İMAR PLANLARINI YAPMAĞA YETKİLİ OLAN İDARELER
Cafer ERGEN*
A- GİRİŞ
Mevzuatımızda imar hukuku ile ilgili yasa ve yönetmelik bazında birden çok düzenleme bulunmaktadır.[1] Bu nedenle, imar ile ilgili herhangi bir konuda fikir sahibi olabilmek için tüm imar mevzuatının incelenmesi zorunluluğu doğmaktadır. İmar planlarının yapımı konusunda da, 3194 sayılı İmar Kanunu başta olmak üzere birden çok yasal düzenleme bulunmaktadır. Bu çalışmada bugün itibariyle imar planlarını yapmağa yetkili olan idareleri, yapabileceği imar planı türlerini ve yetki alanlarını inceleyeceğiz.
B- BELEDİYELER
3194 sayılı İmar Kanununun 8/b maddesinde, mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planlarının ilgili belediyelerce yapılacağı veya yaptırılacağı, belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe gireceği, bir aylık ilan süresi içerisinde planlara yapılan itirazların belediye meclisince onbeş gün içinde incelenerek kesin karara bağlanacağı, onaylanmış planlarda yapılacak değişikliklerin de bu usullere tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Yine, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 6. maddesi hükmüne göre, İl çevre düzeni plânı; valinin koordinasyonunda, büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi ile birlikteyapılır. İl çevre düzeni plânı belediye meclisi ile il genel meclisi tarafından onaylanır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7/b maddesinde, çevre düzeni imar planına uygun olmak kaydıyla, Büyükşehir belediyesi belediye ve mücavir alan sınırları içinde 1/5000 ile 1/25000 arasındaki her ölçekte nazım imar planını yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak, Büyükşehir belediyesinin görevleri ve sorumlulukları arasında yer almıştır.
Bu hale göre Büyükşehir kapsamında olan il belediyelerinin sadece uygulama imar planlarını yapmağa yetkileri bulunmaktadır. Büyükşehir kapsamında olmayan il belediyeleri ise İl Özel İdaresi ile birlikte valinin koordinasyonunda il çevre düzeni planını hazırlayacaklardır. Bunun dışında nazım ve uygulama imar planını da yapmağa yetkilidir.
Büyükşehir dışında kalan İlçe belediyeleri ise nazım ve uygulama imar planlarını yapacaklardır. Büyükşehir kapsamında kalan ilçe ve yerel belediyeler ise sadece uygulama imar planlarını yapabileceklerdir. Bu planlar, 1/1000 uygulama imar planı, ilave imar planı, revizyon imar planı, mevzi imar planı gibi planlardır. [2]
Büyükşehir belediyeleri ile İl belediyeleri, bu güne kadar sadece belediye ve mücavir alanları sınırları içinde imar planı yapımı konusunda yetkileri bulunmakta iken yeni yasal düzenlemeler ile belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan ve valiliklerin uygulama imar planları yapımı bakımından yetkili oldukları alanların çevre düzeni planlamasında yetkili hale gelmişlerdir. Tabiki Büyükşehir niteliğinde olmayan İl belediyelerince bahsedilen çevre düzeni planı yapımı sırasında il özel idaresi ile birlikte hareket edilecek ve valiliğin koordinasyonunda bu çalışmalar yapılmaktadır. Büyükşehir belediyeleri ile Büyükşehir olmayan illerde il belediyeleri, tüm İlin planlamasında söz sahibi olmuşlardır. Çünkü, planlar hiyerarşisine göre alt ölçekli planın üst ölçekli plana aykırı olması mümkün değildir.
Yine bu düzenlemeler ile ilçe belediyeleri ile alt kademe belediyeleri imar yönünden tamamen il belediyelerine bağımlı hale gelmiştir. Doğal olarak bu bağımlılık imarın dışındaki konulara da yansıyacaktır. Çünkü bu alt belediyelerin il çevre düzeni planına aykırı imar planı yapamayacaklarından kendi belediye ve mücavir alan sınırlarında dahi bağımsız imar planı yapma imkanı ortadan kaldırılmıştır. Bu alt kademe ve ilçe belediyelerinin imar planlarında her fonksiyonel yönden her değişiklik yapmak istediklerinde ise il çevre düzeni planında değişiklik gerekeceğinden il belediyeleri ya da Büyükşehir belediyeleriyle uyum içinde olmaları zorunlu hale gelmiştir. [3]
İmar Kanunu, imar planlarının yapılması hususunda ilgili idarenin yetkisini yer yönünden sınırlandırmaktadır.[4]Belediye sınırları içinde kalan yerlerin imar planlarını yapma, onama ve değiştirme yetkisi ilgili belediyelere aittir. Taraflar arasında yapılan sözleşmelerin imar planı yapılmasında ve değişikliklerinde dikkate alınması mümkün değildir.[5] Belediyeler, imar planlarını başka kurum kuruluş ve kişilere hazırlattırılabilirler. Ancak, planın onaylama yetkisi ilgili belediye meclisine aittir.[6] Yerel belediyelerin, mücavir sahası dışındaki alanı planlama yetkisi bulunmamaktadır.[7]
C - VALİLİKLER
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesinde, “…Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak plânlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onayla*narak yürürlüğe girer. Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde plânlara itiraz edilebilir. İti*razlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve plânları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.
