porno escort diyarbakır iskenderun escort
5 sonuçtan 1 ile 5 arası

Konu: Hz. İmam Hüseyin

  1. #1
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    1907

    Standart Hz. İmam Hüseyin

    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]



    Hz.İmâm Hüseyin, Hicret’in 4. yılında Şaban ayının 3. gününde Medine-i Münevvere’de dünyaya gelmişlerdir. Hz.İmâm-ı Ali ile Hz.Fâtıma’tüz-Zehrâ’nın ikinci oğullarıdır.

    Hz.İmâm Hüseyin’in künyeleri; “Ebû Abdullah”, lâkapları; “Sıbt, Şehit, Tâbi’li emr’illah (Allah’ın emrine uyan), Zeki ve Mübârek” tir. Hz.İmâm’ın 5 erkek, 3 kız olmak üzere 8 evlâtları olmuştur. Erkek evlâdının üçünün adı Ali’dir; içlerinden sadece Ali Zeynel Âbidin kendilerinden sonra hayatta kalmış ve soyları Hz.İmâm Zeynel Âbidin Âli’den yürümüştür. Ali Ekber ile süt emer bir çağda bulunan Ali Asgar ise Kerbelâ’da şehit olmuşlardır.

    Hz.Peygamber bir hadîslerinde; “Hüseyin bendendir, ben Hüseyin’denim; Hüseyin’i seveni Allah sever” buyurmuşlardır. Bu sözü söyleyenin kendi dileğine uyup söz söylemediği, sözünün vahye uygun olduğu Kurân-ı Kerîm’de; “(3) O, arzusuna göre söz söylemez. (4) O’nun sözü kendisine vahiy olunan bir vahiyden başka bir şey değildir” (Necm 3-4. âyetler) âyetleri ile bildirilen ve yine; “Elbette Rabbin sana ihsân edecek, sen de hoşnut olacaksın” (Duhâ 5.âyet) âyeti ile müjdelenen iki cihân serveri, Peygamberlerin sonuncusu ve adı Allah adından sonra anılan, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz.Muhammed’dir.

    Hz.Resûl-ü Ekrem’in, Hz.Fâtıma’nın evlerinin önünden geçerlerken, Hz.İmâm Hüseyin’in ağladıklarını duyup, Hz.Fâtıma’ya; “Bilmez misin ki onun ağlayışı beni incitir” buyurdukları da bildirilmektedir.

    Hz.Resûlullah yine bir hadîslerinde;
    “Hasan ve Hüseyin, cennet gençlerinin iki ulusudur” demiş; “Babalarının, onlardan da hayırlı” olduğunu buyurmuş ve onların; “Arşın iki küpesi” mesâbesinde olduklarını söylemiştir. Hz.Muhammed’in, bu iki göz nûru hakkındaki hadîslerini yazmaya kalksak ayrı ve büyük bir kitap olur.

    Hz.İmâm Hüseyin, babası Hz.Ali’nin yanından hiç ayrılmadı. Babası ile birlikte Cemel ve Sıffıyn savaşlarına katıldı. Bu savaşlarda yiğitliğini fazlası ile gösterdi ve kendisine herkesi hayran bıraktı.

    Hz.İmâm Hüseyin dünyaya geldiğinde, Hz.Resûl-ü Ekrem’in; “Cebrâil’in onun şehâdetini kendilerine haber verdiğini” bildirdikleri rivâyet edilmiştir. Hz.Peygamber, Cebrâil Aleyhisselâm’dan bu haberi aldıklarında, İmâm Hüseyin’i kucaklarına alıp ağlamışlardı. Ümeys kızı Esmâ, ağlayışlarının sebebini sorunca, Hz.Peygamber; “Azgın bir tâife, onu öldürecek; onlar şefâatime nâil olamazlar” buyurmuşlar ve bunu Fâtıma’ya haber vermemesini söylemişlerdi. Hz.İmâm Hüseyin’in doğumlarından bir yıl sonra Hz.Peygamber’e, Hz.İmâm Hüseyin’in şehâdeti yine haber verilmişti. Mü’minler anası Ümmü Seleme’de kendi evinde, Hz.Resûl-ü Ekrem’in; “İmâm Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edileceğini” haber verdiklerini bildirmişlerdir.

    Hz.İmâm Hüseyin, kardeşleri Hz.İmâm Hasan’ın, Muâviye ile uzlaştıklarını duyunca, huzûrlarına varıp sebebini sormuşlardı; aynı zamanda da ağlamaktaydılar. Hz.İmâm Hasan’ın kardeşine cevapları şu olmuştu; “Bundan önce babam Hz.Ali’nin uzlaşmasına sebep olan şey, bana da sebep oldu.”

    Hiç şüphe yok ki bu soru, Hz.İmâm Hasan’a itiraz yollu sorulmamıştı; böyle bir şey olamazdı da. Ancak Hz.İmâm Hüseyin’in, bu sorusu ilerideki kıyâmlarına aykırı gibi görülen bu uzlaşmanın sebebini daha da açıklatmak içindi.
    FENERBAHCE

  2. #2
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    1907

    Standart ---> Hz. İmam Hüseyin

    Hz.İmâm Hasan’ın vefâtlarından sonra Iraklılar, Muâviye aleyhine hareket tasarlamışlar, Hz.İmâm Hüseyin’e bey’at etmek istemişlerdi. Hz.İmâm Hüseyin’den; “Muâviye ile aramızda uzlaşma var; onu bozmak olmaz; Muâviye ölünce bu iş için gereken şeyi yapacağım” cevabını almışlardı.

    Hz.İmâm Hüseyin, kardeşleri Hz.İmâm Hasan’ın vefâtlarından 9 yıl sonra ve Muâviye’nin ölümünden 2 yıl önce Mekke’ye gitmişlerdir. Burada Hâşim oğullarıyla,“Ehl-i Beyt” dostlarını toplayıp onlara bir hutbe îrâd buyurmuşlar; “Ehl-i Beyt’e” ve “Ehl-i Beyt” Şîa’sına yapılan zulümlerden bahsedip demişlerdir ki;

    “Bugün ben size bâzı şeyler sormak istiyorum; sözlerim doğruysa gerçekleyin; değilse yalanlayın; sözlerimi duyun, yazın, yayın; sonra şehirlerinize boylarınıza dönünce emin olduğunuz, inandığınız kişilere sözlerimi duyurun, onları çağırın; çünkü ben, bu gerçeğin sörpüp yıpranmasından, yitip gitmesinden korkuyorum; ama; «Allah, kâfirler hoşlanmasa da nûrunu parlatır»” (Saf 8. âyet)

    Hz.İmâm bu hutbelerinde;
    “Zâlimlerin her tarafı tuttuğunu, Müslümanların onlara âdetâ kul-köle kesildiklerini, îmansız kişilerin iş başına geçtiklerini, inananlara acımadıklarını, zayıflara şiddetli davrandıklarını, bütün bunlara karşı da Allah’ın kendilerine ululuk ihsân ettiği kişilerin sustuklarını, bu yüzden gazaba uğramaları ihtimâlinin pek kuvvetli olduğunu anlatmışlar” ve hutbenin sonunda;

    “Allahım” buyurmuşlardı; “Sen bilirsin ki bu sözlerim, hükmetmeye rağbetimden, mal-mülk elde etmeyi dilediğimden değil; ancak senin dîninin yollarını göstermek, şehirlerini mâmur bir hâle getirmek istediğimden. Böylece de mazlûm ve çâresiz kullarının esenliğe ulaşmalarını, emirlerini, hükümlerini yerine getirebilmelerini sağlamak istiyorum.” Ve sözlerini şöyle bitirmişlerdi;

    “Ey halk, bize yardım etmezseniz, hakkımızda insâfa gelmezseniz, zâlimler size musallat olurlar; Peygamberimizin dîninin nûrunu söndürürler. «Allah bize yeter ve ona dayandık, ona yöneldik ve varıp gideceğimiz onun kapısıdır.» (Âli İmran 173. âyet)”
    Görülüyor ki Hz.İmâm Hüseyin kıyâma hazırlanmaktadır.

    Muâviye, Hicret’in 54. yılının sonlarında oğlu Yezîd’i, halîfe olmak üzere yerine seçmişti. O yıl Şam halkı, Yezîd’e bey’at etmişler; Muâviye, Medine’ye gitmiş orada halka bu bey’at işini açmış, oğlunu övmüş, halkı bey’ate hazırlamaya çalışmıştı.

    Hz.İmâm Hüseyin ve Hâşim oğulları bey’at etmemişlerdi; esâsen Hz.İmâm Hüseyin, Muâviye’ye de bey’at etmemiş ve Hz.İmâm Hasan bu hususta ısrar etmemesini Muâviye’ye söylemiş, o da kabûl etmişti.

    Muâviye, Hicret’in 60. yılında, 83 yaşında iken öldü ve yerine oğlu Yezîd geçti. Yezîd’in o makama geçmesi ile Müslümanlık; Saltanatı sarayıyla-debdebesiyle, vezirleriyle- nedimleriyle, ordusuyla-kumandanlarıyla, zindanıyla-cellâdıyla, ihsânıyla-in’âmıyla, zulmüyle-kahrıyla ve saltanat hânedanıyla-keyfi idâresiyle, hazînesiyle ve yoksul sürünen halkıyla kurulmuştu.

    Ahlâk selâmeti, bencillikten, benlikten çekinmek esası, insan birliği ve eşitliği üzerine kurulmuş olan İslâm dîni; Câhiliyye devrindeki soy-boy rekabetinin yeniden canlanması, halka emredip dünyayı sömürme gayreti, zenginliğin gözleri kamaştırması, gönülleri avuç içine alması, meşrû mülkiyetin, gayri meşrû mâlikânecilik şekline girmesi, yüzünden bu hâle gelmişti.

    Bu dönemde Hz.Resûlullah’ın bıraktığı iki emânetten biri olan Kur’ân’ı Kerîm’in hükmü isteğe uyduruluyordu; “Ehl-i Beyt’i” ise her yerde kahrediliyordu artık. Bu zulme karşı çıkanlar; İslâm’ın esasını korumak için canlarını fedâ edenler ise İslâm arasına ayrılık sokanlar diye tanıtılıyordu.
    Hz.İmâm Hüseyin, Yezîd’in yaptığı bu hareketlerden dolayı, Medine’de kendilerine rastlayan ve Yezîd’e bey’at etmesini öğütleyen Mervan’ın sözlerine karşı;

    “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci’ûn” (Biz, Allah’ın kullarıyız, ancak O’na döneriz, musîbetlerine râzıyız.) (Bakara 156.âyet) âyetini okuduktan sonra; “Esenlik İslâm’a” buyurmuş ve “Başımız sağ olsun; çünkü ümmet, Yezîd gibi birinin hükmü altına girmekle büyük bir belâya uğradı” demiştir.

