Gecenin ikindisinde yitirdim uykuyu
Beş duyumu felç etti gidişin
Körebeler ilişti çocukluk düşlerime
Korkak bir özne gibi gizlendin sen her şiirimde
Birekşi çoğul şahıs olamadık hiç ‘‘biz’’

Bu gece içkiliyken il oluyor içim.

Acının sert darbeleri kötürüm bıraktı ruhumu
Gözyaşlarımı mumyaladım
Usta bir katil kimliğine bürünüp
Kibar ve efendiydin beni öldürürken
Öfkeli dalgaların dövdüğü çıplak ayaklarım
Tenimi okşayan rüzgardan şikayetçi değilim
Sigarandan çatırdayarak kopan, düşen kül gibi
Düştün, serildin önüme ömrüme her şeyinle
İkimizde fena değildik sahnede, iyi oynadık rolümüzü
Sen bozguncu Bizans’tın!
Bense bozguna uğratılmış İstanbul
Yerçekimini kandırıp ayyuka çıktı çığlıklarım

Şizofrenler için hayat;

çok bilinmeyenli denklemi çözmek olsa gerek.
Savaşarak ve sövüşerek yenildik biz hayat sınavında
Kalemime dokunsan, uluorta kusacak terbiyesiz
Fırtınanın koca şehirlere kafa tuttuğu gecelerde
Her sabah kendimi seninle kaldırdım
Her sabah kendimi seninle kandırdım ben. Bebeyim
Sana yazdıklarımı artık cesetlere okuyorum
Onlarda duyarsız ve aldırış etmiyorlar bana
Vurup kırmıyorlar sen gibi çekip gitmiyorlar.

Bu gece içkiliyken il oluyor içim
Ya annem ölmüş, ya sevgili gitmiş
söyleyemem!

Sağırla dilsizin şakalaşması gibi,
saçma-sapan ayrılıklar var güncemde
.
Köpüren köpekler gibi ısırıyor bedenimi yokluğun.
Yokluğun, kalbimin altındaki serseri mayın
‘-imdat polis’ demek aptallık olur bilirim
.

Bu gece
Çocuklar gibi korkuya abandım,
abandım en son aldığım bıçakla damarlarıma.
Sonra


-
İçkiliyken il oluyor içim!



Alıntıdr.