Onaylanmış plânlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.
Kesinleşen imar plânlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.
İmar plânları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir.
Belediye başkanlığı ve mülki amirlikler imar plânının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.” hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesine göre, belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak nazım ve uygulama imar planları, valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Mülk sahiplerince yaptırılan mevzi imar planları ise valilikçe uygun görüldüğü takdirde onayla*narak yürürlüğe girer.
Ancak belediye ve mücavir alan sınırları dışında olup da diğer imar planı yapmaya yetkili kurumların görevli olduğu alanlarda valiliğin plan yapma yetkisi bulunmamaktadır. Örneğin, Turizm Bakanlığının ya da Bayındırlık ve İskan Bakanlığının imar planı yapacağı bir yerde artık valiliğin yetkisi kalmamaktadır.
Öte yandan 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 6. maddesi hükmüne göre, İl çevre düzeni plânı; valinin koordinasyonunda, Büyükşehirlerde Büyükşehir belediyeleri, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi ile birlikte yapılır. İl çevre düzeni plânı belediye meclisi ile il genel meclisi tarafından onaylanır. Bu hükme göre, Büyükşehir belediyesi olmayan illerde, il belediyesi ile il özel idaresinin birlikte hazırlayacağı çevre düzeni imar planının koordinasyonunu valilik yapacaktır. Burada valilik bizzat çevre düzeni planı yapmayacak sadece belirtilen birimlerin çevre düzeni planı yaparken koordinasyon görevini üstlenecektir. [8]
D - BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ
3194 sayılı İmar Kanununun 8/b maddesinde, mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planlarının ilgili belediyelerce yapılacağı veya yaptırılacağı, belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe gireceği, bir aylık ilan süresi içerisinde planlara yapılan itirazların belediye meclisince onbeş gün içinde incelenerek kesin karara bağlanacağı, onaylanmış planlarda yapılacak değişikliklerin de bu usullere tabi olduğu hükmü yer almaktadır.
27.3.2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunun 7/b maddesinde, “Çevre düzeni plânına uygun olmak kaydıyla, Büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde 1/5.000 ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte nazım imar plânını yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak; Büyükşehir içindeki belediyelerin nazım plâna uygun olarak hazırlayacakları uygulama imar plânlarını, bu plânlarda yapılacak değişiklikleri, parselasyon plânlarını ve imar ıslah plânlarını aynen veya değiştirerek onaylamak ve uygulanmasını denetlemek; nazım imar plânının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde uygulama imar plânlarını ve parselasyon plânlarını yapmayan ilçe ve ilk kademe belediyelerinin uygulama imar plânlarını ve parselasyon plânlarını yapmak veya yaptırmak.” Büyükşehir belediyesini görevleri ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.
Öte yandan 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 6. maddesi hükmüne göre, İl çevre düzeni plânı; valinin koordinasyonunda, Büyükşehirlerde Büyükşehir belediyeleri, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi ile birlikte yapılır. İl çevre düzeni plânı belediye meclisi ile il genel meclisi tarafından onaylanır.
Bu hükümlere göre Büyükşehirlerde, il çevre düzeni planı ile nazım imar planları Büyükşehir belediyesi tarafından yapılacaktır. Bununla beraber nazım imar plânının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde uygulama imar plânlarını ve parselasyon plânlarını yapmayan ilçe ve ilk kademe belediyelerinin uygulama imar plânlarını ve parselasyon plânlarını yapmak veya yaptırmak görevi de Büyükşehir belediyelerine verilmiştir. Böylece planlama konusunda Büyükşehir belediyelerine büyük bir yetki verilmiştir. [9]
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunundan önce Büyükşehir belediyeleri, alt belediyelerin imar planlarını onaylamak ya da iade etmek yetkisi bulunmakta idi. 5216 sayılı yasanın 7/b maddesine göre ise, Büyükşehir belediyelerine alt belediyelerin imar planlarını değiştirerek onama yetkisi tanınmıştır. Aynı düzenleme ile parselasyonlarda da parselasyon planlarını onaylama yetkisi verilmiştir.