    Yezîd, Medine Vâlisi Utbe oğlu Velîd’e; “Hz.İmâm Hüseyin’den hemen bey’at almasını, bu hususta hiçbir geciktirmeye meydan vermemesini emreden” bir mektup gönderdi. Bunun üzerine Medine Vâlisi Velîd tarafından, Hz.İmâm Hüseyin’e derhal haber gönderildi ve çağrıldı.

    Hz.İmâm Hüseyin, böyle mühim bir işin, husûsi bir mecliste, âdetâ gizlice olup bitmesinin doğru olmadığını, halk toplanınca o vakit ne yapılması gerekse yapılacağını bildirdiler.

    Hz.İmâm Hüseyin kendisine yapılan bu resmi bey’ate dâvetten bir gün sonra, Hicri 60.yılı Recep ayının 29. günü; Hz.Resûlullah’ın, Hz.Fâtıma’tüz Zehrâ’nın ve “Ehl-i Beyt’in” kabirlerini ziyaret edip, Medine-i Münevvere’den çıktılar ve Mekke-i Mükerreme’nin yolunu tuttular. Hz.İmâm Hüseyin Mekke’ye hareketlerinden önce, Hâşim oğullarına;

    “Kendileriyle gelenlerin şehit olacaklarını, fakat kendilerine uymayıp kalanların da bir fethe, bir huzûra erişemeyeceklerini bildiren muhtasar bir mektup yazdılar. Ayrıca kardeşleri Muhammed Hanefiyye’ye yazılı bir vasiyyetnâme verdiler. Bu vasiyyetnâmede Allah’ın birliğine, Hz.Muhammed’in risâletine, şehâdetle başlıyor; âhiretin, cennetin, cehennemin gerçek olduğunu bildiriyor, sonra kıyâmlarının hedefini anlatıyordu; serkeşlik, fesat koparmak, zulmetmek için kıyâm etmediklerini, cedlerinin ümmetini düzene sokmak, ma’rufu buyurmak, münkeri nehyetmek, cedlerinin ve babalarının yolunda yürümek için bu işe giriştiklerini, amaçlarını kabûl edip dâvetlerine uyanlardan memnun olacaklarını, kabûl etmeyip kendilerine yardımda bulunmayanlara, hatta kendileriyle savaşa kalkışanlara, sabırla karşı duracaklarını, bir tek kişi kalsalar da yine bu yolu bırakmayacaklarını” ifade ediyorlar; “Ancak Allah’a dayandıklarını” bildiriyorlardı.

    Mü’minler anası Ümmü Seleme;
    “Oğulcağızım, Irak’a gitmekle beni hüzünlere boğma; çünkü ben ceddinden; «Oğlum Hüseyin Irak’ta, Kerbelâ denilen yerde şehit edilecek» sözünü duydum” demişti.

    Hz.İmâm Hüseyin:
    “Ana” buyurmuşlardı; “Vallâhi ben bunu daha iyi biliyorum, çâre yok, öldürüleceğim ben; öldürüleceğim günü, beni kimin şehit edeceğini, nereye defnedileceğimi, «Ehl-i Beyt’im»den kimlerin şehit edileceklerini, hepsini biliyorum; istersen şehit edileceğim ve defnolunacağım yeri sana da göstereyim” buyurmuşlar ve Kerbelâ yönünü işaret eylemişlerdi.

    Hz.İmâm Hüseyin, Hicret’in 60.yılı Şaban ayının 4.günü Mekke’ye vardı. Bunun üzerine Kûfe’liler, Hz.İmâm Hüseyin’e yardım edeceklerine söz vermişler, kendilerine Irak’a gelmeleri için mektuplar yollamaya başlamışlardı.
    Hz.İmâm Hüseyin, kendilerinden önce Kûfe’ye amcaları Akiyl’in oğlu Müslim’i, ahvâli anlamaya, halktan kendilerine bey’at almaya ve sonucu kendilerine bildirmeye memûr ederek göndermişlerdi.

    Müslim Akiyl, Medine’de Hz.Peygamber’in kabrini ziyaret ettikten sonra Kûfe’ye yöneldi ve oraya ulaştı. Kûfeliler Muhtar’ın evinde, Hz.İmâm Hüseyin adına Müslim Akiyl’e gelip bey’at etmeye başladılar. Çeşitli rivâyetlere göre; Müslim’e onsekiz veya yirmisekiz bin kişi bey’at etmişti.
    FENERBAHCE

  3. #3
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    1907

    Standart ---> Hz. İmam Hüseyin

    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]

    Kûfelilerden Ümeyye oğulları tarafını güdenler, Kûfe Vâlisi Numân’ın bu hâle bir çare bulamayacağını, çetin birinin Kûfe’ye Vâli olarak gönderilmesini Yezîd’e bildirdiler. Yezîd bunun üzerine Ubeydullah İbn-i Ziyad’ı Kûfe’ye Vâli tâyin etmişti. Ubeydullah Kûfe’ye vardığının ertesi günü, halkı mescide toplayıp; “Kimin evinde Yezîd’e isyân eden biri bulunursa onu, evinin kapısında astıracağını” söyledi; onları korkuttu. “Kendisine yardım edenlere para-pul vereceğini” söylemeyi de ihmal etmedi.

    Kûfe’de bulunan Müslim Akiyl, bunu duyunca Muhtar’ın evinden çıkıp, Urve oğlu Hânî’nin evine gitti. Hânî, Ali dostlarındandı. Ubeydullah’ın adamları ise her yerde Müslim’i arıyorlardı. Sonunda Müslim’i “Ehl-i Beyt” dostlarından bir kadın evine aldı. Kadının oğlu ise gizlice bu haberi Ubeydullah’a ulaştırdı. Ubeydullah, hemen Eş’asoğlu’nu yetmiş kişiyle gönderdi, evi kuşattılar. Müslim Akiyl kaldığı evden çıkıp tek başına onlarla savaşa başladı, karşısına çıkanlardan vurduğunu düşürüyordu. Bu savaşta Müslim Akiyl’in yardımcısı da yoktu. Bu arada Müslim Akiyl yaralar almış, kan içindeydi, yine de savaşıyordu. “Ehl-i Beyt” düşmanları damlara çıkmışlardı; Müslim Akiyl’e taş yağdırıyorlardı. Sonunda Müslim Akiyl’i tuttular ve Ubeydullah’ın yanına götürdüler. Ubeydullah’ın adamları Müslim Akiyl’i Hükümet konağının damına çıkardılar.

    Müslim Akiyl; “Allahım” buyurdu; “Bizi aldatan, bize yalan söyleyen bu toplumla aramızda sen hükümcü ol.” Sonra Hicâz’a döndü; “Selâm sana yâ Hüseyin” dedi. Bu sözlerden sonra Müslim Akiyl Hazretlerini orada şehit ettiler. Müslim Akiyl Hicretin 60.yılı Zilhicce ayının 8. günü şehit edildi.

    Hz.İmâm Hüseyin’de o gün “Ehl-i Beyt’i” ile Irak’a doğru yola çıkmışlardı. Hz.İmâm Mekke’de kan dökülmemesini istiyordu. Biliyordu ki; Yezîd kan dökmekten çekinmeyecekti. Bunu kardeşi Muhammed’e de anlatmıştı.
    Kardeşi Muhammed; “Peki” dedi; “Bari bu çoluğu-çocuğu götürme.”

    Hz.İmâm Hüseyin, kardeşine:
    “Rüyada Hz.Peygamber’i gördüğünü, Irak’a gitmesini emrettiğini, Allah’ın kendisini kana bulanmış, çoluğunun çocuğunun esir edilmiş olarak görmek istediğini” bildirdiğini söyledi. Hz.İmâm bu konuda diğer yakınlarının ricâlarına da aynı cevabı verdi.

    Hz.İmâm Hüseyin, Yezîd’e bey’at etmemeyi ve bu zâlim iktidara karşı gelmeyi, îmanı ve İslâm’ı korumayı kendisine farz bilmişti.

    Hz.İmâm Hüseyin; Cuma hutbelerinde, Hz.Ali’ye ve “Ehl-i Beyt’e” hâşâ sövmeyi ve zulmü âdet edinen bu toplumun haksızlığını; kendine, evlâdına ve ayâline yapılan bu zulümleri; Müslümanlara yaymak, gerçeği-hakikatı gözü açık olanlara, gönüllerinde îman bulunanlara bildirmek; izzetle ölmenin, zilletle yaşamaktan çok üstün olduğunu İslâm ve insanlık tarihine kanıyla yazmak istiyordu.

    Hz.İmâm Hüseyin, Kûfe’ye hareketlerinden önce topluluğa şu kısa hutbeyi beyân buyurmuşlardı:

    “Hamd Allah’a, Allah neyi dilerse o olur; güç kuvvet, ancak onunla elde edilir. Salât-ü selâm Resûl’üne.

    Ölüm, genç kızın boynuna takılan gerdanlık gibi Âdem oğullarının boyunlarına takılmıştır; onlara ezelden yazılmıştır. Yâkub, nasıl Yûsuf’u özlediyse ben de geçmişlerimi öylesine özlemişimdir ve ulaşacağım şehâdet yerini Allah benim için hazırlamıştır. Allah’ın kudret kalemiyle yazılmış olan ölümden kurtuluş yoktur. Biz «Ehl-i Beyt», Allah’ın rızâsına uymuşuz; ondan râzıyım; belâsına sabrederiz; sabredenlerin ecirlerine ereriz. Hz.Resûlullah’ın bedeninden bir parçanın ondan ayrılmasına imkân yoktur; o kutluluk yerinde cennette onunla beraberdir; onun gözü, bizimle aydınlanacaktır; vaadine, bizimle vefâ edecektir. Bize canını fedâ etmeye, bizimle can vermeye hazır olanlar, Allah’a kavuşacaklarına tam inançla inanmış bulunanlar, bizimle gelirler; ben Allah dilerse sabahleyin hareket ediyorum.”

