardan aydınlığa, işgalden özgürlüğe kavuşan bir kuşağın acılı, hüzünlü, ama o denli övünç dolu öyküsü birinci ağızdan anlatılıyor. Yazar, gördüklerinden, düşündüklerinden, düşlemlerinden kendisine hiçbir şey saklamıyor. Yazar Ferzam Gürel’in işgal günlerini yaşayan teyzesi, İzmir’in işgalini ölmeden iki yıl önce anlatmış ve anlatılanlardan alınan notlarla bu kitap meydana gelmiştir.

  5. #15
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Kısa Kitap Tanıtımları

    VERONİKA ÖLMEK İSTİYOR
    Paulo Coelho | Roman / Brezilya Edebiyatı
    Ünlü yazar Paulo Coelho’nun romanında anlattığı olaylar günümüzde ve oldukça yakınımızda, Bosna ile sınır komşusu olan Slovenya’da geçiyor. Her istediğine sahip bir genç kadın olarak görünen Veronika, renkli bir yaşam sürer, yakışıklı erkeklerle gezip tozar, ama mutlu değildir. Yaşamında bir şeylerin eksikliğini hissetmektedir. Bir gün ölmeye karar verir. Aşırı dozda ilaç alır ve hastaneye kaldırılır. Doktorlar kendisine birkaç günlük ömrü kaldığını söyler. Akıl hastanesinde kaldığı süre içerisinde çeşitli insanlarla, çeşitli dünyalarla tanışan Veronika, yabancısı olduğu yeni duyguları keşfeder: Kin, korku, aşk ve cinsellik. Ölümü beklerken, çevresindeki insanları gözlemlerken, varoluşunun her dakikasının yaşamla ölüm arasında bir seçim olduğunun farkına varır. Yazar bu kitabında günümüz insanını rahat bırakmayan delilik olgusunu işliyor; toplumun normal kabul ettiği kalıpların dışına düşen insanları anlatıyor. Yazar farklı düşünceleri yüzünden sık sık başka insanların önyargılarını göğüslemek zorunda kalanlar için değişik bir yaşam tarzı bulma ihtiyacını irdelerken, insanlığın temel sorunlarından birini içeriden bir yaklaşımla ortaya koyuyor. Brezilya’lı yazar; roman yazarlığına başlamadan önce, oyun yazarı, tiyatro yönetmeni ve sevilen bir şarkı sözü yazarıydı. Gençlik yıllarında bir hippi olan Coelho, 1986 yılında Hıristiyanların, Batı Avrupa’dan başlayarak İspanya’da Santiago De Compostela kentinde sona eren geleneksel haç yolculuğunu yapmış ve bu deneyimini 1987 yılında yayınladığı Hac adlı kitabında anlatmıştır. 1988 yılında “Simyacı” yazarı en çok okunan çağdaş yazarlardan biri yaptı. Bu kitabı 42 ülkede yayınlandı ve 26 dile çevrildi.
    DRAKULA YA DA KAZIKLI VOYVODA / EFLAK PRENSİ III. VLAD TEPEŞ’İN YAŞAMI
    Raymond T.Florescu, Radu R. Mcnally | Tarihî Roman
    Kitap, 1431-1476 yılları arasında yaşamış Eflak Prensi Drakula’nın, yani bizde bilinen adıyla Kazıklı Voyvoda’nın sıra dışı yaşamını ele alıyor. Düşmanlarının yüreğine dehşet salan, kendisinden sonra yaşamış Korkunç İvan gibi birçok hükümdarın gıptayla baktığı Drakula’yı, Romen halkı bugün bile saygıyla anıyor. XV. yüzyılda Avrupa ve Asya saraylarında boy gösteren en karanlık kişilik olan Drakula, Bram Stoker’ın klasik vampir hikayesine de esin kaynağı