ah efendim;

ümmet seni özler aslında içten içe -farkına varmaz-

bir gelsen de hayatımızı hay’a doğru çizsen..sevdalarımızı yüreğimizin fırtınalı bir deniz gibi olduğu şu dönemde aşk’a erdirsen..yelkenleri kontrolüne alsan..

ah efendim;

sensiz bu alem bize yabancı kalıyor; yalancısı oluyoruz inandıklarımızın…yalancısı oluyoruz yüreğimizin..avunamıyoruz ki avutalım sol yanımızı.bir gelsen ağrımayacak o tarafımız; ağır gelmeyecek hayat bize. biz yükle(n)meye talip olacağız sevdayı heybemize.bir gelsen pervanesi olacağız aşk’ın; razı olacağız yanmaya..

ah efendim;

şimdilerde her halimiz bir garîb! sevdalarımız anlamsız; sevgimiz -kuş kadar hafif- her rüzgarda savruluyor bilmediğimiz sokaklara; toparlayamıyoruz hallerimizi bir’de! toparlanıp gidemiyoruz bir’e..

şimdilerde sevdiklerimiz de bir garîb; bize değer vermez vefamızı bilmez…

ah efendim;

bir gelsen şu gönül evimize; müsrifliğimizle duygularımızın bereketini boşluğa savurur bulursun bizi. bir yerleri doldurabilmek için daha büyük boşluklara razı olur halde bulursun bizi; bizi boşluğa düştüğü halde içinin huzuru aradığını fark edememiş halde bulursun…

ah efendim;

aradığının “sen” olduğunu bilmeyen bir ümmet mi olduk biz yoksa aramanın mahiyetini mi bilemez olduk? bulma ümidimiz mi bitti yoksa; bulanları gören gözümüz mü köreldi? yüreğimizin üzerindeki perdeler kalınlaşır da kalınlaşır; hikmeti setreyler yüreğe karşı...

ah efendim

ümmet garîb kaldı doğup büyüdüğü kentte; içinde. ümmetin içi vasfını değiştirdiğinden olsa gerek tanıyamaz oldu kimse kendini..tanıyamaz olduk birbirimizi; kendimizi…bundandır ki efendim uzak kaldık bizim vasfımızla değerli kılan’a; uzaklaştık bilgisizliğimizin dehlizinde…efendim bize bir nefes eyle; ümmetine düşkün bir peygamber duası; içimiz özler inşirahı…

efendim artık iftidah zamanımızdır; bize dua eyle..bizi huzuruna çağır!bu garîblik bize dokundu…

ah efendim

bu garîblik bize dokundu…

gel de bize “yâr” olmayı anlat sevmeyi sevilmeyi

vermeyi verdiğinin ardından bakmamayı

/ ummadan vermeyi /

bize hayatımızın efendisi olmayı öğret

bize irademizi elimizde tutmayı öğret

bize yüreğimizle konuşmayı öğret

murakabemiz seni yüreğimize murakıp bilişimizi getirsin….

gel de hallerden hale geçiş yapalım artık

bitsin şu oyalanma faslımız

dizinin dibinde oturup sevban misali yok olalım gözlerinde

sevelim aşkla vuslat eyleyen hıçkırıkları....

gel de şikayet etmeyelim artık acı’dan

dilimiz hep şükre dokunsun….