    Bütün bunlardan anlaşılıyor ki; Hz.İmâm Hüseyin bu kıyâmın –karşı duruşun- sonunda, kendilerinin de, kendilerine uyanların da şehit olacaklarını kesin olarak biliyorlardı.

    Burada özetle şunu arz edelim ki; Hz.İmâm Hüseyin bu kıyâmıyla –karşı duruşuyla-; dîni ihyâ etmiş –yeniden diriltmiş- ve “Ehl-i Beyt’e” karşı yapılan zulümleri, dîne karşı olanların zâlimliklerini gözler önüne sermiştir.
    FENERBAHCE

  4. #4
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    1907

    Standart ---> Hz. İmam Hüseyin

    Hz.İmâm’a, Kûfe’den gelen birisi Müslim Akiyl’in şehâdet haberini verdi. Hz.İmâm Hüseyin bu şehâdet haberini alınca;

    “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci’ûn!” (Biz Allah’ın kullarıyız, ancak O’na döneriz, musîbetlerine râzıyız.) (Bakara 156.âyet) dedi ve pek kederlendi, ağladı.

    Bu gelen haber üzerine Hz.İmâm Hüseyin’e, Kûfe’ye gitmeyelim diyenler oldu. Bu arada Müslim Akiyl’in çocukları;

    “Yâ İmâm” dediler; “Kûfelilerden Müslim’in kanını almayınca bizim dönmemiz mümkün değildir! Hiç kimse gitmese bile bari biz gidelim, ya intikam alırız, ya şehâdete erişiriz.”

    Hz.İmâm:
    “Bunlardan sonra, yaşayışta hayır yok” dedi. Sonunda hepsi Kûfe’ye gitmeye azmettiler.

    Yine rivâyet ederler ki; Hz.İmâm Hüseyin yolda giderlerken bir yerde konaklamış, Zeyneb’in dizine mübarek başını koyup uykuya dalmıştı. Birdenbire sıkıntı ile uyandı. Nemli gözlerinden yaş dökülüyordu.
    Ümmü Gülsüm dedi ki:
    “Yâ Hüseyin niçin ağlıyorsun!”
    Hz.İmâm cevap verdi:
    “Şimdi düşümde dedem Hz.Peygamber’i gördüm. Ağlayarak bana dedi ki; «Ey Hüseyin! Birbirimize kavuşmamız yaklaştı!»”
    Ümmü Gülsüm ağladı. Oğlu Ali Ekber babasına sordu:
    “Ey İmâm, düşmanlarımızla çarpıştığımızda Hak bizim tarafımızda mıdır, yoksa onların tarafında mı?”
    Hz.İmâm:
    “Kulların dönüp mânevi huzûruna varacağı Allah’a andolsun” buyurdu; “Hak bizdedir, biz Hak ile beraberiz” dedi.
    Ali Ekber:
    “Babacığım” dedi; “Hak bizde olduktan sonra ölümden ne pervâmız olabilir. Her ne cefa düşünülmüş olsa da gam değil!”

    Hz.İmâm bu sözler üzerine oğluna hayır duâda bulundu. Hz.İmâm buradan da yola devam ederek “Katkatane” denilen bir yere indiler. Hz.İmâm burada bütün askerlerini topladı. Onlara Müslim Akiyl’in şehit olduğunu ve Kûfelilerin ihânet ettiklerini açıkladıktan sonra şöyle buyurdu:

    “Ey kavmim! Kûfelilerin ahidlerini bozarak Müslim Akiyl’i şehit ettikleri kesin suretle anlaşıldı. Yezîd’in askeri vuruşmak ve öldürmek için etrafımızı çepeçevre sarmıştır. Biliyorum ki, şehit olmak gerçeği bana zafer ve nusret vermez, şecâat gayreti de geri dönmeyi câiz görmez. Herhâlde bu belâ denizine dalmak lâzım geliyor. Sizin hepinize ruhsat ve izin veriyorum. Kurtuluş kapıları kapanmadan kendinizi selâmete doğru çekip bu tefrikadan emin olunuz.”

    Rivâyet olunur ki; Hz.İmâm Hüseyin’in bu sözlerinden sonra o topluluktan o vakte kadar hatırlarında henüz dünyadan faydalanmak şüphesi kalanlar, Hz.İmâm’la alâkayı kestiler. Sevgi davasında sabit kalanlar ise Allah’ın yazdığı kazâ ve kadere râzı olup şöyle figân ettiler:

    “Ey doğru yolu gösteren! Ey sırât-ı müstakimin yol göstericisi! Biz senin yanında hidâyet yolunun yolcusu iken, bize imtihanla tasalanma çölünün yolunu gösterme.” Gerçekten de bu zamanda saâdetle şakavet birbirinden ayrıldı. Saîd ile şakî imtihanla belli oldu.

    Hz.İmâm Hüseyin yola devam ederken sahrada, Riyâhi oğlu Hur’un askerleri ile karşı karşıya geldi. Hz.İmâm bunların hallerini tahkik etmek için o askerlerin başbuğlarının çağrılmasını buyurdu. Riyâhi oğlu Hur, hiç çekinmeden Hz.İmâm’ın karşına geldi.

    Hz.İmâm onun ismini, hûviyyetini sordu ve;
    “Ey Hur, bizim lehimiz için mi, aleyhimiz için mi geldin? Yâni bana yardıma mı, yoksa benimle cenge mi geldin?”

    Hur cevap verdi:
    “Yâ İmâm! Ubeydullah İbn-i Ziyad tarafından senin yanında bulunmaya ve senin Kûfe’den başka bir yere gitmene müsâade etmemeğe memurum!”

    Hz.İmâm:
    “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh (Allah’tan başka kuvvet ve kudret sahibi yoktur)” dedi ve ilâve etti; “Ey Hur. Şimdi namaz kılalım, sonra nereye gideceksek oraya gidelim!”

    Hur cevap verdi:
    “Ey Resûl’ün oğlu! Sen zamanın imâmısın, imâmlık et sana uyalım.”

    Hz.İmâm, Hur’a:
    “Allah sana iyilik versin!” dedi.

    Hep beraber namaz kılındıktan sonra Hz.İmâm Hüseyin Allah’a hamd-ü senâ, Resûl’üne salât-ü selâmdan sonra beliğ bir hutbe beyân buyurdu ve Kûfe ahalisini kendisine muhatap tutarak vaazını şöyle sürdürdü:

    “Ey Muhammed ümmeti! Benim, Yezîd’in boyunduruğu altına girmem münasip görülmeyip, onun makbûl sayılmayan itâatinin altına geçmediğim apâşikâr anlaşılmıştı. Mekke’de karar kılıp oturuyordum. Siz ey Kûfeliler, bana tevâtürlü mektuplar gönderdiniz. Sevgi ve saygı arzettiniz. «İmâmımız, uyacak kimsemiz yok!» diyerek benim buraya gelmeme lüzûm gösterdiniz. Eğer hâlâ o kararda iseniz ben bana lâzım olanı yaptım. Siz de kendinize düşeni yapınız. Eğer saâdet mülküne gitmekte dünya sevgisi çölünün dikeni eteğinize yapışmış ise ve yaptığınız işe pişman iseniz yolumun dikeni olmayın! Geldiğim gibi dönüp gideyim. Çünkü ben bu diyâra gelmeyi savaşmak ve öldürmek için kendi re’yimle, arzumla istemiş değilim. Kan dökülmesine de râzı değilim.”

    Hur:
    “Ey Ali oğlu Hüseyin, benim bu mektuplardan haberim yoktur” dedi.

    Hz.İmâm:
    “Senin haberin yoksa askerinin arasında haberleri olanlar çoktur” dedi. Sonra o mektupları orada hazır bulunanlara gösterdi, onları utandırdı.

    Bu sırada Kûfe tarafından altı kişi acele ile gelerek, Ubeydullah İbn-i Ziyad’dan Hur’a bir mektup getirdiler. Gelen mektupta; “Hz.İmâm Hüseyin’in hemen hücum edilip yakalanarak Kûfe’ye getirilmesi” isteniyordu. Hur o mektubu okuduktan sonra mektubu Hz.İmâm Hüseyin’e göstererek dedi ki;

    “Ey Haşîmi Peygamberinin kıymetlisi! Ubeydullah İbn-i Ziyad senin hususunda ne kadar ihtimâm ediyor. Ben senin hakkında ne tedbir alayım diye hayretteyim ve eğer seni affedip bıraksam Ubeydullah İbn-i Ziyad’dan korkarım. Eğer sana kıyarsam Allah’ımdan korkarım. Ama Allah korkusu, Ubeydullah İbn-i Ziyad korkusuna galiptir. Fakat vuruşma ve öldürüşmenin anlaşmaya, arkadaşlığa döneceğini ve Hak’kın bana size tâbi olmanın devleti içinde saâdeti müyesser edeceğini umarım. En iyisi şudur ki, gece karanlığı bastığı zaman göçüp ne tarafa murad ederseniz gidersiniz.”
    FENERBAHCE

  5. #5
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    1907

    Standart ---> Hz. İmam Hüseyin

    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]


    SORU VE CEVAPLARLA İMAM HÜSEYİN (95 Soru ve Cevabı)


    S. 1- İmam Hüseyin (a.s)'ın meşhur lakabı nedir?

    C. 1- Seyyid’üş- Şüheda.

    S. 2- İmam Hüseyin (a.s)'ın künyesi nedir?

    C. 2- Ebu Abdullah.

    S. 3- İmam Hüseyin ne zaman ve nerede dünyaya geldi?

    C. 3- Hicretin dördüncü yılının Şaban ayının üçüncü günü Medine-i Münevvere'de dünyaya gelmiştir.

    S. 4- İmam Hüseyin (a.s)'ın hayatı kaç döneme ayrılır?

    C. 4- Dört döneme ayrılır:

    1- Resulullah (s.a.a)’in dönemi.

    2- Babası Hz. Ali (a.s)’ın dönemi.

    3- Kardeşi İmam Hasan'la birlikte olduğu dönem.

    4- O Hazretin imamet dönemi.

