porno escort diyarbakır iskenderun escort
Sayfa 3/5 İlkİlk 12345 SonSon
44 sonuçtan 21 ile 30 arası

Konu: Sezai Karakoç Şiirleri

  1. #21
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart Sezai Karakoç - Köşe

    1.

    Saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın
    Saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen
    Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin
    Gözlerin kac kişinin gözlerinde gezinir
    Sen kaç köşeli yıldızsın

    Fabrika dumanlarında resmin
    Kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun
    Hatırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi
    Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun

    Benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma
    Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
    Bir tek köşen bile ayrılmamışken bana
    Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim
    Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
    Sen kaç köşeli yıldızsın

    2.

    Evlerinin içi ayna döşeli
    Ayna hatıra gözler ve sevmek
    Benim aşkım binbir köşeli ah binbir köşeli
    Bir köşe gidince bin köşe yeniden gelecek
    Ayna hatıra gözler ve sevmek

    Evlerinin içi kabartma bahar
    Köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar
    Halıları öpe öpe nakış yapar nakış gibi ayaklar
    Siz söyleyin insan seve seve ölmez ne yapar
    Köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar

    Evlerinin içi yeni güllerden
    Görülmemiş güneşleri görülmemiş gözlerine getiren
    Sağ köşedeki entari sol köşedeki şapka
    Beni katıl suların ortasına bıraka
    Katıl sular güneşi gözlerinden götüren

    Evlerinin içi gurur döşeli
    Benim aşkım binbir köşeli ah binbir köşeli

    3.

    Sen geldin benim deli köşemde durdun
    Bulutlar geldi üstünde durdu
    Merhametin ta kendisiydi gözlerin
    Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
    Bulutlar geldi altında durduk

    Konuştun güneşi hatırlıyordum
    Gariptin yepyeni bir sesin vardı
    Bu ses öyle benim öyle yabancı
    Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı

    Dişlerin öpülen çocuk yüzleri
    Güneşe açılan küçük aynalar
    Sert içkiler keskin kokular dişlerin
    İçinden geçilen küçük aynalar

    Ve güldün rengarenk yağmurlar yağdı
    İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı
    Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak
    Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı

    Sen geldin benim deli köşemde durdun
    Bulutlar geldi üstünde durdu
    Merhametin ta kendisiydi gözlerin

    4.

    Taşların ortasında Leylanın gözleri
    Leyla köşe köşe göz göz şiirin ortasında
    Ben Leylayı bulduğumdan yahut kaybettiğimden beri
    Leyla ya o adamın bardağında ya o dağın ortasında

    Ben Leyla gibi güneş doğarken uyanamam
    Şehir gece gündüz benim içimde uyur
    Leylayı götürüp Londranın ortasına bıraksam
    Bir bülbül gibi yaşayışını değiştirmez çocuktur

    Leyla diyorsam kesik yanaklarıyla Leyla
    Üç köşeli dünyasıyla
    Okuyla yayıyla yaylasıyla acımasıyla
    Leyla diyorsam şu bizim gerçek Leyla

    Biz seni işte böyle seviyoruz Leyla
    O gitti bize ağlamak kaldı kala kala

    5.

    Beni yeraltı sularına karşı iyi savun
    Tırnağını taşa sürten yitik keçilere karşı
    Bu çeşmenin üç köşesinden hangisinden su içecek
    Senin bahtsız ve mesut Eyyubun

    Atların en güzel biçimini sessizce kalbime indiriyor
    İçımde İstanbul çalkanırken bozbulanık çeşme
    Bir dans için can vermeğe hazır bekliyorum
    Sen orda gelirayak kuklalara insan gibi konuşmasını öğretme

    Su akıyor birikiyor kan lekeleri
    Kurtulsam diyorum bir eser buna engel
    Öyle büyüyor öyle çoğalıyorsun
    İstanbul kalmıyor

    Hangi köşesinde huzur o köşesinde sen
    Hangi köşesinde yeni çağlara uygun odalar
    Ben bölünmez bir şairsem
    Sen bölünmez bir anne
    Bir çeşme


  2. #22
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart Sezai Karakoç - Leyla Köşesi