Büyükşehir belediyesince hazırlanan nazım imar planının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilçe ve alt kademe belediyelerince imar planı ve parselasyon planı yapılmadığı takdirde nazım imar planı kapsamında bulunan sahanın uygulama imar planını ve parselasyon planlarını yapma yetkisi Büyükşehir Belediyesine geçmektedir. Anılan plan ve parselasyon yetkisi Büyükşehir belediyesine verilirken bu işlerin yapılması için bir süre öngörülmemiştir.
Böyle bir durumda, ilçe ve alt kademe belediyeleri aleyhine bir durum söz konusu olmaktadır. Çünkü, Büyükşehir Belediyelerince plan ve parselasyon yetkisi kendilerine geçmesinden itibaren bu işleri yapmaması halinde, Büyükşehir belediyelerini uygulama imar planı ve parselasyon planını yapmaları için zorlamak da mümkün değildir. Yine bu kuralın yasadan doğmuş olması nedeniyle bir yıllık süre sonunda ilçe ve alt kademe belediyelerin yetkileri de ortadan kaldırılmış bulunmaktadır.

Bu hükmün yasanın yürürlüğe girmesinden önce nazım imar planı yapılmış sahalarda uygulanmaması gerekir. Aksi halde Büyükşehir kapsamında olan tüm ilçe ve alt belediyeler zor durumda kalacaktır. Esasında çoğu kez uygulama imar planları yapılmış ise de buna karşın çoğu yerde parselasyon planları yapılmamıştır.

İmar uygulamaları yönünden bu hükmü değerlendirdiğimizde, Büyükşehir içindeki belediyelerin parselasyon planlarını aynen veya değiştirerek onaylamak ve uygulamasının denetlemek, Büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında sayılmıştır. Yine, Büyükşehir belediyesince hazırlanan nazım imar plânının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde parselasyon plânlarını yapmayan ilçe ve ilk kademe belediyelerinin parselasyon plânlarını yapmak veya yaptırmak da Büyükşehir belediyelerini görevleri arasında sayılmıştır.
Aynı Kanunun 7/c maddesinde ise “Kanunlarla Büyükşehir belediyesine verilmiş görev ve hizmetlerin gerektirdiği proje, yapım, bakım ve onarım işleriyle ilgili her ölçekteki imar plânlarını, parselasyon plânlarını ve her türlü imar uygulamasını yapmak ve ruhsatlandırmak, 20.7.1966 tarihli ve 775 sayılı Gecekondu Kanununda belediyelere verilen yetkileri kullanmak” da Büyükşehir belediyelerinin görevleri ve sorumlulukları arasında sayılmıştır. Bu hükme göre ise Büyükşehir belediyesine verilmiş görev ve hizmetlerin gerektirdiği proje, yapım, bakım ve onarım işleriyle ilgili her ölçekteki imar plânlarının yapılması Büyükşehir belediyesinin görevleri arasına alınmıştır. Bu yetki ile ilçe ve alt belediyelerin imar planı yapma yetkisi kaldırılmış bulunmaktadır. Ancak bu yetkinin kullanılması için imar planı yapılacak alanın Büyükşehir belediyesine verilmiş görev ve hizmetlerin gerektirdiği proje, yapım, bakım ve onarım işleriyle ilgili bir alan olması gerekmektedir.
Bahsedilen 7/c maddesine dayanılarak yapılan imar planlarının kapsadığı alanların imar uygulamaları da Büyükşehir belediyeleri tarafından yapılacaktır. İmar planı ve imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri üzerine yapılacak yapı ile ilgili ruhsat verme işlemleri de Büyükşehir belediyelerine ait olacaktır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile imar yönünden getirilen bu düzenlemeler genel olarak değerlendirildiğinde, Büyükşehir belediyelerine çok geniş yetki tanınmış bulunmaktadır. Görev ile ilgili olarak yapılacak bir hizmet için gerekli nazım imar planı yapma yetkisi kendisinde olan Büyükşehir belediyeleri, bu hizmetti yerine getirebilmek için uygulama imar planını ve imar uygulamasını yapma yetkisine de sahip duruma gelmiştir. Ruhsatlandırma yetkisinin de Büyükşehir belediyelerine ait olduğu düşünüldüğünde, ilçe ve alt belediyelerin Büyükşehir belediyelerine engel olmaması açısından böyle bir düzenlemeye gidildiği anlaşılmaktadır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanununun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre, Büyükşehir belediyeleri, birinci fıkranın (c) bendinde belirtilen yetkilerini, imar plânlarına uygun olarak kullanmak ve ilgili belediyeye bildirmek zorundadır. Büyükşehir belediyeleri bu görevlerden uygun gördüklerini belediye meclisi kararı ile ilçe ve ilk kademe belediyelerine devredebilir, birlikte yapabilirler.