    S. 5- İmam Hüseyin'in imametlik dönemi kaç yıldır?

    C. 5- On yıl.

    S. 6- İmam Hüseyin (a.s) kaç yıl Hz. Resulullah'ın zamanında yaşamıştır?

    C. 6- Altı yıl civarında.

    S. 7- İmam Hüseyin kaç yıl babasıyla birlikte oldu?

    C. 7- Otuz yıl civarında.

    S. 8- İmam Hüseyin (a.s), babasından sonra kaç yıl kardeşi İmam Hasan (a.s)'la birlikte yaşamışlardır?

    C. 8- On yıl civarında.

    S. 9- İmam Hüseyin (a.s)'ın ashabından olup her gece Kur’ân hatmeden ve kırk yıl boyunca sabah namazını yatsı namazının abdestiyle kılan şahsiyetin ismi nedir?

    C. 9- İsmi; Bureyr bin Huzayr’dır. O zahid ve abid bir kişi idi; ona “Seyyid'ul- Kurra” diyorlardı.

    S. 10- İmam Hüseyin (a.s)'ın oğlu Ali Ekber'in sima ve ahlakı nasıl idi?

    C. 10- Hz. Ali Ekber güzel yüzlü bir gençti; sima ve ahlak açısından Resulullah (s.a.a)’e herkesten daha çok benziyordu. Bir kavle göre, Aşura günü Ehl-i Beyt'ten ilk şehit olan odur.

    S. 11- İmam Hüseyin (a.s)'ın sancaktarı kim idi?

    C. 11- Kendisine “Sakka” lakabı verilen, Hz. Ebu'l- Fazl'il- Abbas idi.

    S. 12- İmam Hüseyin (a.s)'ın kölesinin ismi ne idi ve ne özelliğe sahipti?

    C. 12- İmam Hüseyin (a.s)'ın kölesinin ismi, “Eslem” idi; onun özelliklerinden biri Kur’ân karisi olması idi; Kur’ân ayetlerini kalbe işleyen yanık bir sesle okuyordu.[1]

    S. 13- İmam Hüseyin (a.s)'ın müezzininin ismi ne idi?

    C. 13- Haccac bin Mesruk idi.

    S. 14- İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı, ne zaman Medine'den Mekke'ye hicret etmiştir?

    C. 14- İmam Hüseyin (a.s), Hicretin 60. yılı olan Recep ayının 28'inde, Pazar akşamı çocukları, kardeşleri (Muhammed bin Hanefiyye hariç) ve akrabalarından bir grup kimseyle birlikte geceleyin Medine'den Mekke'ye doğru hareket ettiler ve Şaban ayının üçünde Cuma akşamı Mekke'ye ulaştılar.

    S. 15- İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı, kaç gün Mekke-i Muazzama'da kalmış ve hangi tarihte Mekke'den Irak'a doğru yola çıkmışlardır?
    C. 15- İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı, takriben 95 gün Mekke'de kaldılar; ama haclarını tamamlayamadıklarından onu umreye çevirerek Zihicce'nin 8. günü ailesi ve evlatlarıyla birlikte Mekke'den Irak'a doğru yola koyuldular.[2]

    S. 16- İmam Hüseyin (a.s) neden hac günlerinde Temettu Haccını Umre-i Müfrede'ye çevirerek Mekke'den ayrıldılar?

    C. 16- Bunun sebebi şu idi: İmam Hüseyin (a.s), Yezidi'n adamlarından bir grup insanın, kendisine suikast düzenlemek için hac maskesi altında Mekke'ye gönderildiklerini ve Mekke'nin çevresinde ihram elbisesinin altında gizledikleri silahla kendisini öldürmekle görevli olduklarından haberdar oldu. Bu sebepten dolayı İmam (a.s) Temettu Haccını Umre-i Müfrede'ye çevirdi ve bir grup halk için kısa bir konuşma yaptıktan sonra o günün sabahı yani Zilhicce'nin sekizinde bir grup yaran, kardeş ve akrabalarıyla birlikte Allah'ın evinin ihtiramını korumak için Mekke'den çıkarak Irak'a doğru hareket ettiler.[3]

    S. 17- İmam Hüseyin (a.s) Mekke'den ayrıldığında okuduğu hutbe ne idi ve hangi isimle meşhurdur?

    C. 17- İmam Hüseyin (a.s) Mekke'den çıkmadan bir gün önce kendi ashabına “Hutta'l- Mevt” hutbesi adıyla meşhur olan bir hutbe okudu. Hutbenin sonunda şöyle geçiyor: “Kim bizim yolumuzda kalbinin kanını dökmeye ve Allah'a kavuşmaya hazırsa, bizimle gelsin; ben yarın saban inşaAllah hareket edeceğim.”

    S. 18- İmam Hüseyin’in Mekke'ye gönderdiği elçi kim idi?

    C. 18- Muslim bin Akil.

    S. 19- Kufe halkı İmam Hüseyin (a.s)'a kaç tane davet mektubu göndermişti?

    C. 19- Yüz elli civarında.

    S. 20- Kufe halkı, İmam Hüseyin (a.s)'ı davet ettiği zaman, kaç kişi Hz. Müslim'e biat etmişlerdi?

    C. 20- On sekiz bin kişi.

    S. 21- Hz. Müslim'in çocuklarının isimleri nelerdir?

    C. 21- İbrahim ve Muhammed'dir; Muhammed İbrahim'den büyüktü; her ikisi de on yaşından küçük idiler.

    S. 22- Cebrail, İmamların (a.s) isimlerini Hz. Nuh (a.s)'a bildirdiğinde, onların hangisinin ismini duyunca ağlamıştır?

    C. 22- İmam Hüseyin (a.s)'ın ismini duyunca ağladı.

    S. 23- İmam Hüseyin (a.s)'ın kıyamına sebep olan en önemli faktör nelerdi?

    C. 23- İmam Hüseyin (a.s)'ın kıyamına sebep olan üç önemli faktör şunlardır:

    1) Yezid hükümetinin İmam Hüseyin (a.s)'dan biat istemesi ve İmam (a.s)'ın da bu isteğin karşısında şiddetle direnip “Zillet bizden uzaktır” buyurması.

    2) Kıyam için hazır olan Kufe halkının, İmam (a.s)’ı ısrarla oraya davet etmeleri.

    3) İslam'ın Füru-u Din'inden olan, iyiliğe emretmek kötülükten sakındırmak emriyle amel etmesi.

    S. 24- Kerbela'nın sözcük anlamı nedir?

    C. 24- Kerbela, gam ve bela anlamınadır. İmam Hüseyin (a.s) Kerbela ismini duyduklarında şöyle buyurdular: “Allah'ım kerb (gam) ve beladan sana sığınıyorum.”

    S. 25- İmam Hüseyin (a.s)'ın ashabı meydana gitmek istediğinde, onların arasında var olan sünnet ne idi?

    C. 25- Maktel yazanları şöyle yazmışlardır: İmam Hüseyin (a.s)'ın ashabı arasında şöyle bir sünnet var idi; Onlardan her hangi biri savaş meydanına gitmek istediğinde İmam Hüseyin (a.s)'ın huzuruna gelerek şöyle diyordu: “Es-selam-u aleyke yebne Resulullah!” (Selam olsun sana ey Resulullah'ın oğlu!”) İmam (a.s) da onların cevabını vererek; “Biz de yakında size kavuşacağız” buyuruyorlardı ve şu ayeti tilavet ederlerdi: “Feminhum men kaza nahbeh ve minhum men yentezir vema beddelu tebdilen.”

    S. 26- Beni Haşim ailesinden Aşura günü ilk şehit olan kimdi?

    C. 26- Hz. Ali Ekber (a.s).

    S. 27- İmam Hüseyin (a.s)'ın 72 ashabından kaç kişi Beni Haşim ve O Hazretin yakınlarından idi?

    C. 27- On yedi kişi.

    S. 28- İlk önceleri düşmanın ordusundan olan fakat sonra gerçekten tövbe ederek İmam Hüseyin (a.s)'ın ordusuna katılıp şahadete erişen şahsın ismi nedir?

    C. 28- Hür bin Yezid-i Riyahi’dir.

    S. 29- Neden İmam Hüseyin (a.s) düşmandan bir gece (Aşura gecesini) izin istedi?

    C. 29- İmam Hüseyin (a.s) kardeşi Ebu'l Fazl’il- Abbas'a şöyle buyurdu: “Kardeşim! Düşmana doğru git, onlara de ki; “Namaz kılmamız, dua etmemiz ve Allah'la münacatta bulunmamız için bu geceyi bize mühlet verin. Çünkü ben namaz kılmayı, Kur’ân okumayı, çok dua ve istiğfar etmeyi seviyorum.” [4]

    S. 30- Aşura gecesi düşman ordusundan kaç kişi İmam Hüseyin (a.s)'ın ordusuna katıldı?

    C. 30- İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin Aşura gecesi Kur’ân okumaları, ibadet ve dua etmeleri, düşman askerlerinden 32 kişinin İmam'ın ordusuna katılmalarına sebep oldu.[5]

    S. 31- Aşura günü şehit olan damat ve gelinin isimleri nelerdir ve nasıl şahadete eriştiler?

    C. 31- Onların isimleri “Veheb” ve “Haniye”'dir. Veheb, savaş meydanına gitmek için İmam Hüseyin (a.s)'dan izin istedi. İmam (a.s) izin verince meydana gidip bir müddet savaştıktan ve düşman ordusundan bir kaçını öldürdükten sonra iki elleri kesilerek düşmanın eline esir düştü. Onu Ömer-i Sa'dın yanına götürdüler, o zalim de onun boynunun vurulmasını emretti; boynunu vurduktan sonra kesilmiş başını İmam Hüseyin (a.s)'ın ordusuna doğru attılar. Veheb'in annesi onu alıp yüzünün kanını temizledikten sonra, onu düşmana doğru attı. Veheb'in eşi “Haniye” kendisini kocasının kana boyanmış bedenine ulaştırdı, onum kanlarını temizleyerek şöyle diyordu: “Cennet sana hoş olsun” Şimr bu durumu görünce, kölesine onu öldürmesini emretti, köle de elindeki demir sopayla onu şahadete eriştirdi.

    S. 32- Kerbela'da şehit edilen ilk ve tek kadının ismi nedir?

    C. 32- Veheb'in eşi olan Haniye’dir.

    S. 33- İmam Hüseyin (a.s)'ın Aşura günü, savaşın tam kızgın zamanı ameli olarak açıkça yerine getirdiği İlahi farizalardan biri ne idi?