    Bir de bakalım Leyla köşesinden
    Aşkın kadın adlı penceresinden
    Bırakmıştı kendini yazılmış olana
    Susmak ve konuşmamak denen cana
    Evlenmişti ve görünüşte mutlu
    Şimdiden memnun ve gelecekten umutlu
    Fakat bir eksiklik ufacık bir nokta
    Kalbi kurcalıyordu hala
    Mecnun ne olmuştu neredeydi
    Nasıldı ne yapıyordu hali neydi
    Geceleri loş gölgeler arasında
    Kum tepelerinde ay yarasında
    Mecnuna benzeyen hayaller olurdu
    Bu anlarda sanki kalbi dururdu
    Bitmiş olan bir daha mı başlayacak
    Ne çare başlayan başlamamış
    Bitmiş bitmemiş olacak
    Gibi gelirdi Ona
    Ürküntü geçmiş ama erememişti huzura
    Karanlık bitmiş fakat erememişti huzura
    Ay tutulmuş tutulmuş kurtulmuştu
    Gçnlu zaman zaman tutmuştu mustu
    Gün kırmıştı siyah çerçevesini
    Yarmıştı ışıkta ötesini berisini
    Baskın korkusuyla ürperen çadırların
    Bugün düzen ve güven, ama yarın!!
    Yarına bir güvence olmayan
    Neye yarar böyle bir şimdiki zaman
    Acıyla da olsa dopdolu olan hayat
    Boşalmıştı zemberegi boşalmış bir saat
    Gibi. Dönmüştü bomboş bir kagıda
    Agızdaki tad benzemiyor eski tada
    Irmak kurumuş rüzgar esmiyor
    Yakıcı güneşi bir parçacık bulut örtmüyor
    Arzu ve korku iki karanlık duygu
    Yüreginde birbirini kovalayıp duruyordu
    Ya bir gün geri dönerse Mecnun
    Yine altüst olursa ortalık bütün
    Daha mi iyi olur daha mi kötü bilmiyordu
    Bir umut vardı gönlünde eksilmiyordu
    Sonra kızıyordu kendine kınıyordu kendini
    Kapamak istiyordu içinde eskinin kepengini
    Eski oldu diyelim ama neydi yeni
    Ve nasıl eskitmeli eskimiyeni
    Nasıl öldürmeli ölmeyeni
    Nasıl diri sayarsın ölü olanı
    Eski bir zehirdi belki ama yeni
    Andırıyordu tatsız tuzsuz bir yemegi
    Beklemek neyi bekledigini bilmeden
    Gün günü ay ayı kovalarken
    Beklemek bir vaktin dolusunu
    Öç alan kaderin zalim oyunu
    Her şey akılla kurulu akılla düzgün
    Ama aklın içinde olmalı baharat gibi
    Bir parça delilik
    Oysa mecnun almış bütün deliligi gitmiş
    Kupkuru bir hayat kalmış ve adeta oyun bitmiş
    Arzulanan zenginlik, at kumaş ve ziyafet
    Yetmez olur insana bir gün elbet
    İnsan hep birşey umar bekler
    Ne oldugunu bilmez fakat
    Fakat sonradan duruldu Leyla
    Tevekkülle huzuru buldu Leyla
    Ruhta kopan fırtınalar dindi
    Gökten gönle sükunet indi
    Anladı ki acı tatlı soguk sıcak
    Geçmiş ve gelecek ayrılmak ve kavuşmak
    Hep aynı varoluşun dönüşümleri
    Aydınlanışları ve sönüşümleri
    Her şey havada döner durur
    Sonunda Tanrı varlıgında yok olur
    Ruh hürdür vücut esir
    Ruh baldır beden zehir
    Ruh hürdür Tanrı aşkıyla
    Baglı degil yer ve zaman kaydıyla
    Farketmez gelse gelmese Kays (Mecnun) Ona
    Gitse gitmese Ona Leyla
    Tanrı katında buluşmuşlardır
    Hakikat yurduna kavuşmuşlardır


  3. #23
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart Sezai Karakoç - Liliyar

    Bu kuklaların kukla olmadığı besbelli
    Ne söyledilerse tıpıtıpına gerçek besbelli
    Altın saçlarını yana atışı yok mu Lilinin
    Lilinin yağdan kıl çekercesine inanışı
    Lilinin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu
    Kuklalar titremesin ne yapsın
    Adam konuşmasını bilmezse ne yapsın
    Kuklaların kukla olmadığı besbelli
    Lilinin çekip gideceği besbelli
    Lilinin dönüp geleceği besbelli

