Kaynaklar Hakkında
Sarı Saltık’a ilişkin en eski kaynak İbn Batuta’nın Seyahatname’sidir.
Şeyh Ibn Batuta, Faslı bir Sünni Müslüman teologdur. Bir Berber aşiretine mensuptur. Rafızi düşmanı olduğu söylenebilir. 1325-1354 yılları arasında Afrika ve Asya’daki tüm Müslüman ülkeleri dolaştı. Bu uzun ve geniş gezisinde özellikle ünlü şeyh ve seyitleri merak etti, görüşmeye çalıştı onlarla.
O’nun gezi tarihinde Sarı Saltık artık yaşamıyordu. Ama adı ve efsanesi dillerdeydi.
O’nun anlatımına göre “Baba Saltuk” ocağı Dinyeper-Kırım arasındaydı. Çevirenin notunda bu ocağın 1389’da buradan Moldevya’daki “Baba Dağı”na taşındığı belirtilir.
(Bkz. Travels In Asia and Africa 1325-1354: Selections from the Travels of Ibn Batuta, s. 356, Published by Routledge & Kegan Paul).
Bilinebilen ilk yazılı kaynak budur.
Karesi geleneğini anlatan Yazıcıoğlu Ali de konuya ilişkin bilgiler verir.
Fatih, 1473’te Akkoyunlular üzerine sefere çıkarken, Edirne’ye bıraktığı Cem Sultan Sarı Saltuk’a ilişkin sözlü geleneklerle ilgilenir. O’nun direktifiyle bu gelenekler Ebu’l-Hayr-ı Rumi adında biri tarafından toplanıp “Saltukname” adı altında kitaplaştırılır (1480).
Sözlü geleneği İslami bir içerik ve söylemle kayda geçen bu ısmarlama eser hiçbir şekilde güvenilir değildir. Belli bir birikimi olan dikkatli bir okuyucu Saltukname’deki tahrifatları farketmekte zorlanmaz.
Bu eserin Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları arasında çıkan baskıları bu ünlü Babai önderini onlarca yerde “Sünni” olarak tanıtacak denli tahrifatlıdır.
Saltukname’de Sarı Saltık’ın adının önüne sıkça iliştirilen “Sünni” sıfatı bana Sani (Çan, Canit) sözcüğünün bir revizyonu olarak görünüyor.
Çünkü Saltukname’nin kendisinde de O’nun Sinop çevresinde doğduğu söylenir. Bu bölge o devirde Çanlar’ın (Saniler) adıyla Canit diye de bilinirdi.
Hacı Bektaş Vilayetnamesi’nde ve Evliya Çelebi’nin “Seyahatname” adlı eserinde de Sarı Saltık’a dair bilgiler vardır.
Alman tarihçi Franz Babinger’in Enc. of Islam için kaleme aldığı “Sarı Saltık Dede” maddesi var bir de.
Paul Wittek’in “Yazijioghlu Ali On The Christian Turks of Dobruja” başlıklı makalesi özellikle önemldir.
(Bkz. Bulletın of The School of Orieantal Studies-BSOS, vol. 14, pp. 639-668, 1952)
Sarı Saltık’a ilişkin tarihsel olan ne varsa Wittek’in bu makalesinde toparlanmaya çalışılmıştır.
Pek çok ansiklopedi dahil bir seri başka kaynakta Sarı Saltık’a dair bilgiler vardır.
Burada yalnızca belli başlılarını anmakla yetindim.
Diğer kaynaklara metin içinde yeri geldikçe değineceğim.



Sarı Saltık Adı
“Saltık” kelimesi de, önündeki “Sarı” sözcüğü de Türkçe’ye ait görünmezler.
Saltukname’ye göre Saltık kelimesi Rumca ve Farsça’da “çok kuvvetli er”, “Sarı” ise ona çok sarı ve kızıl olduğu için verilmiş bir lakaptır.
(Bkz. Saltukname, cilt 1, 1988, s. 19, 45, 67).
Kemal Yüce’nin aktardığına göre ise Saltık sözcüğü dervişlerin giydiği bir tür elbise anlamına geliyordu.
(Bkz. Kemal Yüce, Saltukname’de Tarihi, Dini ve Efsanevi Unsurlar, Ankara, 1987, Kültür Bakanlığı Yay.).
Bu iki açıklama birlikte düşünüldüğünde ve Sarı Saltık’ın bir Babai önderi olduğu da hesaba katıldığında Sarı Saltık adının “Kırmızı Elbiseli” anlamına geldiği ileri sürülebilir.
Şu var ki Saltık (veya Saltuk) sözcüğü ilk kez Sarı Saltık’la birlikte görünen bir ad değil.
Sarı Saltık’ın doğumundan yaklaşık 139 yıl önce Dersim’in bir kesimini de içeren Erzurum merkezli Saltuklular Beyliği mevcuttur.
Bu beyliğin kurucuları da Saltık/Saltuk adı taşırdı.
Şerefname’nin kaydına göre Çemişgezek Beyliği sonraları Dersim içerilerine çekilmek zorunda bırakılan Saltuklular tarafından kurulmuştur.
Sarı Saltık’ın Dersim ve Saltuklular’la ilişkisi Hozat’ın Karaca köyündeki Sarı Saltık Ocağı, Dersim gelenekleri, O’nun Karaca Ahmet, Hacı Bektaş-ı Veli ve Mahmut Hayrani ile bir evin halkını andıran yakın ilişkileri gibi bir yığın başka veri tarafından da doğrulanmaktadır.