    C. 33- Cemaat namazı kıldırması idi. İmam Hüseyin (a.s) bir grup ashabıyla birlikte öğle namazını korku namazı adı altında kıldılar; İmam'ın ashabından iki kişi namazın sonuna kadar kendilerini Hazrete siper etti. Onlardan biri, düşman tarafından atılan okların bedenine isabet etmesi sonuca şahadete erişti.

    S. 34- Aşura gününün öğle namazı vaktini, İmam (a.s)'a hatırlatan şahsın ismi nedir ve İmam (a.s) ona hitaben ne buyurdular?

    C. 34- Aşura gününün öğle vakti “Ebu Sumame-i Seydavi” güneşe bakarak öğle vaktinin girdiğini anlayınca İmam (a.s)'a şöyle dedi: “Gerçi düşmanın fırsat vermeyeceğini biliyorum, ama son namazı sizinle kılıp öylece Allah'a kavuşmak istiyorum.”

    Bunun üzerine İmam (a.s) gökyüzüne bakarak şöyle buyurdular: “Namazı bana hatırlattın, Allah seni hatırlatan ve namaz kılanlardan kılsın. Şimdi öğlenin ilk vaktidir, namaz kılmamız için düşmandan mühlet isteyin.”

    S. 35- Beni Esed tayfasından olup İmam Hüseyin (a.s)'ın ashabından olan, Bedir ve Huneyn savaşlarına katılmış olup Aşura günü İmam (a.s)'ın yanında şahadete erişen yaşlı kişinin ismi nedir?

    C. 35- Habib bin Mezahir'in akrabalarından olan “Enes bin Haris-i Kahili”dir.

    S. 36- Ebuzer'in azad edilmiş kölesi olan ve İmam Ali (a.s), İmam Hasan (a.s) ve daha sonra İmam Hüseyin (a.s)'ın evinde yaşayan ve nihayet Kerbela'da İmam Hüseyin'in yanında şahadete erişen şahsın ismi nedir?

    C. 36- Cevn’dir.

    S. 37- Neden İmam Hüseyin (a.s) Aşura günü düşmanlarından bazılarını öldürmüyordu?

    C. 37- İmam Seccad (a.s) şöyle buyuruyor: “Babamın öldürmediği kimselerin soyundan biz Ehl-i Beyt'i sevecek kimseler dünyaya gelecekti. İşte İmam (a.s) bu yüzden bizi sevecek insanların babalarının sulbünde korunması için onları öldürmüyordu.”

    Diğer İmamların hakkında da buna benzer bir çok rivayetler vardır; onlar da bazı kimseleri, onların sulbünde yer alan imanlı insanlardan dolayı öldürmüyorlardı.[6]

    S. 38- Aşura günü, neden en büyük musibet günü olarak tanıtılmıştır?

    C. 38- Abdullah bin Fazl-i Haşimi şöyle diyor: İmam Sadık (a.s)'a; “Neden Resulullah'ın son vefat günü, Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma (a.s), Hz. Hasan vs. İmamların şahadet günleri değil de sadece Aşura günü en büyük musibet, gam, üzüntü ve matem günü olarak tanıtılmıştır?” dediğimde şöyle buyurdular:

    “Bunun sebebi şundan ibarettir: Ashab-ı Kisa (Âl-i Aba) Allah katında insanların en değerlisi idiler. Bunlar beş kiydiler: ‘Hz. Peygamber (s.a.a), Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma (a.s), Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin (a.s).’ Hz. Peygamber (s.a.a) vefat ettiğinde gerçi musibet çok büyüktü, ama Ashab-ı Kisa'dan dört kişi yaşıyordu, bunlar halkın mercii ve sığınağı idiler. Hz. Fatıma (a.s) şahadete eriştiğinde musibetin çok büyük olmasına rağmen halk Ashab-ı Kisa'dan üç kişiyi kendi aralarında görüp ihtiyaç duyduklarında onlara sığınıyorlardı. İmam Ali (a.s) ve İmam Hasan (a.s)’da da durum aynıydı. Ama İmam Hüseyin (a.s) şehit olduğunda, Ashab-ı Kisa'dan halkın mercii ve sığınağı olacak kimse kalmamıştı. Bundan dolayı İmam Hüseyin (a.s) bekası Ashab-ı Kisa’nın bekası olduğu gibi, onun şahadeti de onların hepsinin şahadeti gibiydi. Bu sebepten dolayıdır ki Aşura günü, gam, üzüntü ve matem açısından günlerin en musibetlisi olarak tanıtılmıştır.”

    Abdullah bin Fazl-i Haşimi sözünün devamında şöyle diyor: Ben İmam Sadık (a.s)'a; “Öyleyse İmam Seccad (a.s) için ne diyorsunuz?” dediğimde şöyle buyurdular:

    “İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s), İmam ve halka hüccetti. Fakat Resulullah (s.a.a)'i görmemişti, onun ilmi baba ve cetlerinden miras olarak ona yetişmişti. Ama İmam Ali (a.s), Hz. Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s) Hz. Peygamberle uzun süre birlikte olmuşlardı. Halk da onları Hz. Peygamber (s.a.a) ile birlikte görmüştü. Bundan dolayı Onlardan birini gördüklerinde, Hz. Peygamber (s.a.a)'in hatıraları, söz ve davranışları onlar için canlanıyordu.” [7]

    S. 39- İmam Hüseyin (a.s) ve Yahya bin Zekeriyya (a.s) arasında ne gibi benzerlikler vardır?

    C. 39- Bu iki yüce ve mazlum şahsiyet arasında olan benzerlikler çoktur. Fakat biz yedi tanesiyle yetiniyoruz:

    1) Bu iki masuma isim takılmadan önce, onların isminde hiç kimse yoktu.

    2) Her ikisi de altı aylık iken dünyaya gelmişlerdi.

    3) O ikisinin doğumundan önce, semavi haber ve vahiyler onların doğum ve durumlarını açıklamıştı.

    4) Gök her ikisine de ağladı. “Fema beket aleyhim'is- semau ve’l arz” [8] ayetinin tefsirinde bununla ilgili hadis nakledilmiştir.

    5) Her ikisinin katili veled'üz- zina idi.

    6) Her ikisinin de başını altın leğene koyup fasık ve zalimlere götürdüler.

    7) Bu iki mazlumun, rivayetlere göre başlarının konuşması.

    S. 40- İmam Hüseyin (a.s)'ın Aşura günündeki en son askeri kimdi ve kimin eliyle şahadete erişti?

    C. 40- İmam Hüseyin (a.s)'ın Aşura günü en son askeri, Hz. Ali Esğer idi. Babası İmam Hüseyin (a.s)'in elleri üzerinde, Hermele bin Kamil-i Esedi'nin okuyla şahadete erişti.

    S. 41- Kerbela şehitlerinden kimlerin başlarını bedenlerinden ayırmadılar? Niçin?

    C. 41- Hz. Ali Esğer ile Hür bin Yezid-i Riyahi'nin başlarını bedenlerinden ayırmadılar. Çünkü İmam Hüseyin (a.s) Ali Esğer'i defnetmişti; Hür bin Yezid-i Riyahi'nin de akrabaları onun başının bedeninden ayrılmasına mani oldular.

    S. 42- İmam Hüseyin (a.s)'ın Kerbela'da kendisiyle birlikte şehit olan ashabı kaç kişiydi?

    C. 42- Meşhur kavle göre 72 kişi.

    S. 43- İmam Hüseyin (a.s)'ın, yaya olarak cenazesinin baş ucuna geldiği ve onun için ağıt okuyup ağladığı şahsın ismi nedir?

    C. 43- Hür bin Yezid-i Riyahi.

    S. 44- Rivayetlerimizde Beytullah'il Haram haccının bedeli olarak tanıtılan şey nedir?

    C. 44- Beytullah'il Haram'ın (sevap bakımından) bedeli olarak tanıtılan şey, İmam Hüseyin (a.s)'ın kabrinin ziyaretidir. Allah'ın evinin ziyaretine gitmeye gücü olmayan kimseler, onun yerine İmam Hüseyin'in kabrinin ziyaretine gidip o sevabı kazanabilirler.

    S. 45- Nahiye-i Mukaddese Ziyareti nasıl bir ziyarettir?

    C. 45- Nahiye-i Mukaddese Ziyareti, Sahib'uz- Zaman İmam Mehdi (a.s)'dan nakledilen bir ziyarettir. Hazret Kerbela şehitlerinin hepsinin isim ve nişanelerini bu ziyarette zikredip onlara selam gönderdiği gibi, onlardan her birinin katilinin de ismini zikredip onlara lanet etmiştir.

    S. 46- Namaz kılarken Kerbela toprağına secde etmenin fazileti nedir?

    C. 46- Necat'ul- İbad risalesinde şöyle nakledilmiştir: “Kim namaz kıldığında Kerbela toprağına secde ederse, namazın kabul olmasına mani olan engeller yok olup İmam Hüseyin (a.s) toprağının bereketiyle namazı kabul olur.”

    S. 47- İmam Hüseyin (a.s)'ın şahadetinden sonra Kerbela'da en son şehit olan kimdi?

    C. 47- Kerbela’da en son şehit olan “Süveyd bin Amr” isminde yaşlı bir adamdır. Bu şahıs Aşura günü, var gücüyle savaştı, aldığı çok yara ve darbeler neticesinde bayılıp yere düştü. Düşman onun öldüğünü zannederek ondan vazgeçti. O bir müddetten sonra kendine gelip İmam Hüseyin (a.s)'ın şehit olduğunu anlayınca o haliyle kalkıp yanında bulunan hançerle düşmana saldırdı, bir müddet savaştıktan sonra şahadete erişti. Böylece o, İmam Hüseyin (a.s)'ın şahadetinden sonra şahadete erişen kişiydi.