    Ekmek ha bakkalın olmuş ha Cabaret de Paris'nin
    Sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte Lili
    Ekmek ne kadar Allahınsa Lili de o kadar Allahın Lili
    Yüzün ruhun kadar aydınlık ya Lili
    Gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi ya Lili
    Anladın ya kutunun içinden çıkan mendil
    Olamaz Üsküdardan geçeriken bulduğun mendil

    -Bizi bırakıp nereye gidiyorsun Lili
    Demek bizi bırakıp gidiyorsun Lili
    Sen daima güzeller güzelini bulursun Lili
    Sen istesen de taş yürekli olamazsın
    Sen daima güzeller güzeli olursun Lili
    Demek gideceksin arkana dönüp bakmayacaksın
    Hangi kuş hangi şafakta ölecek görmeyeceksin
    Öyleyse al bu kürkü bu veda kürkünü Lili
    Tüyleri şiirler olan bu mahcup kürkü
    Sen daima Sultanlar Sultanı olursun Lili
    Demek sen gidiyorsun Lili
    Bizi öpmeden mi gideceksin Lili

    Lilinin güneşin altında duruşu yok mu
    Perdeleri sıyırıp çirkin adamı burnundan yakalayışı yok mu
    Eline bavulunu alışı yollara koyuluşu yok mu
    Çirkin adamın güzel adam oluşu yok mu
    Yaklaşıp onu saçlarından yakalayışı
    Uzaklaşıp yollarda yol oluşu yok mu
    Lilinin bir tavşan gibi koşuşu
    Keklik gibi dönüp bakışı ve yıldırım gibi koşuşu yok mu
    Adam da tam o zaman kapıdan çıkmaz mı dışarı
    Lilinin adamın boynuna çocukça ve çılgınca atılışı yok mu

    Ben konuşmasını bilmem Lili


  4. #24
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart Sezai Karakoç - Mecnun Mum ve Pervane

    Bir gece Mecnun'un yaktığı
    Bir mumun etrafında
    Dönüyordu
    Zavallı incecik bir pervane
    Mumsa devrilmek istiyordu
    Pervane yerine
    Mecnun'un üstüne üstüne
    Sevgili mum
    Dedi Mecnun
    Sevdim seni
    Acıdığın için pervaneye
    Bende önerirdim
    Kader izin verseydi
    Beni yakmanı
    Onun yerine
    Ama acele etme vakit var
    Sayılıdır saatler dakikalar
    Azrail bile senden sabırlıdır
    Burada sencileyin benim de işim var
    Ben herkes için
    Değişik ve ayrı dozda
    Soyut bir otobiyografyayım
    Herkesin yaşadığı bir iç tarih
    Hekesin yüreğinden geçen bir coğrafya
    Gidip gidip varacakları
    Fakat ulaşamayacakları
    Bir panorama
    Kaderin zaman zaman
    Kabaran kanlara uyguladığı
    Nirengi noktaları batmış
    Beyaz bir karanlığa batmış
    Mutsuzca mutlu bir topoğrafya

    Sonra gece bitti mum söndü
    Bu söyleşilerle tan atarken
    Pervane Mecnun'a
    Mecnun pervaneye döndü


  5. #25
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart Sezai Karakoç - Mecnun ve Toz Bulutu

    Bir gün Mecnun
    Yalnız ve yorgun
    Karşıda bir toz bulutu gördü
    Sanki geliyordu O'nu yutmak için
    Dedi dur ey toz bulutu
    Karanlığın bereketi ölüm otu
    Acele etme vakit var
    Sayılıdır saatler dakikalar
    Azrail bile senden sabırlıdır
    Burda sencileyin benim de işim var
    Arzum şu ki ödev bitip gün dolsun
    Benim de kaderim mutluca
    Bir toz zerresi olmak olsun


  6. #26
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart Sezai Karakoç - Ölüm (Leyla ile Mecnun)

    Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde
    Bir kış güneşliğinde
    Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir
    Tabiatı aşan bir bildiriştir
    Ne güz ne sarı renk bu göçü anlatır
    Bu kan rengi bu kıpkızıl öçü anlatır
    Görünüşte kırmızı gerçekte yeşil
    Görünüşte öç hakikatte değil
    Faninin sonsuzla barışması
    Affın mağfiretle yarışması
    Yaprağın düşüşü değil bu toprağa
    Bir yıldırım çarpışıdır dağa
    Sonbahar değil ilkbahardır
    Ölümden sonra ölümsüz hayat vardır
    Bulutlar açılır güneş çıkar
    Yağmur taneleri inci tanelerine dönüşür
    Deniz çalkanır saçar ortaya hazinesini

