T.C. Danistay
11.Dairesi
Esas: 2003/3693
Karar: 2005/6016
Karar Tarihi: 21.12.2005
(657 S. K. m. 93) (5434 S. K. Ek m. 26, 30)
İsteğin Özeti: Enerji Bakanlığında bilgisayar işletmeni olarak görev yapmakta iken 1. derecenin 1. kademesine yükseltildiğini ve ek göstergenin 2200 olduğunu öğrenerek emeklilik talebinde bulunan ve 2. derecenin 4. kademesinden emekli aylığı bağlanan davacının emeklilik onayının iptali talebiyle yaptığı başvurunun zımmen reddi üzerine emeklilik onayının ve tahsis işleminin iptali istemiyle açtığı davada, Ankara 3. İdare Mahkemesi 30.6.2003 günlü ve E:2002/1408, K:2003/940 sayılı kararıyla; Anayasanın 60. maddesiyle sosyal güvenlik hakkının teminat altına alındığı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 93. maddesi ile de emekliye ayrılanların yeniden memuriyete atanmasına olanak tanındığı, buna göre kamu görevlisinin yaş sınırı ve idarece emekliye ayırma dışında kendi iradesiyle ayrılacağı, emekliliğinin maddi ve manevi varlığa zarar vermeyen bir konumda gerçekleşecek anayasal bir hak olduğunun ortaya çıktığı, uyuşmazlıkta ise, 30.6.2002 tarihi itibariyle 1. derece 1. kademeye yükseltilen davacının 16.7.2002 tarihinde emekliliğini istediği ancak Sandıkça yeniden yapılan intibak sonucu 2. derece ve 4. kademe 1600 ek gösterge üzerinden emeklilik tahsisinin yapıldığını öğrenmesi sonucunda mağduriyetinin giderilmesi amacıyla yaptığı başvurunun reddi üzerine Sandığa müracaat ederek tesis edilen işleme karşı görülen davayı açtığının anlaşıldığı, bu durumda, davacının kurumunca hatalı yapılan intibak sonucu yanıltılması nedeniyle emekliliğini istediği açık olduğundan ilgilinin açıktan atama isteminin değerlendirilmesi gerektiği ve bu atama istemi ile sınırlı bir hizmetin amaçlandığının açık olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal etmiştir. Davalı idare tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi: Fatma Özlü
’nün Düşüncesi: Kurumunca sehven hukuka aykırı olarak belirlenen 1. derece intibakına bağlı olarak 16.7.2002 tarihli dilekçesindeki emeklilik istemi davacının gerçek iradesini yansıtmadığından bu dilekçeye dayalı olarak tesis edilen dava konusu emekliye sevk işlemi hukuka aykırı olup, bu işlem ve emeklilik tahsisine ilişkin işlemin iptalleri yolunda verilen mahkeme kararı sonucu itibariyle hukuka uygun bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyize konu mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı: Handan Yağuş
’ un Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Karar: Dava, Enerji Bakanlığında bilgisayar işletmeni olarak görev yapmakta iken 1. derecenin 1. kademesine yükseltildiğini ve ek göstergenin 2200 olduğunu öğrenerek emeklilik talebinde bulunan ve 2. derecenin 4. kademesinden emekli aylığı bağlanan davacının emeklilik onayının iptali talebiyle yaptığı başvurunun zımmen reddi üzerine emeklilik onayının ve tahsis işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nda mevzuatımızda genel olarak kabul edilmiş bulunan memur güvencesinin doğal sonucu olarak emekliye sevk işlemi yaş haddi, sicil, disiplin, re'sen emeklilik gibi ayrışık hükümler hariç tutulursa, esas itibariyle kamu görevlisinin iradesine bağlanmıştır. 5434 sayılı Yasadaki düzenlemeye göre istek üzerine tesis edilen emekliye sevk işlemleri, bütünüyle ilgililerin isteklerine bağlı idari işlemler olup; bu nitelikleri itibariyle yasal koşulların oluşmadığı saptanmadığı sürece, idare tarafından kaldırılamamakta; geri alınamamaktadır. İlgililer de, isteğe bağlı emeklilik uygulamasının özelliği nedeniyle ancak emekliye sevk işleminin tesisinden önceki aşamada isteklerinden vazgeçebilmektedirler. Çünkü emekliye ayrılma isteğini bildirip iradesini beyan eden ilgili, emekliye sevk onayıyla birlikte emekli statüsüne girmektedir.
İstek üzerine tesis edilen emekliye sevk işleminin ilgilinin isteğindeki değişiklik nedeniyle geri alınması statü hukukuyla bağdaştırılamaz. Fakat bir şekilde fesada uğratıldığı anlaşılan emeklilik iradesinin beyanı üzerine tesis edilen emekliye sevk işlemlerinin dayalı bulunduğu istem ilgilinin gerçek iradesini yansıtmadığından, hukuka aykırı olacağı açıktır.
Emekli Sandığı iştirakçisi kamu görevlilerinin emekliye ayrılma iradelerini belirleyen en esaslı unsurlardan biri, emeklilik statüsünde elde edecekleri maddi haklar ve bu hakların üzerinden belirlendiği aylık derece ve kademeleridir. Zira kamu görevlilerinin emeklilik hakları 5434 sayılı Yasada çalıştıkları statülere bağlı olarak düzenlenmiştir. Emekli kesenek ve karşılıkları kural olarak personel kanunlarına göre hesaplanacak kazanılmış hak aylık dereceleri üzerinden tahsil edilmekte; emekli aylıklarının hesaplanmasında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda yer alan gösterge ve ek göstergeler esas alınmakta, emekli ikramiyesi de emekli aylığı bağlamaya esas tutarlar üzerinden hesaplanıp ödenmektedir.