oldu. Ancak “Drakula ya da Kazıklı Voyvoda” adlı bu kitapta anlatılanlar, gerçek Drakula’nın, Bram Stoker’in hayali vampirinden çok daha ilginç bir kişilik olduğunu belgeliyor. Drakula’nın yaşamının ve kişiliği çevresinde oluşan efsanenin anlatıldığı eserde, Drakula’nın boş mezarının sırrıyla ilgili bir bölüm de yer alıyor. Bu kitap, bundan öncekileri bulamayanların isteklerine verilmiş bir cevabın ötesindedir. Drakula’nın yaşam öyküsü ilk kez, önemli bir değişim dönemi olarak tanımlanacak Rönesans çağını yaşamakta olan XV. yüzyıl Avrupa’sının tarihi çerçevesinde incelenmeye çalışılmaktadır. Belge ve bilgilerin eksikliğini duydukları dönemlerde yazarlar, Drakula’nın adının en iyi bilindiği, ünlü şatosunun çevresindeki köylerde yaşayan Rumenlerin ağızdan ağıza aktardığı geleneksel öykülere başvurdular. Drakula sözlük anlamına göre “kan içici” demektir. Bugün Romanya olarak bilinen topraklara hükmeden gerçek Drakula, 1431 yılında Jeanne D’arc’ın Fransa’nın Rouen kentinde bir cadı gibi yakılıp öldürüldüğü yılda doğdu. Drakula’nın 1476 yılındaki ölümünden iki yıl sonra da Castilla’lı İsabel ve Aragonlu Fernando İspanya’yı tek bir krallığın bayrağı altında topladı. Drakula, XV. yüzyıl Avrupa’sının,özellikle de değişim çağı Rönesans’ın çok tipik bir ürünüdür.
    BATUM’DAN BURGAZ’A KARADENİZ’İN ÖTE YAKASI / ÜLKELER - ŞEHİRLER - İZ BIRAKANLAR
    Nihat Yılmaz Kaşıkçı | İnceleme
    Türk Metal Sendikasının sponsorluğunda hazırlanan bu kitapta Bulgaristan’ın Burgaz şehrinden başlayarak, Gürcistan’ın Batum şehrine kadar tüm Karadeniz kıyısında yer alan ülkeler, şehirler ve bu topraklarda yaşayan özellikle Türk toplumları hakkında bol fotoğraflar bulunmaktadır. Görsel bir şölen olan bu kitabı zevkle izlerken o topraklarda yaşayan ve iz bırakan önemli tarihi şahsiyetlerimizi de izleme ve okuma imkanı bulacaksınız. Kitabın içindekiler: Karadeniz - Türkler ve Karadeniz – Gürcistan – Ahıska – Batum – Suhumi – Rusya – Soçi – Novorossisk - Don Nehri – Rostov - Azak Denizi - Birinci Petro – Ukrayna – Kiev - Dinyeper Nehri – Bahçesaray - Kırım Türkleri - Karaim Türkleri - Kırım Savaşı - Gaspıralı İsmail – Sivastopol - Numan Çelebi Han – Akmescit - Cengiz Dağcı - Yalta Konferansı - Mustafa Cemiloğlu – Odessa – Akkerman - Dinyester Nehri – Moldova – Kişinev - Bender Kalesi - Prut Nehri - Prut Savaşı - Baltacı Mehmet Paşa - Birinci Katerina - Gagauz Özerk Cumhuriyeti – Komrat – Romanya – Bükreş - Yaş Antlaşması - Köstence – Mecidiye – Babadağ - Tuna Nehri - Göçler ve Nüfus Değişimi – Bulgaristan – Sofya - Bulgar Türkleri – Varna - Sultan İkinci Murat – Filibe – Şumnu - 93 Harbî - Gazi Osman Paşa ve Plevne Savaşları - Meriç Nehri - Burgaz. Kitabın son bölümünde biyografiler ve faydalanılan kitaplar bulunmaktadır. Bu kitabı okurken Karadeniz kıyılarında bir yolculuğa çıkacaksınız.