    Anladım onlar ölmediler
    Ölüm adına
    Ölüm maskesini takınarak
    Dönüştüler bir ışığa


  7. #27
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart Sezai Karakoç - Perili Şiir

    (Leyla'nın doğumunda bir gök yaratığının söylediği)

    Bir peri miydi bir peri miydi
    Sevgilim bir peri miydi
    Diriliş dedim diriliş dedi
    Kav dedim kav dedi

    Gözleri yumulu bir peri miydi
    Gözleri yumulu bir peri miydi
    Bir uyurgezer gibi
    Bir uyurgezer gibi

    Çeşmelerin yankısı mıydı
    Çeşmelerin yankısı mıydı
    Aldı bıraktı beni
    Aldı bıraktı beni

    Baharın gözleri miydi
    Baharın gözleri miydi
    Kırlardan bana baktı
    Kırlardan bana baktı

    Işığın kardeşi miydi
    Işığın kardeşi miydi
    Kirpiklerimi gördü
    Kirpiklerimi gördü

    Ruhumun şebnemi miydi
    Ruhumun şebnemi miydi
    Gözyaşlarıma yağdı
    Gözyaşlarıma yağdı

    Öldüğümü bildi
    Öldüğümü bildi
    Dirildiğimi bildi
    Dirildiğimi bildi

    Bir peri miydi bir peri miydi
    Sevgilim bir peri miydi
    Diriliş dedim diriliş dedi
    Kav dedim kav dedi


  8. #28
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart Sezai Karakoç - Ping-Pong Masası

    ...............................
    Beyaz iplik sert iplik ve tak tak
    Yuvarlak top küçük top ve tak tak
    Ping-pong masası varla yok arası
    Ben ellerim kesik varla yok arası
    ...... Öpüçüğüne eyvallah ve tak tak
    Beraber sinemaya ... evet ... ve tak tak
    Ping-pong masası varla yok arası

    Öküzün gözü veya dananın kuyruğu
    Kadifekale veya Sen nehri
    Ha Sezai ha ping-pong masası
    Ha ping-pong masası ha boş tüfek
    Bir el işareti eyvallah ve tak tak
    Gözlerin ne kadar güzel ne kadar iyi
    Ne kadar güzel ne kadar sıcak
    Tak tak tak tak tak tak tak


  9. #29
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart Sezai Karakoç - Pişmanlık ve Çileler

    Rüzgar eser, yağmur yağar, tilkiler üşür
    Bir odun parcası aydınlatır ocağı
    Annesi ateşin önünde perişan
    Annesi ateşin içinde hür
    Rüzgar eser, yağmur yağar, tilkiler üşür

    Yağmurlar sırtıyla sırtım arasındadır
    Şarkılar dudaklarıyla dudaklarımın
    Kalbimi bin parçaya böldü divane sır
    Sesi geliyor sesi, günahkar çocuklarım
    Şarkılar dudaklarıyla dudaklarımın arasındadır

    Benım boyum ufak onun da ufaktı
    Kıvırcık saçlarından öpmediğim için onu
    Onun bu ocakta yanan toprağı
    Her gece rüyamda avuçlarımı yaktı
    Benim boyum ufak onun da ufaktı
    Benim gözlerim yeşildir onun kara
    Ben günah kadar beyazım, o tevbe kadar kara

    Annesinin başi elleri arasında
    Parmağında aydınlık günlerden kalma yüzük
    Bir fotoğraf asılıdır duvarda
    Aynaya, geceye, maziye dönük
    Annesinin başı elleri arasında

    Bir tüfeğin burnu havadadır
    Ateş almak üzeredir mermisiz
    Ben bir küçük kızım, ben bir deli kızım
    Siz beni ne anlarsınız... siz...
    Bir tüfek ateş almak üzeredir mermisiz

    Bir saman çöpüne tutunmuş kızların
    Eteğini ben çektim
    Neyleyim göğsümü Karacadağ'ın sert rüzgarı doldurmuş
    Annemden ben ilk sütü Geyve'de içtim
    Ankara'ya Çataldağ'a bir zindandan gül vurmuş
    Az kalsın ben ölecektim
    Bir saman çöpüne tutunmus kızların