Büyükşehir belediyelerinin anılan 7. maddenin (b) ve (c) bentlerindeki yetkilerini kullanırken ilçe veya alt belediyelerle uyum içinde olmasında fayda vardır. Çünkü nihai olarak her iki kurumda kamu yararını gözetmek ve dikkate almak zorundadır. Büyükşehir belediyelerince imar planı ve imar uygulaması yapılırken bu alan civarının imar planına uyumlu olunması gerekir.
E - BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
3194 sayılı İmar Kanununun 9.maddesinin 1.fıkrasında, Bayındırlık Ve İskan Bakanlığının gerekli görülen hallerde, kamu yapıları ile ilgili imar planı ve değişiklikliklerinin, umumi hayata müessir afetler dolayısıyla veya toplu konut uygulaması veya gecekondu kanununun uygulanması amacıyla yapılması gereken planların ve plan değişikliklerinin tamamını veya bir kısmını ilgili belediyelere veya diğer idarelere bu yolda bilgi vererek ve gerektiğinde işbirliği sağlayarak yapmaya, yaptırmaya, değiştirmeye ve re'sen onaylamaya yetkili olduğu, 3.fıkrasında bir kamu hizmetinin görülmesi maksadı ile resmi bina ve tesisler için imar planlarında yer ayrılması veya bu amaçla değişiklik yapılması gerektiği takdirde, bakanlığın, valilik kanalı ile ilgili belediyeye talimat verebileceği veya gerekirse imar planının resmi bina ve tesislerle ilgili kısmını re'sen yapacağı ve onaylayacağı, 4.fıkrasında da bakanlığın birden fazla belediyeyi ilgilendiren imar planlarının hazırlanmasında, kabul ve onaylanması safhasında ortaya çıkabilecek ihtilafları halledeceği, gerektiğinde resen onaylayacağı hükmüne yer verilmiştir.
5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 6. maddesinde yer alan “İl çevre düzeni plânı; valinin koordinasyonunda, büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi ile birlikte yapılır. İl çevre düzeni plânı belediye meclisi ile il genel meclisi tarafından onaylanır.” hüküm uyarınca Bayındırlık ve İskan Bakanlığının İl Çevre Düzeni Planı yapma yetkisi kaldırılmıştır.
Bu yasa değişikliğinden önce de il çevre düzeni planları Bayandılık ve İskan Bakanlığı tarafından yapılmakta iken bu bakanlık ile Çevre Bakanlığı arasında çevre düzeni planlarının yapılması hususunda yetkinin hangi Bakanlığa ait olduğu konusunda hukuki problem yaşanmıştı. Nitekim, Danıştay 6. Dairesi, 30.1.2001 gün ve E:2001/28, K:2001/582 sayılı kararında, Hukuk sistemimizde bakanlıklar, bir kamu idaresi tüzel kişisi olarak tanımlanan devletin, kamu alanındaki iradesini işlem ve eylemleri ile ortaya koyan organlardır. Bakanlıklar devletin organı sıfatıyla, devletten ayrı ve bağımsız bir hukuksal varlığa ve tüzel kişiliğe sahip değillerdir. Bununla birlikte, bakanlıkların kendi görev alanları ile ilgili konularda yetki uyuşmazlıklarına düşmeleri mümkündür.[10]
Bu nedenle, devlet tüzel kişiliği içerisinde ve aynı kademede yer alan bakanlıkların birbirleri ile olan ilişkilerinde koordinasyonu sağlayacak olan bir üst ortak makama ihtiyaç vardır ki, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 112 nci maddesine göre bu makam, bakanlar kurulunun başkanı sıfatıyla başbakandır. Anayasa'nın anılan maddesinde; başbakanın, bakanlıklar arasında işbirliğini sağlamak, hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetmekle görevli ve bakanların görevlerinin anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlü olduğu hükmü yer almıştır.
Devletin tüzel kişiliğinden ayrı olarak, bağımsız tüzel kişilik sahibi olan kamu tüzel kişilerinin devletin diğer organları ile aralarında çıkabilecek herhangi bir uyuşmazlık nedeniyle yargı mercilerine başvurabilmesi mümkün iken; aynı tüzel kişiliğin, yani devletin, tamamlayıcı birer organı olan bakanlıkların, ayrı birer taraf sıfatıyla, aralarındaki uyuşmazlıkları yargı yerleri önüne getirerek dava konusu yapmalarına olanak bulunmamaktadır.