    S. 48- Kerbela şehitlerinin başları ne zaman ve kimin emriyle bedenlerinden ayrıldı?

    C. 48- Muharrem'in on birinci günü, Ömer Sa'd'ın emriyle.

    S. 49- İmam Hüseyin (a.s) ne zaman ve nerede şahadete erişti?

    C. 49- Hicretin 61. Yılı Aşura günü Kerbela'da şahadete erişti.

    S. 50- İmam Hüseyin (a.s) kaç yaşında şehit oldu?

    C. 50- 57 yaşında.

    S. 51- İmam Hüseyin (a.s) şehit olduktan sonra, kaç atlı Hazretin bedenini atların tırnaklarıyla çiğnetti?

    C. 51- İmam Hüseyin (a.s) şehit olduktan sonra, on kişi İmam (a.s)'ın bedenini atların tırnaklarıyla çiğnettiler.

    S. 52- İmam Hüseyin (a.s)'ın katili kimdir?

    C. 52- Şeyh Şuşteri (r.a) şöyle yazıyor: “İmam Hüseyin (a.s)’ın katili ilk başta Yezid'dir. Çünkü O İmam Hüseyin (a.s)'dan zorla biat alınmasını, biat etmediği takdirde hazretin başının kendisine gönderilmesini emretmişti. Yezid'den sonra İmam Hüseyin (a.s)’ın katili İbn-i Ziyad'dır. Çünkü o bu cinayete zemine hazırlamış ve İmam'ın aleyhine ordu toplamıştır. Ondan sonra da İmam'ın katili İbn-i Sa'd'dır. Çünkü Kerbela vakasından sonra onu, İmam Hüseyin (a.s)’ın katili olarak çağırıyorlardı. Onlardan sonra da İmam (a.s)'ın katili Şimr'dir. Çünkü o da büyük musibetin faili olmuştur.

    S. 53- İmam Hüseyin (a.s)'ın bedeninde kaç ok, mızrak ve kılıç yarası var idi?

    C. 53- İmam Bakır (a.s)'ın buyurduğuna göre, İmam Hüseyin (a.s)'ın bedeninde 320 kılıç, mızrak ve ok yarası vardı.

    S. 54- İmam Hüseyin (a.s)'ın atının ismi ne idi?

    C. 54- Zulcenah.

    S. 55- Zulcenah, İmam Hüseyin (a.s)'ın bedeniyle nasıl vedalaştı?

    C. 55- İmam Hüseyin (a.s)'ın şahadetinden sonra, Zulcenah İmam (a.s)'ın parçalanan bedeninin yanına gelerek yelesini Hazret'in kanına boyadı, O'nun bedenini kokladı ve yüksek sesle kişnemeye başladı.

    İmam Bakır (a.s) buyuruyor ki; “Zulcenah kişnerken şöyle diyordu: Peygamber'in evladını öldüren ümmetin zulmünden dolayı vay hallerine!”

    S. 56- Kerbela şehitlerinin naşı ne zaman ve kimlerin vasıtasıyla defnedildi?

    C. 56- Kerbela şehitlerinin naşı, hicri 61. Yılın Muharrem ayının 13. günü defnedildi. Şöyle ki, “Alkame” nehirinin yakınındaki bir köyde yaşayan “Beni Esed” kabilesi, gelip Kerbela şehitlerinin mübarek bedenlerini defnederken İmam Hüseyin (a.s) ve başları bedenlerinde olmayan diğer şehitlerin bedenlerini tanımıyorlar, bu yüzden ne yapacaklarını bilmeyerek şaşırıp kalıyorlar, bu esnada aniden bir atlı onların yanına gelerek; “Niçin buraya gelmişsiniz?” diye soruyor. Onlar da cevaben: “Bu cesetleri defnetmek için gelmişiz, fakat onların kim olduğunu tanımıyoruz.” diyorlar. İmam Seccad (a.s)'ın kendisi olan o atlı, bütün şehitleri tek-tek tanıtıyor ve onları defnediyorlar. İmam Seccad (a.s) 'ın kendisi de babasının pare-pare olmuş bedenini bir hasrın içerisine koyarak onu defnediyor.

    S. 57- İmam Hüseyin (a.s)'ın mübarek bedeni kimin vasıtasıyla tanındı ve defnedildi?

    C. 57- İmam Seccad (a.s)'ın.

    S. 58- İmam Hüseyin (a.s)'ın kabri nerededir?

    C. 58- Kerbela'da.

    S. 59- Neden İmam Hüseyin (a.s)'ın kabri altı köşelidir?

    C. 59- Hz. Ali Ekber'in mübarek na'şı, babası İmam Hüseyin (a.s)’ın yanında defnedildiğinden dolayı kabir altı köşeli olmuştur.

    S. 60- İmam Hüseyin (a.s)'ın kabrinin üst tarafında, halis altın suyuyla ne yazılmıştır?

    C. 60- Nur ayetinden sonra Hz. Peygamber (s.a.a) 'in buyurmuş olduğu şu hadis yazılmıştır: “Ey Cabir! Hüseyin'in kabrini ziyaret et. Çünkü Hüseyin'in kabrini ziyaret etmenin sevabı, (müstahap olan) yüz haccın sevabıyla eşittir. Kuşkusuz Hüseyin'in kabri, cennet bahçelerinden bir bahçedir... Kerbela da cennet yeridir.”

    S. 61- Resulullah (s.a.a), İmam Hüseyin'in kabrini ziyaret etmenin sevabı hakkında ne buyurmuştur?

    C. 61- Hz. Peygamber (s.a.a) Ayşe’ye şöyle buyurdu: “Kim, oğlum Hüseyin vefat ettikten sonra onun kabrini ziyaret ederse, Allah Teala benim haclarımdan bir haccın sevabını onu ziyaret edene verir.”

    Aişe; “Haclarından bir haccın sevabını mı?” dediğinde Hz. Peygamber (s.a.a); “İki haccımın sevabını ona verirler.” buyurdular.

    Aişe daha fazla şaşırarak; “İki haccının sevabını mı?!” dediğinde Resulullah (s.a.a): “Hatta üç haccımın sevabı, onu ziyaret edene verilir.” buyurdular.

    Bu mevzu böylece tekrarlandı; nihayet Resulullah (s.a.a); “Allah Teala, benim doksan haccımın sevabını Umre sevaplarıyla birlikte onun kabrini ziyaret edene verecektir.” buyurdular.[9]

    S. 62- İmam Hüseyin (a.s)'ın vasiyeti ne gibi sözleri içermektedir?

    C. 62- İmam Hüseyin (a.s), Irak'a doğru hareket ettiğinde bir vasiyetname yazarak kardeşi Muhammed-i Hanefiyye'ye verdi. Bu vasiyetnamede, Allah'ın birliğine, Hz. Peygamber (s.a.a)'in peygamberliğine ve ahiretin hak olduğuna ikrar ettikten sonra şöyle geçmiştir:

    “Ben bencillik, zulüm ve yeryüzünde bozgunculuk yapmak için kıyam etmedim; ben ceddimin ümmetini ıslah etmek, babam Ali bin Ebu Talib’in yolunda gitmek ve iyiliği emredip kötülükten sakındırmak için kıyam ettim.

    S. 63- İmam Hüseyin (a.s)'ın kaç çocuğu vardı?

    C. 63- Büyük bir alim ve mühaddis olan şeyh Mufid şöyle diyor: “İmam Hüseyin (a.s)'ın altı çocuğu vardı:

    1) Annesi Şehrbanu olan İmam Seccad (a.s).

    2) Annesi Leyla olan Ali Ekber (a.s).

    3) Kerbela vakasından önce vefat eden Cafer.

    4) Annesi Rubab olan ve İmam Hüseyin (a.s) 'ın kucağında boğazından oklanarak şahadete erişen Abdullah (Ali Esğer).

    5) Annesi Rubab olan Sekine.

    6) Annesi Ümmü İshak olan Fatime.[10]

    S. 64- İmam Hüseyin (a.s)'ın en büyük oğlunun ismi nedir?

    C. 64- Merhum şeyh Mufid ve şeyh Saduk İmam Seccad (a.s)'ı İmam Hüseyin (a.s)'ın en büyük oğlu bilmişlerdir. Ama allame seyyid Muhsin “A'yan'uş- Şia” kitabında Hz. Ali Ekber'in, İmam Hüseyin (a.s)'ın En büyük oğlu olduğunu vurgulamıştır.[11]

    S. 65- Hz. Zeyneb (a.s) ne zaman ve nerede dünyaya gelmiş ve vefat ettiği yer neresidir?

    C. 65- Hz. Zeyneb (a.s) hicretin 5. veya 6. yılı Cemadelula'nın beşinde Medine'de dünyaya geldi; hicretin 62. yılında ise Medine veya Şam'da vefat ettiler. Bazı raviler ise hicretin 64. yılında vefat ettiğini yazmışlardır.

    S. 66- Hz. Zeyneb (a.s)'ın evlenme şartı ne idi?

    C. 66- Hz. Zeyneb (a.s) evlenme yaşına ayak bastıklarında pek çokları onu istedi. Fakat amcası oğlu Abdullah bin Cafer'in istemesi şu şartla kabul edildi: “Kardeşi İmam Hüseyin (a.s) ne zaman yolculuğa çıkarsa, onunla beraber olacak ve Abdullah buna mani olmayacaktır.” Abdullah da bu şartı kabul etti, böylece Hz. Zeyneb (a.s) onunla evlendi.

    S. 67- Hz. Zeyneb (a.s) neden, İmam Hüseyin (a.s) onun şehit olan oğullarını çadıra getirdiğinde dışarı çıkmadı?

    C. 67- Hz. Zeyneb (a.s) daima şehitlerin mübarek na’şlarını bütün kadınlardan önce karşılıyordu, ama kendi oğullarının mübarek na’şlarını getirdiklerinde çadırdan dışarı çıkmadı. Çünkü kana boyanan oğullarının bedenlerini görmekle sabırsızlık göstererek mükafatını azaltabilir ve kardeşi de onu bu halde görerek bacısı karşısında mahcup olabilirdi. İşte bu yüzden çadırdan dışarı çıkmadı.

    S. 68- İmam Hüseyin (a.s)'ın kardeşi olan Hz. Ebu'l Fezl'il- Abbas'ın lâkapları ne idi?

    C. 68- Hz. Ebu'l Fazl'il- Abbas'ın bir çok lâkapları vardır. Bunlardan her biri onun yüce şahsiyetinin özelliklerinden bir nişanedir. O lâkaplar şunlardır:

    1- Ebu'l Fazl; çok faziletleri olduğundan veya “Fazıl” isminde bir oğlu olduğundan dolayı bu lakap ona verilmiştir.

    2- Ebu'l Kırba; susuzlara su taşıdığı için bu lakabı almıştır.

    3- Kamer-i ben-i Haşim; Haşim oğulları arasında ay gibi yüzü güzel ve nurlu olduğundan dolayı bu lakabı ona takmışlardır.

    4- Abd-i Salih.

    5- Fadi (fedakar).