  6. #16
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Kısa Kitap Tanıtımları

    SONSUZLUĞUN MESAJI
    Marlo Morgan | Roman / İngiliz Edebiyatı
    Marlo Morgan’ın uluslararası bestseller olan Bir Çift Yürek adlı kitabının ardından bu kitabında da, Aborijin bilgeliğinin, insanlara gönderdiği sonsuzluk bilgeliği mesajını iletmeye devam etmektedir. İki Aborijin bebek doğumlarından kısa bir süre sonra beyaz insanlar tarafından annelerinin elinden alınırlar. İkizlerden bir tanesi Amerika’ya doğru uzanan ve her tür acıyı yaşadığı yolculukta, diğeri ise bir yetimhanede kendi köklerinden koparılmaya çalışılırlar. Ancak bu iki minik sonsuzluk ruhu, doğmadan önce kendi kararlarıyla seçmiş oldukları bu yaşam yolunda, Aborijin köklerine, öz doğalarına ve en sonunda da sonsuzluğun mesajına ulaşmayı başarırlar. Çölü boydan boya aşıp, otuz dört sene boyunca bu yolculukta kendi öz doğasını arayan Beatrice, bilgi öğretmenlerinden öğrendiği on madde halindeki sonsuzluğun mesajını hem ikiz kardeşiyle hem de biz değişime uğramışlarla yani mutantlarla paylaşmaktadır.
    SON YENİÇERİ
    Reha Çamuroğlu | Roman / Türk Edebiyatı
    “İşte” dedim, “baba erenler, senin cumhur devleti işbaşında bak ahali nasıl da güzel güzel birbirini idare eder”. Ters ters baktı. Lafıma alındığı besbelliydi. Hiç pervam yok artık. İsterse alınsın. “Bu mu cumhur?” dedi, “bu cumhur falan değil, düpedüz rezalet!” damarına iyice basacaktım, kararlıydım. “Bildiğin başka bir cumhur var mıdır baba erenler?” dedim. “De bana nerededir? Gidip onu getireyim.” Kızgın kızgın baktı. Sustu. Sonra kendini bıraktı. Oturduğumuz sedirde kaykıldı. “Yahu Arif Ağa” dedi, “söyle şu neferden birilerine de bize birer çubuk yakıp getirsinler. Birer kahve de olsa makbule geçer hani!” Sonra kahkahayla gülmeye başladı. Gülüyor, gözlerinden yaşlar gelip öksürmeye başlayana kadar gülüyor, arada hırıltılı bir sesle, “Cumhur devleti… Cumhur devleti…” diyor, yine kahkahalara boğuluyordu. (Kitaptan bir alıntı) 1958 yılında İstanbul’da doğan Reha Çamuroğlu, Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümünü bitirdi. Çeşitli yayın organlarında yazarlık ve yöneticilik yapan Çamuroğlu, genel olarak “zihniyet tarihi”, özel olarak İslam Heterodoksisi tarihi üzerine çalışmalar yapmıştır.
    ANKARA’DA BİR İNGİLİZ KADINI
    Grace Ellison | Anılar
    Ulusçuluk hareketi başladığından beri Ankara’da bulunan tek İngiliz kadındım. Merak dürtüsü ile başkaları da, yeni rejim altındaki bu ülkeyi ziyaret etme izni almak istemişlerdir ama ulusalcı Türkiye, konuklarının, görecekleri hakkında doğruyu yazacaklarından veya söyleyeceklerinden emin oluncaya, ya da geldiklerinde beraberlerinde taşıyacakları hemen hemen kesin olan önyargılarını bir yana bırakacaklarına güveninceye dek, onları bekletmeyi yeğlemişlerdir. Oysa ben uyruğu nedeniyle üç kez Türkiye’ye gelmiş ve kucak açarak karşılanmışımdır. Bu konuda bana acı gelen ise Türkiye’ye girebilmemin tek nedeninin uyruğum olmasıdır. Eskiden beri Büyük Britanya, Türkiye için tüm ülkeler arasında önem taşıyan ülke olagelmiştir. Bir centilmen olmak Türklerin en çok özendikleri şeydi. İngiliz malları tercih edilirdi. Ülkülerimiz, siyasetimiz ve çocuk bakıcılarımız Türklerin gözünde çok büyük önem taşırdı. Gözyaşlarımı saklayabilsem ciddiyetle Amerikalı olmadığımdan emin olup olmadığımı soran polis memurunu anımsadıkça gülümsemem gerekirdi. Ve ardından bana “Ankara’da bir İngiliz kadını, nasıl olup ta bulunabiliyor?” sorusunu sordu. “Bunu sizin hükümetiniz olanaklı kıldı. Burada benim ülkemden kimse bulunmadığı için, ben bu görevi kendi kendime verdim. Türklerin eski bir dostu ve kendi ülkesini seven bir kadın olarak düşündüm. Her iki taraf içinde bir zorunluluk olan aramızdaki barış için bir şey yapamaz mıyım? İşte bu nedenle burada bulunuyorum” dedim. Ve Türkiye’de geçen günlerimdeki tüm izlenimlerimi yazdım. “Bugün artık herhalde, vatansever İngilizlerin görevi, kabarmış sulara yağ dökerek durultmak üzere, açıklanabilecek olanları Türkiye’ye anlatmaya ve vatandaşlarımızı en azından rakip kalemlerin çizdiğinden daha az kara olarak göstermeye çalışmaktır.” (1923 yılı Ocak ayında Lozan’da Lausanne Palace otelinde yazdığı önsözünden alınmıştır.)

  7. #17
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Kısa Kitap Tanıtımları