Aynı tüzel kişiliği temsil eden bakanlıklar arasında yetki veya diğer nedenlerle ortaya çıkan uyuşmazlıkların, bu tüzel kişiliğin kendisi tarafından ve organlar arasında eşgüdümü sağlamak ve düzeltici önlemleri almakla yükümlü üst organca, yani bakanlar kurulu ve başbakanca çözümlenmesi gereklidir.” hükmünü vererek iki bakanlık arısndaki uyuşmazlığı ortadan kaldırmıştı. Şimdi ise 5302 sayılı Yasanın 6. maddesi hükmü ile bu husus kesin olarak çözüme kavuşturulumuş olup böylelikle her iki Bakanlığın da çevre düzeni imar planı yapma yetkisi kaldırılmıştır. Bu yetki artık Büyükşehir kapsamındaki illerde Büyükşehir belediyelerinde, diğer illerde ise il belediyeleri ve il özel idarelerine verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 9. maddesiyle Bayındırlık ve İskan Bakanlığına tanınan plan yapma yetkisindeki plan deyiminden sadece uygulama imar planını anlamamak gerekir. Bilindiği üzere uygulama imar planlarının üst ölçekli nazım ve çevre düzeni planlarına uygun olma zorunluluğu vardır. Anılan 9. madde ile Bakanlığa tanınan yetki sadece imar planına ilişkin olduğundan, imar planı deyiminden de nazım ve uygulama imar planları anlaşıldığından, bakanlıkça sözü edilen madde uyarınca re’sen imar planı yapılırken varsa çevre düzeni planına uyma zorunluluğu görünmektedir. Bu durum ise Bayındırlık ve İskan Bakanlığının imar planı yapma yetkisine sınır getirmektedir.
7269 sayılı umumi Hayata Müessir Afetler Nedeniyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 15. maddesine göre, afet dolayısıyla hasara uğramış şehir ve kasabaların imar planı mevcut olup da İmar ve İskan Bakanlığınca değiştirilmesi gerekli görülmediği taktirde, inşaata mevzuat dairesinde hemen izin verilir.[11]
Mevcut imar planının kısmen değiştirilmesi gerekli görülen şehir ve kasabalarda ,bu değişiklik plarnları, İmar ve İskan Bakanlığınca 5 ay zarfında yaptırılır.
İmar veya istikamet planı olmayan veya olup da tamamen değiştirilmesi gereken yerlerde halihazır harita ve imar veya istikamet planı İmar ve İskan Bakanlığınca öncelikle yapılır veya yaptırılır. Bu planlar yapılıncaya kadar gelecekteki planlara göre esaslı inşaat yaptırımsaına İmar ve İskan Bakanlığınca izin verilebilir.[12]
F - BAŞBAKANLIK ÖZEL ÇEVRE KURULU
13.11.1989 günlü, 20341 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 9.maddesine göre "özel çevre koruma bölgesi" olarak ilan edilen ve edilecek alanların sahip olduğu çevre değerlerini koruma ve mevcut çevre sorunlarını gidermek için tüm tedbirleri almak, bu alanların koruma ve kullanma esaslarını belirlemek, imar planlarını yapmak, mevcut her ölçekteki plan ve plan kararlarını revize etmek ve re'sen onaylamak üzere başbakanlığa bağlı ve tüzel kişiliğe sahip Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının kurulması kararlaştırılmıştır. [13]
Özel çevre koruma bölgelerinin her ölçekteki plan ve projelerini yapma ve onaylama yetkisi Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığına aittir. [14] Anılan K.H.K. nin Genel Esaslar başlığını taşıyan 19. maddesinde, bölgede yapılacak her türlü yapı ve tesisin kurulca belirlenecek esaslar çerçevesinde başkanlığın iznine ve denetimine tabi olduğu hükmüne yer verilmiştir. Maddenin (d) bendinde ise, mevcut nazım ve uygulama imar planlarına ve mevzuata aykırı her türlü yapının 3194 sayılı İmar Kanunundaki esaslar dahilinde yıktırılacağı, mevzuata aykırı yapının inşasının durdurulması için gerekli işlemin ilgili kuruluşlarca yürütüleceği, kanunda öngörülen sürelerde yıktırılmayan yapıların başkanlıkça masrafı yapı sahibinden alınarak, bölgedeki kamu kurum ve kuruluşlarının imkanlarından yararlanmak suretiyle yıktırılacağı, işlemleri geciktiren sorumlular hakkında kanuni takibat yapılacağı kuralları getirilmiştir.[15]
G - ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ
15 Nisan 2000 günlü, 24021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 4.maddesinin 5. ve 6.fıkralarında "organize sanayi bölgeleri sınırları içerisinde yapılacak mevzii imar ve parselasyon planları ve değişiklikleri OSB tarafından yönetmeliğe uygun olarak hazırlanır ve sanayi ve ticaret bakanlığının onayına sunularak il idare kurulu kararı ile yürürlüğe girer. Onaylı OSB imar planları ilgili kurumlara bilgi için gönderilir. Yürürlüğe giren mevzii imar planlarına göre arazi kullanımı, yapı ve tesislerinin gönderilmesi, inşaası ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve izinler OSB'ce verilir ve denetlenir " hükümlerine yer verilmiş, anılan Yasanın geçici 1.maddesinde de " bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kanunun amacına uygun biçimde oluşan OSB’ler, kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde durumlarını bu kanuna uygun hale getirilir " hükmü yer almıştır.[16]
OSB`lere ait yer seçimi Bakanlığın koordinatörlüğünde ilgili kurum ve kuruluşların temsilcilerinin katılımıyla oluşan Yer Seçimi Komisyonunun yerinde yaptığı inceleme sonucunda, varsa 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı kararları dikkate alınarak oybirliği ile yapılır ve OSB ilan edilir. Mer`i mevzuat gereğince korunması gereken ve sanayi tesislerinin kurulmasına izin verilmeyen alanlar OSB yeri olarak incelemeye alınmaz.[17] Mülkiyet sınırları içinde Sağlık Bakanlığınca öngörülen sağlık koruma bandı bırakılır. Yer seçiminin kesinleşmesinden sonra OSB sınırları dışında kalan alanların planlanması Bayındırlık ve İskan Bakanlığı veya ilgili belediye tarafından en geç bir yıl içinde yapılır. Bununla ilgili usul ve esaslar Bakanlık ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca müştereken belirlenir. OSB sınırları içerisinde yapılacak mevzii imar ve parselasyon planları ve değişiklikleri, OSB tarafından yönetmeliğe uygun olarak hazırlanır ve Bakanlığın onayına sunularak. İl İdare Kurulu kararı ile yürürlüğe girer. Onaylı OSB imar planları ilgili kurumlara bilgi için gönderilir. 4562 sayılı Kanun ile organize sanayi bölgelerine tanınan yetki, bu alanda arazinin kullanımı, yapı ve tesislerin projelendirilmesi, inşaası ve kullanımıyla ilgili diğer bütün izinler ve ruhsatların verilmesi ve denetlenmesi ile sınırlı olup, sınırlı olarak tanınan bu yetkinin kullanılabilmesi için de organize sanayi bölgelerinin faaliyete geçmiş olması gerekmektedir.
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu uyarınca organize sanayi bölgesi ilan edilen yerlerde 3194 sayılı Yasanın 32.ve 42.maddeleri uyarınca yıkım kararı ve para cezası verme yetkisinin 3194 sayılı Yasanın 5.maddesinde belirtilen ilgili idarelere ait olup, Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulunun bu konuda işlem tesis etme yetkisi bulunmamaktadır.[18]
H - BAŞBAKANLIK ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU
4046 sayılı Yasanın “özelleştirme uygulamalarına ilişkin hükümler” başlıklı 17. maddesinin (b) fıkrasında, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlardan, mali ve hukuki yönden özelleştirmeye hazırlanmalarına karar verilenlerin, bu hazırlık işlemi tamamlanıncaya kadar, bunların bağlı oldukları bakanlık veya kurumlar ile ilgileri ve önceki statüleri aynen devam edeceği; bunlarla ilgili mali ve hukuki yönden özelleştirmeye hazırlık işlemleri kurulca belirlenecek kuruluş ve kuruluşlar tarafından yürütüleceği, özelleştirmeye hazırlık işlemleri tamamlananların, kurulun vereceği yeni bir karar ile özelleştirme programına alınacağı, bu şekilde hazırlıkları tamamlanarak özelleştirme programına alınanlar ile doğrudan özelleştirme programına alınanların kurul kararının alındığı tarihte başka bir işleme gerek olmadan ve bedel alınmaksızın özelleştirme idaresi başkanlığına devredilmiş sayılacağı, özelleştirme programına alınarak idareye devredilen kuruluşların, buna ilişkin kurul kararı tarihinden itibaren bağlı oldukları bakanlık veya kurumla ilişkilerinin kesilerek idareye bağlanmış sayılacağı hükme bağlanmıştır.
4046 sayılı Yasanın 41. maddesiyle 3194 sayılı Yasanın 9. maddesine eklenen ikinci paragrafında, belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan gerekli görüş (belediye) alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumlarının Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe gireceği ve ilgili belediyelerin bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremeyecekleri, ilgili belediyelerin görüşlerini onbeş gün içinde bildireceği hükme bağlanmıştır.