    6- Hami (himayet edici).

    7- Vaki (koruyucu).

    8- Bab’ul- Havaic (hacetler kapısı).

    9- Sai (ayretli, çaba sarf eden).

    10- Hamil’ul- Liva (sancaktar, alemdar).

    S. 69- Hz. Mehdi'nin, Nahiye-i Mukaddese Ziyaretindeki Hz. Ebu'l-Fezl için beyan ettiği beş fazilet nedir?

    C. 69- İmam Mehdi (a.s)'dan naklolunan Nahiye-i Mukaddese Ziyareti'nde O Hazret, Ebu'l Fazl (a.s)'a hitaben şöyle buyuruyor:

    “Selam olsun Emir’ul- Muminin Hz. Ali (a.s)’ın oğlu Ebu'l Fazl’il- Abbas'a; O Abbas ki, canını kardeşi için feda etti, dünyayı ahrete ulaşmak vesilesi kıldı, kardeşine feda oldu, muhafız idi, suyu susuzlara ulaştırmak için çok gayret etti ve iki eli Allah yolunda kesildi.”

    S. 70- İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının aileleri ne zaman ve kimin vasıtasıyla esir edilerek Kerbela'dan Kufe'ye götürüldü?

    C. 70- İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının aileleri, Muharrem'in on birinci günü öğleden sonra Ömer-i Sa'd vasıtasıyla esir edilerek Kerbela'dan Kufe'ye götürüldü.

    S. 71- Meşhed'us- Sıkt Nedir?

    C. 71- Nakledildiğine göre İmam Hüseyin (a.s)'ın hanımlarından biri Muhsin isminde bir çocuğa hamile imiş; Kufe ve Şam arasında Halep denen yerde aşırı rahatsızlıktan dolayı çocuğunu düşürüyor. Bundan dolayıdır ki oraya Meşhed'us- Sıkt denilmiştir. Şimdi orası Muhsin'in defnedildiği yer olarak bilinen bir ziyaretgahtır.[12]

    S. 72- İmam Hüseyin (a.s)'ın kesik başı nerede Kur’ân okumuş ve hangi ayetleri tilavet etmiştir?

    C. 72- Bir çok rivayetlerde İmam Hüseyin (a.s)'ın başının Kufe'de Kur’ân okuduğu ve çeşitli ayetleri tilavet ettiği nakledilmiştir. Örneğin şeyh Mufid şöyle naklediyor:

    Zeyd bin Erkam diyor ki; İmam Hüseyin (a.s)'ın kesik başını Kufe'nin yol ve sokaklarında dolaştırdıklarında İmam (a.s)'ın mızraktaki başının şu ayeti okuduğunu gördüm: “Sen, yoksa Kehf ve Rakım ehlini bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın?” [13]

    Yine İmam Hüseyin (a.s)'ın kesik başının şu ayeti okuduğu nakledilmiştir. “Sana, onlara karşı Allah yeter. O işitendir, bilendir.” [14]

    Yine başka bir rivayette de İmam Hüseyin (a.s)'ın kesik başından bir nur kalktığı ve şu ayeti okuduğu nakledilmiştir: “Zulmetmekte olanlar, nasıl inkılâba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.” [15]

    S. 73- İmam Hüseyin (a.s)'ın kesik başı nerede defnedilmiştir?

    C. 73- İmam Hüseyin (a.s)'ın kesik başının nerede defnedildiğine dair Sibt bin Cevzi, “Tezkire” kitabında beş görüş zikretmiştir:

    1- Medine'de; annesinin kabri yanında.

    2- Dimaşk'de.

    3- Kahire'de.

    4- Emir’ul- Muminin Ali (a.s)'ın kabrinin yanında.

    5- Kerbela'da

    Şia'nın kabul ettiği meşhur görüş şudur: İmam Seccad (a.s), İmam Hüseyin (a.s) başını Kerbela'ya getirip o hazretin yanında defnetti.[16]

    S. 74- Kerbela şehitlerinin kesik başları ne zaman ve kimin vasıtasıyla defnedilmiştir?

    C. 74- Sefer ayının yirmisinde Erbein günü İmam Seccad (a.s) vasıtasıyla defnedilmiştir.

    S. 75- Nu'man bin Beşir kimdir?

    C. 75- Nu'man bin Beşir, Resulullah (s.a.a)'in ashabından güvenilir bir şahıstı. Yezid bir grubu onun önderliğinde İmam Hüseyin (a.s)'ın ailesinin muhafızı kılarak onları tam bir ihtiramla Medine'ye döndürmelerini tavsiye etti. Nu'man bin Beşir de Ehl-i Beyt'i tam bir ihtiramla Şam'dan Medine'ye götürdü.

    S. 76- Kerbela şehitlerini ilk olarak ziyaret eden, İslam ve Şia'nın mübelliğlerinden sayılan ve Beni Ümeyye'nin kan içici hükümdarlarından Haccac bin Yusuf-u Sakafi'nin eliyle Ali ve Ali evlatları dostluğu suçundan dolayı bedeni dağlanan sahabenin ismi nedir?

    C. 77- Cabir bin Abdullah-i Ensari.

    S. 77- Cabir bin Abdullah-i Ensari kimdir?

    C. 77- Cabir bin Abdullah-i Ensari, hicretten on beş yıl önce Medine'de dünyaya geldi ve babası Abdullah Uhud savaşında şahadete erişti. Cabir daima Hz. Peygamber (s.a.a)'le birlikte idi, Hz. Peygamber (s.a.a)’in zamanında vuku bulan on dokuz savaşa katılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.a)'den sonra daima Hz. Ali (a.s) ve Ehl-i Beyt'le beraberdi, öyle ki onun yaşantısı sanki Ehl-i Beytin yaşantısıyla düğümlenmişti. İmam Hüseyin (a.s)'ın kabrini ilk ziyaret eden de o olmuştur. Daha sonra Hz. Ali (a.s)'ın dostluğu suçuyla bedeni, Haccac bin Yusuf-i Sakafi tarafından dağlanmıştır.

    S. 78- İmam Hüseyin (a.s)'ın ailesi ve onlarla birlikte esir edilenler ne zaman Şam'a ulaştılar?

    C. 78- Hicretin 61. yılı Sefer ayının birinci günü.

    S. 79- İmam Seccad (a.s)'ın naklettiği, Şam'da kendilerine ve esirlere yapılan yedi zulüm nedir?

    C. 79- İmam Seccad (a.s), Numan bin Munzir-i Medaini'ye şöyle buyurdu:

    “Şam'da yedi zulüm bize yapıldı ki esir olduğumuz süre içerisinde bu denli bir zulüm bize yapılmamıştı:

    1- Şam'da zalimler kılıçlarıyla bize saldırdılar ve davul çaldıkları halde büyük bir toplumun arasında bizi beklettiler.

    2- Şehitlerin başlarını hanımlarımızın tahtırevanları arasına soktular, babam ve amcam Abbas'ın başlarını, halam Zeyneb ve Ümmü Gülsüm'ün karşısına; kardeşim Ali ve amcam oğlu Kasım'ın başlarını ise bacılarımın gözleri önüne getirdiler; bazen başlar yere düşüp atların nalları altında kalıyordu.

    3- Şam'ın kadınları, damların üzerinden başımıza su ve ateş döküyorlardı.

    4- Günün doğuşundan batışına kadar, sokak ve pazarda saz ve avazla halkın gözleri önünde bizi dolaştırıp; “Ey insanlar! Bunları öldürün; zira bunların İslam'da hiçbir saygınlığı yoktur” diyorlardı.

    5- Bizi tavanı olmayan bir yerde bekletiyorlardı, gündüzleri şiddetli sıcaktan, geceleri ise soğuktan rahatsızdık, daima korku ve ıstırap içerisinde idik.

    6- Bizi köle satılan pazara götürdüler, bizi köle ve cariye olarak satmak istediler, ama Allah Teala bu ameli onlara mümkün kılmadı.

    7- Bizi bir ipe bağladılar, böylece Yahudi ve Hıristiyanların evlerinin önünden geçirirken onlara; ‘Bunların babası sizin babalarınızı Hayber, Hendek....savaşlarında öldürdüler, bugün onların intikamını bunlardan alın’ diyorlardı.” [17]

    S. 80- İmam Hüseyin (a.s)'ın Ehl-i Beyt'inin, Medine'den çıktığı andan Medine'ye döndüğü ana kadar kaç acı vedalaşmaları olmuştur?

    C. 80- Dört vedalaşmaları olmuştur:

    1- Hz. Peygamber (s.a.a) ile Hz. Fatıma (a.s)'ın kabirleri ve Resulullah (s.a.a)’in haremiyle vedalaşmaları.

    2- Aşura günü İmam Hüseyin (a.s) ile vedalaşmaları.

    3- Muharrem ayının on birince günü şehitlerin başsız bedenleriyle vedalaşmaları.

    4- Hz. Zeyneb (a.s), İmam Seccad (a.s) ve onlarla birlikte olanların, Erbein günü Kerbela'ya gelip üç gün yas ve ağıt tuttuktan sonra şehitlerin kabirleriyle vedalaşmaları.

    S. 81- İmam Hüseyin (a.s)'ın Ehl-i Beyt'i, ne günü Medine'ye varmış ve kaç gün genel yas ilan edilmiştir?

    C. 81- İmam Hüseyin (a.s) 'ın Ehl-i Beyti Cuma günü Medine'ye vardı, o gün Medine halkından bir grup Cuma namazı için camide toplanmışlardı; Velid bin Utbe de minbere çıkıp hutbe okuyordu. Aniden ağlama sesleri Medine'yi kapsadı, halk, “Va Hüseyna” deyip ağlıyordu. O gün Medine şehrinde Resulullah (s.a.a)’in vefat ettiği gün gibi yas oldu. Bundan dolayı Medine'de on beş gün genel yas ilan edildi, kadın ve erkek, küçük ve büyük gruplar halinde yas tutup ağladılar.

    S. 82- Cabir bin Abdullah-i Ensari ve İmam Hüseyin'in Ehl-i Beyt'i ne zaman İmam (a.s)'ın kabrinin ziyaretine gittiler?

    C. 82- Tarih, rivayet ve alimlerin sözlerini incelediğimizde, Cabir ve Ehl-i Beytin İmam Hüseyin (a.s)'ın kabrini ziyaret etmeleri hususunda beş görüş ortaya çıkıyor:

    1- Hicretin 61. yılının Sefer ayının 20'sinde.

