YARATICILIK

“İnsanlara bir şeyin nasıl yapılaması gerektiğini söylemeyin.Yapılmasını istediğiniz şeyin ne olduğunu söyleyin ve yaratıcılıkları ile sizi nasıl hayran bırakacaklarını görün.”
*General George S. Patton

Yaratıcılık, olmayan bir şeyi hayal edebilme, bir şeyi herkesten farklı yollarla yapabilme ve yeni fikirler geliştirebilme yeteneğidir. Başka bir deyişle yaratıcılık herkesin gördüğü şeyi aynı görüp onunla ilgili farklı şeyler düşünebilmektir. Yaratıcılık günlük olaylara ve nesnelere herkesten farklı bakabilmek ve farklı yaklaşım tarzı geliştirebilmektir. Yaratıcılık, olağan, günlük şeylerin özel olmasını, özel şeylerin de daha çok günlük hayata girip doğal şeyler olmasını sağlar.
Eğer hayatınızdaki günlük şeyleri farklı ve yeni yollarla yapıyorsanız bu sizin yaratıcılığınızı gösterir. Örneğin evinizde ya da işinizde her gün yaptığınız işleri değişik şekillerde, değişik yollarla yaparak yine aynı sonucu almanız bu işlerin yapılış şekline yaratıcılık katmış olmanız demektir. Denediğiniz her yeni şey size yeni bir şey öğretecektir. Denediğiniz yeniliklerde hatalar yapabilirsiniz. Yaratıcı olmanın riskli tarafıdır bu. Risk alarak yeni şeyler dener ve keşfedersiniz.
Bunların hepsi çocuklar içinde geçerlidir. Verilen bir resim ödevinde çocukların aynı konulu resmi, aynı yollarla yapmalarını istemeniz, çocukların kendilerince yeni şeyler denemelerine, keşfetmelerine ve öğrenmelerine engel olacaktır. Çocuklara, deneme şansı vererek risk almalarına ve yeni şeyler keşfetmelerine ortam sağlanmalıdır. Önemli olan resmin son şekli değildir. Önemli olan bu resmi bitirene kadar denedikleri yeni yollar ve kendi buluşları ile ortaya çıkarttıkları resimdir.
Deneme ve keşfetme şansı verilmeyen ve bir şeyi yapmak için aynı kalıplar içinde, aynı yolları takip etmesi istenen çocuk kendisinde var olan yaratıcı yanını fark edip keşfedemez. Yaratıcılığını kullanma şansı verilmeyen çocuk yeni şeyler denemek için riske atılma cesareti gösteremez.
Resim dersleri çocukların yaratıcılığını arttırmakta onlara imkan sağlayan bir derstir. Ama konumuz yaratıcılık,bunun çok daha ötesinde olup çocukların her konuda yaratıcı olmalarını sağlamaktır. Çocuklar öğrenirken ve uygularken sanatın dışındaki derslerde ve hatta okul dışında da yaratıcı olabilirler. Mesela matematik ödevini hazırlayan bir çocuk, bir problemi, denklemlerin dışına çıkıp kendi yoluyla çözebiliyor ve bunu anlatmak için de resimler ( ya da şema, çizim vs. ) kullanıyorsa bu o çocuğun matematik ödevini hazırlarken yaratıcılığını kullandığını ve risk alma cesaretini gösterir.
Günümüzde yaratıcılık sözcüğü gerek çocuklar gerekse yetişkinler açısından büyük bir önem taşımaktadır. Hızlı ve sürekli bir değişim yeni ürünler yaratmayı, dolayısıyla yaratıcı kişiler geliştirmeyi adeta zorunlu hale getirmektedir. Yaratıcı bir eğitimle yetişen çocuk ve genç, yeniliklere açık, zihinsel yönden sağlıklı, hoşgörülü, sosyal hayata uyumlu, pek çok alanlarda beceri kazanıp, özgün, üretici ve bunun gibi daha pek çok şey sayabileceğimiz özelliklere sahip bir kişilik geliştirmektedir.

Yaratıcılık; esneklik, duyarlılık, akıcılık ve orjinallik gibi özellikleri içermektedir.
Yaratıcı olabilmek için her şeyden önce kendisine güven duyması, çalışacağı alan hakkında temel teknik bilgilere sahip olması, bağımsızca düşünebilmesi, zaman zaman alışılmış kalıpların dışına çıkabilmesi ve yeteneklerini sonuna kadar kullanabileceği ortam ve özgürlüğü sağlanmış olması gerekmektedir.
Hemen hemen her çocukta yaratıcı olma yeteneği vardır. Farklı olan, yaratıcılığın sürekliliği, derecesi ve ortaya konabilmesidir. Önemli olan çocuğun yaratıcılığını geliştirecek ortamı yetişkinlerin hazırlayabilmesidir.
Yaratıcı ortam, katı kuralların ve otoritenin olmadığı bir öğrenme ortamıdır. Yani özgür, serbest bir çevre yaratıcı gücün gelişmesinde önemli bir etkendir. Yaratıcılık için önemli olan serbestliktir.

Yaratıcılık ve Çocuk

Çocukta yaratıcılığın gelişimine okul öncesi dönemde başlanmaktadır. Çocuğun bütün geleceğini etkileyen bu dönemde verilen eğitimin sorumluluğunu toplum içindeki her ferdin yüklenmesi, eğitim programlarını çocuğun temel gelişimlerini göz önünde bulundurarak en etkin ve yaygın bir biçimde düzenlenmesi çocukların ve toplumların geleceği açısından büyük bir önem taşımaktadır.