Anılan hükümlerden, özelleştirme programına alınan kuruluşların, özelleştirme programına alındığı tarihten itibaren, bağlı oldukları bakanlık veya kurumlarla ilişkilerinin kesilerek özelleştirme idaresi başkanlığına bağlanacağı ve bu gibi yerlerle ilgili imar tadilatları ve mevzi imar planlarının hazırlanmasında belediyelerin görüş bildirmek dışında herhangi bir yetkisinin olmadığı anlaşılmaktadır. [19]
Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerle ilgili imar planlarının hazırlanmasında belediyelerin yetkilerine istisna getirilerek bu yerlerle ilgili imar planlarının Başbakanlık Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe gireceği kabul edilmiştir.[20]
4046 sayılı Yasa uyarınca özelleştirme programına alınan taşınmaz hakkında 3194 sayılı Yasa uyarınca ilgili belediyenin imar planında tadilat yetkisi bulunmamaktadır.[21]
Belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan ve 2634 sayılı Kanun hükümleri uyarınca turizm alanı ilan edilen bir yerde ,aynı zamanda 4046 sayılı Kanun hükümleri uyarınca özelleştirme kapsamına alınan bir kuruluşa ait arsa ve arazilerin olması durumunda, bu alanlarla ilgili imar planlarının yapılması,yaptırılması ve onaylanmasına ilişkin uygulamalarda 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu hükümlerinin öncelikle uygulanması gerekir.[22]
Özelleştirme kapsamına alınan taşınmazla ilgili olarak 3194 sayılı Yasanın 9.maddesinin 2.fıkrası uyarınca Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yeniden plan değişikliği yapılacağından mevcut imar planının uygulama olanağı kalmamaktadır.[23]
I - İLLER BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜNCE PLAN YAPILMASI
İmar planlarını yapmağa yetkili olan idarelerin, bu planları bizzat yapmaları zorunlu değildir. Bu hususta ayrıntılı düzenleme Plan Yapılmasına Dair Yönetmelik’te mevcuttur. İmar planı yaptırmaya yetkili olan idarelerin imar planlarını İller Bankasına hazırlattırması mümkündür.[24] Özellikle teknik eleman açısından çok yetersiz olan belediyelerin imar planlarının tecrübeli bir kurum olan İller Bankasınca hazırlanmasında fayda vardır. Bu kurumca yapılan plan ya da plan tadilatları ilgili planı ya da plan tadilatını yapmağa yetkili idarelerce usulüne uygun olarak kabul ederek askıya çıkarması gerekmektedir. Yani İller Bankasınca sadece teknik çalışma yapılmaktadır. Diğer idari karar alma ve alınan kararı kesinleştirip askıya çıkarma iş ve işlemleri yetkili idarelerce yapılmaktadır. [25]
İ - KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
3194 sayılı İmar Kanununun 2 nci maddesinde, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşa edilecek resmi ve özel bütün yapıların bu kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiş, 4 üncü maddesinde de, "2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, 2863 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, bu kanunun ilgili maddelerine uyulmak kaydı ile 2960 sayılı İstanbul Boğaziçi Kanunu ve 3030 sayılı Büyük Şehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun ile diğer özel kanunlar ile belirlenen veya belirlenecek olan yerlerde, bu kanunun özel kanunlara aykırı olmayan hükümleri uygulanır." denilmek suretiyle 3194 sayılı Kanunun istisnaları, başka bir anlatımla bu kanuna göre öncelikle uygulanması gerekli kanunlar gösterilmiştir. Söz konusu 3194 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde ise belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planlarının ilgili belediyelerce yapılacağı ve belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe gireceği, belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planların valilikçe onaylanması koşuluyla valilik ve ilgilisince yapılacağı vurgulandıktan sonra aynı kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının gerekli görülen hallerde yapmaya, yaptırmaya, değiştirmeye ve re'sen onaylamaya yetkili olduğu planlar belirtilmiş, bu maddeye 4046 sayılı kanunun 41 nci maddesiyle eklenen ikinci fıkrasında da, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerde, ilgili kuruluşlardan gerekli görüş (belediye) alınarak, çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumlarının başbakanlık özelleştirme idaresi başkanlığınca hazırlanarak özelleştirme yüksek kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe gireceği ve ilgili belediyelerin bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremeyeceği, ayrıca bu belediyelerin görüşlerini onbeş gün içinde bildireceği öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere 3194 sayılı İmar Kanunu hükümlerine tabi olarak belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan yerlerde belediyeye ait bulunan plan yapma etkisi, sözü edilen kanunun 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası ile bu alanlarda 4046 sayılı kanun uyarınca özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlara ait arsa ve arazilerle sınırlı olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Özelleştirme Yüksek Kuruluna verilmiş bulunmaktadır.
Bu durumda 3194 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine 4046 sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle eklenen ve içeriği itibariyle ayrıksı ve sınırlı bir alana ilişkin bulunan 9 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmünün, kanunun 4 üncü maddesi kapsamında özel kanun niteliğinde olduğu söylenemez.