    BABAMIN VÜCUDUNU GERİ VERİN / MİNİK BİR ESKİMONUN ANILARI
    Kenn Harper | Tarihî Roman
    Minik’in öyküsü çoğumuzun defalarca bir yerlerde izlediği, okuduğu hatta belki de tanık olduğu o trajik olaylardan biri. Gerçek vatanlarından koparılıp değişik pek çok sebep için başka ülkelere götürülen insanların yaşadığı o korkunç sürgün hayatı. Minik, babası ve yakınları için de o utanç verici yüzünü göstermiş. Dünyanın birçok yerinde farklı ırklardan insanlar; kızılderililer, siyahlar ve daha niceleri köle tüccarlarının insanlık dışı amaçları uğruna yurtlarından ve hayatlarından edilmişlerdi. Ama Minik’in öyküsünün tümünden daha acı ve çarpıcı olan yanı, bu sürgün trajedisini yaşatanların birer bilim adamı olmaları. Medeniyetin gülen yüzünün bir karanlık yanının olduğunu Robert Peary adlı kaşifin bu Eskimo grubuna yaptıklarından öğreniyoruz. Bilimsel etkinlik ve insanlık sınırlarının zorlandığı öykünün kahramanları, gördüğümüzü sandığımızı gerçeklerin aslında “gerçek” acıyla dolu öyküler olduğunu anlatıyor bize. Bu kitapta, Eskimolar hakkında birçok ayrıntı yazı yazmış Freuchen, Rasmussen, Malaurie ve diğerlerince gözden kaçırılmış bir öykü anlatılmaktadır. Yaşamı Eskimolu kardeşlerince efsaneleşen New York’lu Eskimo Minik Wallace’ın, acı ve macera dolu öyküsüdür. Efsane insanın güvenini her ne kadar zorlamaktaysa da bunun ardındaki gerçek daha da gariptir.
    ÇERKEZ ETHEM
    Suat Yalaz | Roman / Türk Edebiyatı
    Suat Yalaz, Türk tarihini, tarihe adı geçen “kahramanları”, insanlarımızın yaşam-gelenek-göreneklerini çizgileriyle genç kuşaklara aktarmayı görev bilen bir ustadır. Yalnızca Türkiye’de değil, Avrupa’da da ün kazanan Suat Yalaz, yakın tarihimizden ilginç konuları yazıp resimleyerek bir misyonu yerine getiriyor. Suat Yalaz’ın özelliği ve başarısındaki giz, yalnızca eşsiz çizgilerinden değil, kılı kırk yaran araştırmacılığı, ayrıntılara inen titizliğinden kaynaklanıyor. “Çerkez Ethem”i okurken yıllar önce yaşanan olaylara bir film izler gibi tanık olacaksınız…
    RESİMLİ DÜNYA
    Nedim Gürsel | Roman / Türk Edebiyatı
    Venedik ve İstanbul: Suların çevrelediği iki büyülü kent, iki değişik dönem ve bu kentlerin birinden ötekine uzanan tutkulu bir aşk öyküsü. İtalyan Rönesans resminin büyük isimlerinden Bellini’lerin izini süren sanat tarihçisi ve manzara ressamı Kamil Uzman, Fatih Sultan Mehmet’in portresini yapan Gentile Bellini’nin de aralarında olduğu ressamların renkli dünyasında yol alırken, yalnızca suya yansıyan bu iki kente değil, ışık ve gölgeye, günümüzden geçmişe, batı resmindeki Osmanlı tasvirlerine de bakıyor. Kamil Uzman’ın serüveni, Cem Sultan’ın, Fikret Mualla’nın ve Bellini ailesinin öykülerini ustaca birleştirirken, İstanbul-Venedik ekseninde gelişen, resimlerle bütünleşen bir aşkı da öne çıkarıyor; roman kahramanının bilinçaltına itilmiş acılarına, ilk erotik deneyimlerine ulaşıyor. Resimli Dünya; okuru, Rönesans resminin gizemli dünyasında büyülü bir yolculuğa çıkartırken, ayrı bir katmanda hem roman kahramanının gözünden sular kenti Venedik’i, hem de Gentile Bellini’nin gözünden Osmanlı döneminin benzersiz atmosferindeki İstanbul’u betimliyor ve beklenmedik bir sonla şaşırtıyor.
    BİR BÜYÜK BÜROKRATIN ROMANI
    Memduh Aytür | Roman / Türk Edebiyatı
    Memduh Aytür, yurtiçi ve yurt dışında üst düzey görevlerde bulunmuş büyük bir bürokrattı. Yazar Erhan Bener, Aytür ile birlikte çalışmış ve onu yakından tanıma fırsatı bulmuştur. Bener’in kurgu ve yorumuyla oluşan bu kitap, bir büyük bürokratın romanı değil yalnızca. Aytür, 1981 yılında “bu dünyadan gerisinde güçlü bir iz bırakarak göçenlerdendir.” Ancak onun ibretle okunacak yaşam öyküsü Bener’in de vurguladığı gibi gerçekte “Türk ekonomi tarihinin onurlu sayfalarını oluşturmaktadır.” Bu yapıt “bir anlamda onu yeniden yaratma” çabasıdır, elbette resmi biyografi değil. Bener, “insanlar öldükten sonraki yaşamlarını, onları tanıyanların anılarında sürdürürler. Ben de onu başkalarının anılarından çıkarmaya çalışacağım. Kendi anılarımla karıştırarak. Belki bir puzzle oyunu gibi, onu tanıyabileceğimiz bir imge oluşacak” diyor. “1950′li yıllardan beri Türk ekonomi ve maliye tarihinin dönemeçlerinde her gölgesi bulunan, Don Kişotlar çizgisinden gelen bir savaşçı, sevimli, ilginç, inatçı, bazen öfkeli bir roman kahramanıdır da yaşadığı sürece kimse onu böyle görmemiştir”. Bir Büyük Bürokratın Romanı adlı bu eserde, Erhan Bener’in usta kalemiyle onuru, dürüstlüğü, ödün vermemeyi, görev bilincini yaşam biçimi olarak seçmiş ve başarılı olmuş bir bürokratı okuyacaksınız.