    2- Aynı yılın ikinci Erbein'inde.

    3- Hicri 62. yılın Erbein'inde.

    4- Cabir ve arkadaşları Hicri 61. yılın birinci Erbein'inde. İmam Hüseyin (a.s)'ın kabrini ziyaret etmeye muvaffak olmuşlar. Fakat İmam (a.s)'ın ailesinin Cabir ile karşılaşması, Cabir'in İmam (a.s)'ın ziyaretine geldiği diğer günlere tesadüf etmiştir.

    5- İmam (a.s)'ın ailesi Kufe'den Şam'a gittiklerinde, birinci Erbein'de Kerbela'ya varmışlar ve aynı gün Cabir ve arkadaşlarıyla görüşüp sonra Şam'a gitmişlerdi.

    Bize göre 4. ve 5. görüş akla daha uygun ve doğrudur.[18]

    S. 83- İmam Hüseyin (a.s)'ın kabrini ilk olarak ziyaret eden Cabir bir Abdullah-i Ensari O Hazret'in kabrini ne zaman ziyaret etti?

    C. 83- Erbein gününde.

    S. 84- Abbasi halifelerinden hangisi İmam Hüseyin (a.s)'ın kabrini yıkarak O Hazret'in ziyaret edilmesine mani oldu?

    C. 84- Abbasi halifelerinin onucusu olan Mütevekkil.

    S. 85- İmam Hüseyin (a.s)'a mersiye okumak hangi tarihten başladı?

    C. 85- İmam Hüseyin (a.s)’a mersiye okumanın tarihçesi, Hz. Peygamber (s.a.a)’in hatta Hz. Adem (a.s)'ın zamanına dayanır. Çünkü Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in kendisi ve masum İmamlar, İmam Hüseyin (a.s) için mersiye okumuş ve halkı buna teşvik etmişlerdir. Binaenaleyh İmam Hüseyin (a.s)'a mersiye okumak çok eski zamanlardan başlamış. İslam'da ise eğitici, içtimai ve siyasi programlardan biri olarak belirlenip böylece devam etmiştir. Fakat İmam Hüseyin (a.s)'a mersiye okumak, 9. ve 10. asırda “Revzat’uş- Şüheda” kitabının yazılmasıyla başlamıştır diyenlerin görüşü bizce doğru değildir.[19]

    S. 86- İmam Hüseyin (a.s) hakkında Farsça ilk mersiye kitabı ne zaman yazıldı, kitabın ve yazarının ismi nedir?

    C. 86- İmam Hüseyin (a.s)'ın hakkında Farsça yazılan ilk maktel (mersiye) Revzat’uş- Şüheda kitabıdır. Yazarının ismi ise Kemaluddin Hüseyin bin Ali Vaiz-yi Kaşifı’dir.

    S. 87- Muhtar kimdir?

    C. 87- Muhtar, Ebu Ubeyd bin Mes'ud-i Sakafi'nin oğludur, Hicretin birinci yılında Taif'de doğmuştur. Muhtar 13 yaşında olmasına rağmen Kadisiye savaşında babasıyla birlikte savaş cephesine gelmiş ve düşmanla savaşmak istemiş, fakat babası ona mani olmuştur. Muhtar, yiğit, reşit, cömert, atılgan, yüce himmetli, güçlü, düşünceli ve akıllı bir kimse idi. Muhtar, Irak'ta Ehl-i Beyt taraftarları için bir mihver ve onların faziletlerini yayanlardan sayılıyordu. Hz. Ali (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s)'ın imametine inanan birisiydi. Muhtar'ın, İmam Hüseyin (a.s)'a karşı Kerbela'da savaşanlardan 18 bin kişiyi öldürdüğü nakledilmiştir. [20]

    S. 88- İmam Hüseyin (a.s)'ın katillerinden intikam almak amacıyla yapılan ilk kıyam, ne zaman başlatıldı ve bu intikamı kim aldı?

    C. 88- Bu kıyam, Hicretin 66. yılında, Muhtar bin Ebu Ubeyd-i Sakafi tarafından başlatıldı.

    S. 89 “Kiysaniyye” kimlerdir ve neden bu isimle meşhur olmuşlardır?

    C. 89- “Kiysaniyye” Muhtarın takipçilerine verilen bir isimdir. Bunun sebebi ise Esbağ bin Nebate’nin naklettiği şu rivayettir: “Muhtarı çocukluk günlerinde Hz. Ali (a.s)'ın dizleri üzerinde gördüm, Hazret onun başını okşayarak şöyle buyuruyordu: “Ya keyyis! Ya keyyis!” (Ey zeki! Ey akıllı!) Bundan dolayı onun takipçilerine “Kiysaniyye” dediler [21]

    S. 90- Muhtar’ın hükümeti ne kadar ayakta kalabildi?

    C. 90- On sekiz ay, (yani hicri 66. Yılın Rabi-ul Evvel ayının on dördünden, hicri 67. Yılın Ramazan ayının on dördüne kadar) ayakta kalabildi.

    S. 91- Muhtar kaç yaşında, nerede şahadete erişti ve kabri nerededir?

    C. 91- Muhtar 67 yaşında, Mus'ab bin Zübeyr'in ordusuyla savaştığında şahadete erişti, kabri ise Hz. Müslim'in Kufe'deki kabrinin bulunduğu yerdedir.

    S. 92- İmam Hüseyin (a.s)'ın Ehl-i Beyt'i ve Haşimi kadınlar ne zaman matemden çıktılar?

    C. 92- Haşimi kadınlar, beş yıl gözlerine sürme çekmediler, saçlarına kına yakmadılar; hatta onların evinden, yemek pişirmenin nişanesi olan bir dumanın çıktığı bile görülmedi; ancak Ubeydullah bin Ziyad, hicretin 67. Yılında Muhtar'ın eliyle öldürüldüğü zaman matemden çıktılar.[22]

    S. 93- İmam Seccad (a.s) kaç yıl babasının başına gelen musibetlerden dolayı ağladı?

    C. 93- İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:

    “İmam Seccad (a.s) kırk yıl, gündüzleri oruç tutup geceleri ibadetle geçirdiği halde babasının musibetleri için ağlıyordu, kölesi ne zaman ona su veya yemek götürüp önüne koysaydı şöyle buyuruyordu: “Resulullah (s.a.a)’in oğlu susuz ve aç olarak öldürüldü’ Bu cümleyi tekrarlayıp ağlıyordu; öyle ki yemeği göz yaşlarıyla ıslanıyordu, ömrünün sonuna kadar da böyle yaşadı.” [23]

    S. 94- Tevvabin’in kıyamı, ne zaman ve kimin önderliğiyle gerçekleşti?

    C. 94- Tevvabin'in kıyamı, Hicretin 65. Yılında “Süleyman bin Sured-i Huzai”nin önderliğiyle gerçekleşti.

    S. 95- Tevvabin kimlerdir?

    C. 95- Tevvabin (tövbe edenler), Kufe halkından olan ve İmam Hüseyin (a.s)'a yardım etmediklerinden dolayı kendilerini çok kınayan bir gruptu. Bunlar, günahlarının bağışlanması için İmam Hüseyin (a.s)'ın intikamını düşmanlarından almanın, katillerini cezalandırmanın veya bu yolda öldürülmelerinin gerekli olduğuna inanıyorlardı. Bu yüzden, Şam ordusuyla savaşa girdiler, düşmana ağır darbeler indirdikten sonra bunlardan çoğu şahadete erişti.


    -------------------------

    --------------------------------------------------------------------------------

    [1] - Dastanha-i Şenideni, s. 84. M. İştihardi.
    [2] - İrşad-ı Mufid'in Farsça Tercümesi, c. 2 s. 67.
    [3] - Çehardeh Ahter-i Tabnak, s. 115, A. Bircendi.
    [4] - Muntehab'ut- Tevarih, s. 259.
    [5] - Bihar’ul- Envar, c. 44, s. 394.
    [6] - Dastanha-i Şenideni ez Çehardeh Masum, s. 83; Muhammed Muhammedî İştihardi.
    [7] - İlel’uş- Şerayi, c. 1, s. 264.
    [8] - Duhan/29.
    [9] - Dastanha-i Şenideni ez Çehardeh Masum, s. 75; M. İştihardi.
    [10] - İrşad-ı Mufid'in Farsça çevirisi c. 2, s. 137.
    [11] - Ayetullah Necefi-yi Mer'aşi de Ali Ekber'in İmam Hüseyin (a.s)'ın en büyük oğlu olduğu kanısındadır. Çev.
    [12] - Nefes'ul- Mehmum, s. 239.
    [13] - Kehf/9.
    [14] - Bakara/137.
    [15] - Şuara/227.
    [16] - Nefes-ul Mehmum, s. 269.
    [17] - Sugname-i Al-i Muhammed (s.a.a), s. 459.
    [18] - Sugname-i Al-i Muhammed.
    [19] - Sugname-i Al-i Muhammed (s. a. a) s. 11.
    [20] - A. K.
    [21] - Sugname-i Ali Muhammed (s. a.a).
    [22] - A. K.
    [23] - Sugname-i Al-i Muhammed (s.a.a).




    alıntıdır...
    FENERBAHCE

Sistem Bilgileri

Bu sistem vBulletin® alt yapısına sahiptir!
Telif hakları, Jelsoft Enterprises Ltd'e aittir. Copyright © 2024

Uyarı

5651 Sayılı Kanun'un 4.cü maddesine göre üyeler yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Yer sağlayıcı olarak hizmet veren sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler ile ilgili iletişime geçilmesi halinde size dönüş yapacaktır.

gaziantep escort bayan gaziantep escort deneme bonusu veren siteler bahissitelerivip.com deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler mjsanaokulu.com Maltepe Escort deneme bonusu deneme bonusu veren siteler maltepe escort kartal escort ataşehir escort pendik escort ankara escort sincan escort eryaman escort bayan ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort eryaman escort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort yetişkin sohbet kameralı sohbet aresbet casino siteleri Grandpashabet moldebet efesbet efesbet giriş getirbet efesbet deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2021 grandpashabet bahis siteleri bahis siteleri bonus veren siteler bahis siteleri canlı casino siteleri deneme bonusu En güvenilir bahis siteleri ankara olgun escort mimarsinanokullari.com