Öte yandan, İmar Kanunu karşısında özel kanun niteliğinde olan 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 7 nci maddesinde, turizm bölgelerinde ve turizm merkezlerinde Turizm Bakanlığınca yapılan veya yaptırılan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığına sunulan planların altı ay, haritalar ve kıyı kenar çizgisinin iki ay içinde onaylanacağı, bakanlığın, turizm alanlarında ve turizm merkezlerinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylı nazım imar planlarına uygun olarak, turizm amaçlı imar uygulama planlarını değiştirmeye ve onaylamaya yetkili olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda, belediye ve mücavir alan sınırları içinde veya dışında bulunan ve 2634 sayılı Kanuna göre turizm alanı ilan edilen bir yerde imar planı yapma ve yaptırma yetkisinin Turizm Bakanlığına ait olduğu, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde turizm alanı ilan edilen bir yerde aynı zamanda özelleştirme kapsamına alınan bir yatırım alanı olması durumunda da bu yerin turizm alanı olma niteliğini yitirmediği ve bu alanlarda önemleri ve özellikleri nedeniyle 2634 sayılı Kanuna göre Turizm Bakanlığının planlama yetkisinin devam ettiği sonucuna varılmıştır.[26]
2634 sayılı Yasanın 7.maddesine göre turizm alan ve merkezlerinde nazım imar planı yapmak veya yaptırmak yetkisi Turizm Bakanlığında, bu planı onama yetkisi ise Bayındırlık ve İskan Bakanlığındadır.[27]Buna karşın, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununda turizm alanları ile turizm merkezlerinde yapılacak parselasyon planlarının Kültür ve Turizm Bakanlığınca onaylanması yolunda bir kural bulunmamaktadır. [28]
Belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan ve 2634 sayılı Kanun hükümleri uyarınca turizm alanı ilan edilen bir yerde, aynı zamanda 4046 sayılı Kanun hükümleri uyarınca özelleştirme kapsamına alınan bir kuruluşa ait arsa ve arazilerin olması durumunda, bu alanlarla ilgili imar planlarının yapılması,yaptırılması ve onaylanmasına ilişkin uygulamalarda 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu hükümlerinin öncelikle uygulanması gerekir.[29]
Koruma kurulunun plan değişikliği istemi hakkında 1 ay içinde karar verilmezse değişikliğin yapılmış olduğu kabul edilmektedir.[30]
J-SONUÇ
Yapılan son düzenlemeler ile imar planlarının yapımı konusunda yetkili idareler bakımından, çok önemli yenilik ve değişiklikler olmuştur. Bu değişiklikler ile merkezden ve ilçe ve alt kademe belediyelerden alınan bazı yetkiler İl düzeyine aktarılmıştır. Dolaysıyla tüm yerel yönetimlerin yetkisi artırılmamış, sadece yerel İl yönetimlerinin yetileri artırılmıştır.
Yine, yapılan son düzenlemeler ile bir saha üzerinde birden fazla idareye imar planı yapımı konusunda yetkili olabilme durumu meydana getirilmiştir. Böyle bir durumda hangi idarenin öncelikli olduğu yasa ile kurala bağlanmamıştır.
Örneğin, Turizm Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Valilik, Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve alt belediyelerin aynı sahaya ihtiyacı olması halinde hangi idarenin yapacağı işe göre imar planı yapılacağı konusunda öncelik hakkı olduğu hususu belirsizdir. Kanaatime göre, böyle bir durumda yapılacak kamu faaliyetinin niteliği ve kamu yararı kriterlerine göre çözüm yoluna gidilecektir. Mevzuata bakıldığında ise sadece Turizmi Teşvik Kanuna göre Turizm Bakanlığının önceliği bulunmaktadır. Bu husustaki tereddütlerin ilerleyen dönemlerde Danıştay içtihatlarıyla giderilmesi beklenmektedir.


















T.C.
ADALET BAKANLIĞI
Personel Genel Müdürlüğü’ne
ANKARA
Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığında Tetkik Hakimi olarak görev yapmaktayım. 2006 yılı Nisan ayında Seçkin Yayıncılık San. Ve Tic. A.Ş. tarafından basımı tamamlanıp satışa sunulan İMAR PLANLARI isimli 860 sayfa kitabımdan bir adedini şahsi dosyama konulmak üzere ekte sunmaktayım.
Saygılarımla gereğini arz ederim. 10.04.2006


Cafer ERGEN

Tetkik Hakimi
(32691)

Adres:

Adalet Bakanlığı
Strateji Geliştirme Başkanlığı
Bilkent / ANKARA

*
Adalet Bakanlığı Tetkik Hakimi