  8. #18
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Kısa Kitap Tanıtımları

    ON İKİNCİ DEĞİŞİM
    Pauline Gedge | Tarihî Roman
    Alberta Best Yılın En İyi Roman Ödülü’nü kazanmış bu eser Mısır tarihi hakkında yazılmıştır. “İmparatoriçe Tiye majestelerinin dört askeri ve başteşrifatçısının eşliğinde dairesinden ayrıldı. Dairesiyle bahçe kapılarının arasında sarayın askerleri ellerinde meşalelerle duruyorlardı. Deri kılıç kınları, beyaz kilitleri ile mavi ve beyaz deri miğferleri meşalelerin alevleri altında parlıyordu. İmparatoriçe yanlarından geçerken askerler kılıçlarını ileri uzatıp başlarını öne eğdiler. Bahçe karanlıktı, çöl yıldızları gökyüzünde parlıyordu. Bu küçük topluluk hızla yolda ilerledi. Firavun’un özel alanına geldiklerinde bir an için durup, ardından sarayın yan duvarı boyunca yürüdüler. Firavun’un bahçesine geçmek için kullandığı ya da durup batı tepelerini izlediği uzun ve büyük çift kapıların önüne geldiklerinde, Tiye beraberindekilere orada beklemelerini söyleyerek başteşrifatçı ile birlikte geçide yöneldi. Geçitte yürürken her zaman olduğu gibi yine duvarlardaki ve tavandaki gravürlere şaşkınlıkla bakmaktan kendini alamamıştı. Firavun’un kraliyet ünvanı getirtilen sedir sütunun üstünde bir altın yaprağa kazılmıştı. Bu ismin geçidin her yerinde görmek olasıydı. Nebmaatra: Gerçeğin tanrısı Ra’dır. Sarayda bu yazıya çok sık rastlanılıyordu.”
    AYRILIK ACISI
    Erje Ayden | Roman
    Ayrılık Acısı, Erje Ayden’in en güzel romanlarından biridir. Erje’nin diğer kitapları, gerçek anlamda hızlı yazılmıştır ve hızlı okunur. Yazma hızı. Ayrılık Acısı’nın ilk yayımlanışından hemen hemen yirmi yıl sonra, böyle bir hızın artık nerdeyse tarihsel, hatta belki de nostaljik bir değeri var. Öyle bir zamandı ki o zaman, hız henüz teknolojik kötü niyetin dehşet verici yan ürünlerinden biri değildi. Hız, insani ölçüde, eğlenceliydi. Ayrılık Acısı tesadüfen büyük eserlerin dışında, gerçekten yazı yoluyla iletişim kurulabilecek çok fazla şey olduğu bir zamanda, çok yoğun ve keyifli bir şekilde canlı olan bir insanın manik ritminde yazılmıştır. Ayrılık Acısı’nın kahramanı Carl Halman gibi, Erje Ayden de gerçek bir casustu. Türkiye’de doğan Erje Ayden, 1950′li yılları, “belirli bir Avrupa ülkesinin casusluk örgütünün mensubu olarak” Paris’te geçirdi. Ayden’in biyografisi, yayımlanmış sekiz kadar kitabının her birinde biraz değişikliğe uğrar. Konuştuğum herkes “Erje Ayden Efsanesi” (kitaplarından birisinin adı) üzerine farklı bir yorum getirdi. Kanserden çökmüştü ya da hapishanedeydi veya doğu Hampton’da inzivaya çekilmişti. “Farkındaydım” dedi ilk buluştuğumuzda, “aylardır beni arıyordunuz.” Ayrılık Acısı’ndaki Carl gibi, belki Erje de biz “normaller” arasında sıkışıp kaldığı zamanlarda, formunu muhafaza etmek için casus oyunları oynuyordu. 1960′ta Ayden hayatını değiştirmeye ve tamamen farklı bir şey yapmaya karar verdi. New York’a taşındı ve yazar oldu. Ayrılık Acısı’nı okumak -bütün hızlı yazılmış romanlarda olduğu gibi- güç vericidir, çünkü okurken, insan onu kendisi yaratıyormuş hissine kapılır. Frank O’hara’nın şiirlerinde ya da Seymour Krim’in gazete yazılarında da aynı aldatıcı rahatlık vardır; yazar kaygan, ancak yine de anlaşılabilir bir dünyanın merkezinde bir dengeleme işlevi görür.
    ODER KIYISINDA İLKBAHAR
    Emmanuil Kazakeviç | Roman
    Emmanuil Kazakeviç Türk okurun tanıdığı bir Sovyet yazarıdır. Dünya tarihinin önemli dönemeçlerini, bu dönemeci yaratanların ve yaşayanların kişilikleriyle birlikte anlatır. Oder Kıyısında İlkbahar, Sovyet Ordusu’nun, İkinci Dünya Savaşı’nı kazandıktan sonra Berlin’e yürüyüşünü ele almaktadır. Zafer kazanmış herhangi bir orduyla, insanlık, özgürlük ve eşitlik için dövüşmüş bir ordunun farkı, Kazakeviç’in dikkatli ve ironik anlatımıyla belirginleşiyor. Yıldız’ın devamı olarak da okunabilecek bu roman, tarihi yaşayanlardan öğrenmek isteyeceklerle, gelecekten ümit kesmemiş olanlar için yazılmış. Tıpkı Moskova bölgesinde olduğu gibi yorulmak bilmez kart sesli kargaların haber verdiği sisli bir kış sabahı, yolun kıvrıldığı yerin ardına küçük ve bakımlı bir çam ormanı göründü. Askerlerin az önce geçtikleri yerin aynısıydı: Burası Almanya’ydı. Fakat bundan yalnızca karargahların haberi vardı. Ellerinde harita bulunmayan sıradan insanlar, yani askerler bu tarihi anı kaçırdılar ve nerede olduklarını ancak akşam vakti öğrendiler. Ancak o zaman, geçmişten beri kendi yerleşim birimleri olduğu için Slavların koruduğu ve barbarların işgaline karşı Rus kılıçlarının savunduğu bu Alman toprağını gördüler. Bakımlı korular, çiçekli bahçelerle çevrili evlerin ve samanlıkların bulunduğu düzgün ovalar gözlerinin önündeydi…