Öte yandan, 5434 sayılı Yasanın Ek 30. maddesi uyarınca Sandığın emekli keseneğine esas olan derece ve kademelerin mevzuata uygunluğunu incelemesi sonucu ve emeklilik tahsisine esas alınmak üzere belirlediği intibaktan ilgililer ancak emeklilik tahsisine ilişkin bildirimle haberdar olabilmektedirler. Dolayısıyla; kurumların aylık ödediği ve/veya üzerinden emeklilik keseneği kestiği derece ve kademelerin hatalı belirlenmesinde kendi kusuru, hilesi veya gerçeğe aykırı beyanı olmayan iştirakçiler; emeklilik iradelerini kurumlarınca tespit edilen intibaklarına göre belirlemek zorunda bulunmaktadırlar.
Dosyanın incelenmesinden, 30.6.2002 tarihi itibariyle 1. derece 1. kademeye yükseltildiğini öğrenmesi üzerine 5.7.2002 tarihli dilekçesiyle emekliye şevkini istediği, isteği doğrultusunda 10.7.2002 onay tarihli işlemle emekliye sevk edildiğinin ancak 25.7.2002 tarihli işlemle emeklilik tahsisinin 2. derece 4. kademe 1600 ek gösterge üzerinden yapıldığını öğrendikten sonra 1.8.2002 tarihli dilekçe ile Bakanlığa 1.10.2002 tarihli dilekçe ile de Sandığa başvurarak 1. dereceye yükseltilmiş olmasıyla emeklilik iradesinin fesada uğratıldığından bahisle emekliye sevk işleminin iptalini istediği, uyuşmazlığın da esas itibariyle emeklilik tahsisine esas alınan intibakına ilişkin olmayıp 1. derece intibakı üzerinden aylık almakta iken emekliliğini istediği ve bu yöndeki iradesini 1 dereceye yükseltilmiş olmasına bağladığı, oysa 30.6.2002 tarihinde 1. dereceye sehven yükseltilmiş olması nedeniyle emeklilik başvurusunun gerçek iradesini yansıtıp yansıtmadığına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Olayların aktarılan gelişiminden görüleceği üzere, davacı 30.6.2002 tarihinde 1. dereceye yükseltilmesi üzerine 5.7.2002 tarihli dilekçesiyle emekliliğini istemiş ve emeklilik iradesinde 1. derece intibakı doğrudan belirleyici olmuştur. 657 sayılı Yasada 1. ve 2. dereceler için ve 1. derece lehine farklı öngörülen gösterge ve ek göstergeler davacının emeklilik statüsünde elde edeceği emekli ikramiyesi ve emekli aylığını da doğrudan etkilemektedir. Dolayısıyla, davacının 5.7.2002 tarihli dilekçesinde, 1. derece intibakı üzerinden aylık almaktayken bu intibaka bağlı olarak emeklilik isteminde bulunduğunun kabulü zorunludur.
Diğer taraftan, 5434 sayılı Yasanın Ek 26. maddesi uyarınca, kurumun en yüksek amirinin onayıyla tekemmül eden isteğe bağlı emekliye sevk işlemiyle emeklilik statüsünü kazanan iştirakçiye yapılan emeklilik tahsisinin emekliye sevk onayının iptaliyle birlikte ortada kalkacağı ve emeklilik işlemiyle birlikte davaya konu edilmesi halinde iptali gerekeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda; kurumunca sehven hukuka aykırı olarak belirlenen 1. derece intibakına bağlı olarak 5.7.2002 tarihli dilekçesindeki emeklilik istemi davacının gerçek iradesini yansıtmadığından, bu dilekçeye dayalı olarak tesis edilen dava konusu emekliye sevk işlemi hukuka aykırı olup; bu işlem ve emeklilik tahsisine ilişkin işlemin iptalleri yolunda verilen mahkeme kararı sonucu itibariyle hukuka uygun bulunmaktadır.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz istemlerinin reddiyle, sonucu itibariyle hukuka uygun bulunan Ankara 3. İdare Mahkemesinin 30.6.2003 günlü, E:2002/1408, K:2003/940 sayılı kararının yukarıdaki gerekçelerle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 21.12.2005 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
AZLIK OYU:
5434 sayılı Kanunun Ek. 26. maddesinde, 5434 sayılı [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] ve ona ek Kanunlara göre Sandıkla ilgilendirilenlerin emeklilik işlemlerinin istek üzerine veya yaş haddi veya malullük (adi-vazife malullüğü) hallerinde, iştirakçinin mensup olduğu kurumun en yüksek amirinin onayı ile tekemmül edeceği hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm uyarınca Sandıkça emeklilik işlemlerinin yerine getirilebilmesi için, iştirakçilerin mensup oldukları kurumun en yüksek amirinin onayının alınması gerektiği ve bu onaydan sonra emeklilik talebinden vazgeçmenin mümkün olamayacağı açıktır.
Olayda ise, 10.7.2002 tarihinde emeklilik talebi onaylanan davacının, 1.8.2002 tarihli dilekçesi ile emeklilik talebinden vazgeçtiğini bildirmesi üzerine tesis edilen işleme karşı görülen davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, emeklilik talebinin onayından sonra herhangi bir sebeple yapılan vazgeçme isteminin kabulü mümkün olmadığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile Daire kararına karşıyım.