    Kediler halıları parçalıyor
    Kırmızı bir ışık düşüyor yere
    Annemin dizinde derman yok
    Hükmedemiyor insan ruhuna ateş
    Rüzgar hükmedemiyor incecik perdelere
    Kediler halıları parçalıyor
    Ateşte sarı gül açan saksılar
    Kızarmış bir ekmek gibi duruyor

    Kulağıma garip sesler geliyor
    Kuş yumurtasından çıkan insanlar
    Ahırda bir ata eyer oluyor
    Kulağıma garip sesler geliyor

    Ben bir şarkı bir türküyüm
    Ben Meryem'in yanağındaki tüyüm
    Beni bir azizin nefesi uçurur
    Kalbimde Allah'ın elleri durur
    Cici ayaklarım ilikli bağlı
    Ben onun sılası kendimin gurbetindeyim

    Ben azizin hasreti
    Ben Meryem'in yanağındakı tüyüm
    Benim gözlerim yeşildir, onun gözleri kara
    Ben günah kadar beyazım, o tevbe kadar kara

    Ocak sönüyor ateş kül oluyor
    Annesınin saçları beyaz
    Annesi saçlarını yoluyor
    Ateşin içinde gül açılmış
    Servi büyür, ardıç büyür, çocuk büyür
    Annesi ruhunda ruhuma eğilir

    Sineklerin kanadını ısıtan
    Bir güneş toprağı yarıp çıkacak
    Kadınlar sansa da yaşadığını
    Sarkısız kaldıkça yaşayamayacak
    Kadınları sarkılır, akrepler aydınlatır
    Kadınları sarkılır, zahirlar aydınlatır

    Artık ben gideceğim ata eyer vuruyorlar
    Hatıralarımı birer birer yakacağım
    Entarimi parça parça edip
    Zehirli kirpilere bırakacağım
    Beyaz bir kayanın üstüne çıkıp
    Göğsüme siyah bir gül takacağım
    Batan güneşe doğru kurşunlar sıkıp
    Kendimi boşluğa bırakacağım

    Ayaklarımın altından geçıyor bir deniz
    Ben bir küçük kızım, ben bir deli kızım
    Siz beni ne anlarsınız... siz...
    Artık ben gideceğim atım kişniyor
    Bir bebek mum istiyor, bir ölü şarkı istiyor

    Ayaklarımın altından geçiyor bir deniz bir deniz
    Beni onun gözleri çağırıyor duramam, duramam
    Benim gözlerim yeşildir ah... onun gözleri kara
    Ben günah kadar beyazım, o tövbe kadar kara


  10. #30
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart Sezai Karakoç - Rüzgar

    Uçurtmamı rüzgâr yırttı dostlarım!
    Gelin duvağından kopan bir rüzgâr...
    Bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarım;
    Bu rüzgâr yüzünden bana olanlar...

    O ceviz dalları, o asma, o dut,
    Gül gül, mektup mektup büyüyen umut...
    Yangından yangına arda kalmış tut.
    Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar.


Sayfa 3/5 İlkİlk 12345 SonSon

Sistem Bilgileri

Bu sistem vBulletin® alt yapısına sahiptir!
Telif hakları, Jelsoft Enterprises Ltd'e aittir. Copyright © 2024

Uyarı

5651 Sayılı Kanun'un 4.cü maddesine göre üyeler yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Yer sağlayıcı olarak hizmet veren sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler ile ilgili iletişime geçilmesi halinde size dönüş yapacaktır.

gaziantep escort bayan gaziantep escort deneme bonusu veren siteler bahissitelerivip.com deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler mjsanaokulu.com Maltepe Escort deneme bonusu deneme bonusu veren siteler maltepe escort kartal escort ataşehir escort pendik escort ankara escort sincan escort eryaman escort bayan ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort eryaman escort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort yetişkin sohbet kameralı sohbet aresbet casino siteleri Grandpashabet moldebet efesbet efesbet giriş getirbet efesbet deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2021 grandpashabet bahis siteleri bahis siteleri bonus veren siteler bahis siteleri canlı casino siteleri deneme bonusu En güvenilir bahis siteleri ankara olgun escort mimarsinanokullari.com