  9. #19
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Kısa Kitap Tanıtımları

    BALKANLAR 1804-1999
    Misha Glenny
    Balkanlar büyük savaşların hemen hemen tamamının ilk başladığı bölge olmuştur. Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya kendi aralarındaki rekabet ve nüfuz alanı mücadelesini Balkanlar üzerinden sürdürmüşler ve bölge halkının acıları üzerinden egemenliklerini kurgulamışlardır. Misha Glenny bu kitabında, 19. yüzyılın başlarından bu yana ele aldığı Balkan tarihinde, savaşlarla parçalanmış bölgenin en son yaşadığı korkunç olayların arka planını, Bosna trajedisine yol açan Balkan zihniyetini gözler önüne seriyor. Balkanlarda her dönem egemen olan ve tüm bölgeyi kapsayan şiddetin köklerini böylesine derinlemesine ele alan, siyasal tarihe eşlik eden kültürel ve düşünsel kökleri böylesine araştıran ve de çağdaş Sırbistan, Hırvatistan, Bosna, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve Arnavutluğun kökenlerini bu kadar canlı veren başka bir kitap yoktur. Glenny, bugünün çatışmalarını anlamak için gerekli olan karmaşık ve renkli Osmanlı döneminin son yüzyılının içyüzünü sergilemeyi de ihmal etmiyor. Balkanlardaki her ulusal topluluğun ve ulus-devlet olma sürecinin oldukça tarafsız, açık ve batı merkezli olmayan bir dille anlatıldığı kitapta çeşitli ulusların kültürlerinin de canlandırıldığını görüyoruz. Glenny büyük devletlerin kendi çıkarları için bölgeye müdahalelerinin Balkan halkları için nasıl felaket demek olduğunu, sözde ‘eski nefretler’ denilen olguların uzak başkentlerin cahil diplomatları tarafından nasıl daha şiddet içeren bir sürece dönüştürüldüğünü anlatıyor. Kralların, gerillaların, haydutların, general ve politikacıların keskince gözlemlenmiş portreleri ile anlatımını zenginleştiriyor. Bu zenginliği ve önemli siyasi olayların uluslararası ilişkiler boyutundaki öyküleriyle Balkanlar, okunması gerekli ve aynı zamanda keyifli bir kitap. Balkan siyasi ve ekonomik tarihinin benzersiz bir örneği olarak bu eser, kuşkusuz, Türkiye’nin geniş çevresini anlamak ve öğrenmek isteyen herkesin ilgisini çekecektir.
    HAMMURABİ’NİN MÜHRÜ BABİL
    Hans Kneifel | Tarihî Roman
    “Ben Hammurabi, kusursuzluğa ermiş bir kişi olarak Enlil ve Marduk’un bana bir çobana emanet eder gibi bıraktıkları kara başlıları asla ihmal etmedim; onlara huzurlu bir mekan sağlamak için gece gündüz demeden çalıştım. Elem ve kederleri onlardan uzak tuttum ve hayatlarına ışık getirdim. Zabaka ve İştar’ın bana sağladığı güçlü silahlarla, Enlil’in bana bahşettiği bilgelikle ve Marduk’un gücüyle kuzeydeki ve güneydeki, yukarıdaki ve aşağıdaki bütün düşmanları yok ettim, savaşlara son vererek ülkeye esenlik getirdim, insanlara huzur içinde yaşayabilecekleri bir ortam sağladım ve bu huzurumuzu bozmak isteyenleri yok ettim. Tanrılar bu görevi bana, dimdik asalı bir çobana verdiler. İnsaflı ve hoşgörülü gölgem şehrin üstüne düştü; Akadlı ve Sümerli insanlara iyilik ve refah dolu kucağımı açtım. Bilgeliğimle onları bu huzurlu yaşamdan koparabilecek her şeyden koruyorum. Artık güçlü olan güçsüzü ezmiyor, dul ve yetimlere adil davranılıyor. Anu ve Enlil’in Esanglia’da yücelttikleri ve iç dayanakları sınırsız olan Babil’in ülkesinde kanunları düzenledim ve ezilen insanlara adaletli davranılması için mahkeme kararlarını kesinleştirdim. Benim bu değerli sözlerim Kudurru-Taşlarına çelik kalemlerle oyuldu ve adaleti temsil eden kral olarak benim önüme dikildi.” (Hammurabi Kanunlarının önsözünden bir alıntı ) Görkemli Babil şehri, Kral Hammurabi’nin adil yönetimi altında huzur ve refah dolu altın çağını yaşamaktadır. Hammurabinin Kanunları komşu ülkelerde bile saygıyla kabul edilmektedir, tüccarlar dünyanın öbür ucundaki ülkelerle bile güvenli olarak ticaret yapabilmektedir. Fakat bu durum bazı çevreleri rahatsız etmektedir ve bu karanlık güçler Hammurabi’yi ortadan kaldırmak ve iktidarı ele geçirmek istemektedirler.
    KANBAĞI ETNİK GURURDAN ETNİK TERÖRE
    Vamık D.Volkan
    Etnik, dini ve kültürel çatışmanın yaygınlığı düşünüldüğünde, insanların bireyselleşmiş motivasyonlarının ötesinde, büyük grup kimliklerini korumak ve sürdürmek için neden birbirlerinin öldürdüklerini anlamak acil bir gereksinimdir. Onlar neden ataları ya da kendi soylarından olanlara karşı yapılan yanlışlar için öç almak zorunda kalıyorlar? Bir grubun biz-lik’ini, onun ötekiler’den ayrılışını bu kadar ölümcül yapacak ne oluyor? Kitapta bu sorulara yanıt verilmektedir. Kitabın bölümleri şunlardır: Ölümcül Ayrımlar, Etnik Çadırlar, Enver Sedat’ın Kudüs’e Gitmesi, Seçilmiş Travma, Modern Bir Cehennem İçin Eski Bir Yakıt, Biz-lik, Düşman İmgeleri, Ege Denizinde İki Kaya, Letonya’da İstenmeyen Cesetler, Bir Filistin Yetimhanesi, Etnik Terörizm ve Teröristler, Mağdurdan Gaddara, Romanya’da Totem ve Tabu, Estonya Deneyimi, Psikanaliz ve Diplomasi.

  10. #20
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Kısa Kitap Tanıtımları

    BİR DEVRİN ROMANI
    Halide Nusret Zorlutuna | Roman / Türk Edebiyatı
    Şair, yazar, eğitimci Halide Nusret Zorlutuna (1901-1984) “Bir Devrin Romanı” adlı bu kitabında; Osmanlı Devleti’nin son dönemlerini, cumhuriyetin kuruluş yıllarını ve milli mücadeleyi bütün sıcaklığıyla yaşamış bir kişidir. Bu nedenle tanık olduğu olaylar ve gözlemleri son derece önemlidir. Zorlutuna kitabın önsözünde şöyle demektedir: “…Bizim neslin baharı pek öyle gülpembe geçmedi. Çocuk yaştan itibaren Trablus Harbi, 31 Mart Vak’ası, şurda burda ayaklanmalar, korkunç mezalimi ile Balkan Harbi; kıtlığı, açlığı ile Birici Cihan Savaşı; onun arkasından kapkara mütareke yılları ve güzel topraklarımızın yer yer, düşman askerleri tarafından işgali… Bizim neslin 10-15 yıl içerisinde gördüğü kara günleri başka nesiller yüzyılar boyu görmemişler, çektiğimiz acıları çekmemişlerdir. Nihayet terk ettiğimiz güzel topraklarımız üzerinde irili ufaklı, yerden bitme devletler kurulurken, yorgun, bitkin, fakat imanlı, kahraman Türk milletinin, güneş başlı, deniz gözlü bir genç paşa kumandasında birden canlanıp şahlanışı… Evet bizim nesil o kara gecelerden sonra gelen aydınlık günleri de, anayurdumuzun düşmanlardan temizlenip yanmış, yakılmış güzel topraklarımızda genç, dinç, hür ve müstakil bir Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğunu da gördü. “Hür ve müstakil” bu ne demektir?… Bu ne akıllar durduran bir sevinç, bir mutluluktur, bilir misiniz? Elbette bilirsiniz ama, eğer bizim gördüğümüz günleri görmemişseniz, bu kelimelerin manasını, şerefini, azametini bizim kadar duymanıza imkan yoktur sanıyorum.. İşte kıymetli okurlarım, ben size kendi hayatımın içinde bütün bu yılların acılarını ve sevinçlerini de vermeye çalışacağım. Bu bakımdan hatıralarımı “bir çağın romanı” da sayabilirsiniz…” Bu eserde; Osmanlı Devletinin son yılları, Kurtuluş Savaşı ve yeni Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarının panoramasını bulabilirsiniz.
    HAÇİN
    Zebercet Coşkun | Roman
    Haçin, Anadolu’nun oldukça geniş bir ilçesinde Kurtuluş Savaşı günlerinde Türk Ermeni ilişkilerini bambaşka bir görüşle ele alan, çeşitli insancıl davranışları konu edinen bir kitaptır. İlçenin zengin bölgesindeki Ermeniler, yoksul mahalledeki Türkler ve Amerikalıların yönetimindeki kolejde olup bitenler bir devri ve o kanlı günleri yaşayanların düşüncelerini, bağımsızlık anlayışlarını anlatmaktadır.
    GALILEO’NUN KIZI / BİLİM, İNANÇ VE SEVGİ ÜSTÜNE TARİHSEL BİR İNCELEME
    Dava Sobel | Tarihi Roman
    “Galileo’nun Kızı” adını taşıyan eserinde yazar Dava Sobel, bir bilim adamının; Galileo’nun mücadelesini anlatmaktadır. Yazar Sobel, dünyanın güneş etrafında döndüğünü savunduğu için engizisyon mahkemesinde yargılanan Galileo’nun yaşamını, evlilik dışı ilişkisinden dünyaya gelen ve bir manastıra kapanan kızı Maria Celeste’nin mektuplarıyla birlikte bizlere sunuyor. Galileo, teleskobuyla yaptığı keşifler nedeniyle dinsizlikle suçlanan; “dünya dönüyor” dediği için alay edilen, saldırılara hedef olan bir bilim adamıdır. Dava Sobel “Longtitude” adlı kitabıyla dikkatleri üzerine çekmiş, Amerika, İngiltere, Fransa ve İtalya’da ödüller kazanmış, uluslararası listelerde en çok satanların başında yer almış bir yazardır. Ayrıca, New York Times, Discover, Life, The New Yorker ve Harvard gibi çeşitli yayın organlarında yazılar yazmış ve editörlük yapmıştır. Nasa, The Royal Geographic Society ve The Folger Shakespeare Library gibi önemli kurumlarda konferanslar vermiştir. Yazar Sobel, modern bilimin kurucusu Galileo’nun fırtınalı yaşamıyla, kızı rahibe Celeste’nin yalnız dünyası arasında köprü oluşturan, Celeste’nin yazdığı yüz yirmiden fazla mektubun izinden giderek, bilimle din arasındaki ünlü “mahkeme”yi, arka planını, Mediciler’in Floransa’sının, büyük veba salgınının ve Otuz Yıl Savaşları’nın oluşturduğu bir panorama içinde sunuyor.

Sayfa 2/3 İlkİlk 123 SonSon

Sistem Bilgileri

Bu sistem vBulletin® alt yapısına sahiptir!
Telif hakları, Jelsoft Enterprises Ltd'e aittir. Copyright © 2024

Uyarı

5651 Sayılı Kanun'un 4.cü maddesine göre üyeler yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Yer sağlayıcı olarak hizmet veren sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler ile ilgili iletişime geçilmesi halinde size dönüş yapacaktır.

gaziantep escort bayan gaziantep escort deneme bonusu veren siteler bahissitelerivip.com deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler mjsanaokulu.com Maltepe Escort deneme bonusu deneme bonusu veren siteler maltepe escort kartal escort ataşehir escort pendik escort ankara escort sincan escort eryaman escort bayan ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort eryaman escort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort Antalya Seo tesbih yetişkin sohbet kameralı sohbet aresbet casino siteleri Grandpashabet moldebet efesbet efesbet giriş getirbet efesbet deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2021 grandpashabet bahis siteleri bahis siteleri bonus veren siteler bahis siteleri canlı casino siteleri deneme bonusu En güvenilir bahis siteleri ankara olgun escort mimarsinanokullari.com