Yaratıcılık yeteneği çocukta doğuştan varolmasına ve gelişmeye hazır olmasına rağmen ev veya okul ortamında çocuğun yaratıcılığını engelleyen bir çevre oluşması bu yeteneğin engellenmesine neden olmaktadır. Kalabalık sınıflar, ezberciliğe dayanan bir eğitim sistemi, katı kuralcı otoriter bir disiplin anlayışı, başarının üzerinde aşırı derecede durulması, alaycı tutum, bazı kültürel yaptırımlar ve değer yargıları da yaratıcılığın gelişimini engelleyen sosyal etkenlerdir.
Çocukta müzik, resim, çevre düzenlemesi yönünden estetik değerlerin geliştirilmesi önemli ölçüde aile ve yakın çevredeki yetişkinlerin zevk aldıkları alanlarla ilgilidir. Çünkü, tıpkı damak zevki gibi estetik beğeniler de çocuğun yaşadığı kültürel şartlara bağlı olarak çok erken yaşta gelişir. Ayrıca, çocuğun kendini ifade edebilmeye, çevresindeki malzemeyi değişik şekillerde kullanabilmeye, sözcüklerden yararlanarak hayal kurabilmeye de ihtiyacı vardır. Bunun için ise ona fırsat yaratmak ve uygun ortam hazırlamak gereklidir.
Çocuklar yaratıcı güçlerini oyunla ortaya koymaktadırlar. Oyun, insanın yaşamının her döneminde rastlanan ve değişik amaçlarla yapılan bir etkinliktir. Okul öncesinde hazırlanacak ve sunulacak iyi bir oyun ortamında çocuklar tek başlarına veya gruplar halinde kendi koydukları kurallarla, serbest bir şekilde oynuyorlarsa yaratıcı güçlerini harekete geçiriyorlar demektir. Oyunun yanı sıra özgürce resim yapma, hamur, çamur, kil, kum çalışmaları, öykü yaratma, dramatizasyon çalışmaları da çocukların yaratıcılık yeteneklerini destekleyici çalışmalardır.

Yaratıcılık ve Sanat Eğitimi

Çocuğun zihinsel ve bedensel gelişimine koşut olarak sanat faaliyetlerinde de gelişim söz konusudur. Bilmek gerekir ki her çocuk yaratıcıdır. Aslolan bireysel ayrıcalıkların ayrıntısında olmaktır.
Çocuğun sanatsal anlamda gelişimine bakacak olursak; 2 yaşlarında karalama bağlamında başlayan çizimler 4 yaşına kadar devam eder. Gelişigüzellik yerini zamanla organize edilmiş kontrollü biçimlere bırakır. Kontrollü karalamalarda çocuk yeni hareketlerinden, yeni uyarımları keşfetmeye, keşfettikçe de haz duymaya başlar. Çocuk resminin özellikleri, yaşın özelliklerini taşır. Düzleme; her şey düzlenir. Örneğin; masanın 4 ayağı düz bir şekilde gösterilir. Tamamlama; doğanın merkezden bakılıyormuş gibi gösterilmesidir. Tamamlama isteği çocuğun yaratıcılığını da beraberinde getirir. Bildiğini tamamlar. Örneğin; şeffaf ev, profil yüzde gözler önden gösterilmesi gibi... Sorun çocuğun yaşı gereği bu tarz resim yapmasında değil, ailenin ve eğitimcinin bu özelliği bilmemesinden kaynaklanan düzeltmelerdedir. Aynı şekilde resim dersi kendi içinde konuları olan özerk bir alan olması gerekirken, diğer derslerin konularını resimleme gibi yanlış bir işlevsellikle donatıldığından, yaratıcılığın daha eğitimin ilk dönemlerinde törpülenmesidir.
Karalama devresinden isteme devresine geçen çocuğun yaptığı ile söylediği farklıdır. Yapılan çizimlere sevdiklerinin adları verilir. Artık düz çizgilerin yerini yuvarlakça kafalar almaya başlar ama kollar ve bacaklar da kafadan çıkar. Soyutsu bu çalışmalar müdahale etmeden desteklenebilir.
Tanıma dönemi; bu devrede çocuk yapmak istediği şeyin parçalarının bazılarını bilir ve parçaların yönlerini tayin edebilir. Örneğin; baş yukarıda, ayaklar aşağıda gibi. Bu dönemde gövde tanınır ve resme eklenir. Tanıma devresi, 3-4 yaş arasıdır.
Yüzey dönemi; düşüncelerini basit ve şematik olarak anlatır. Çocuk, 5-6 yaşlarında duygu ve düşüncelerini ortaya koyacak girişimlerde bulunur. Çevresindeki objeleri parlak renklerle betimler. Ayrıntıya girer.

Okul Öncesi Çocuğunu Yaratıcılığa Yöneltici Etkinlikler
• Hayali Oyun
• Hayali Resim
• Hayali Öykü
• Elişi Etkinlikleri-Artık Malzemeleri Değerlendirme
• Yoğurma Maddeleri
• Yaratıcı Drama

Çocukların Yaratıcılıklarını Ortaya Çıkarabilmemiz İçin:
• Çocuğunuzun oynamasına fırsat verin
• Onu engellemeyin, bol bol izleyin
• Çocuğunuzla onun hayal dünyasını harekete geçirecek karmaşık değil, basit oyunlar oynayın
• Yaşamı öğrenmesine yardımcı olun
• Doğa ile iletişim kurmasına izin verin
• Heyecanlarını açıklamaya fırsat veren sanatsal etkinliklerde bulunması için ortamlar yaratın
• Çocuğunuzun düşüncelerini, keşiflerini paylaşın
• Masallar anlatın
• Televizyon, video, film izleme zamanlarını sınırlayın.

Araştırma Sonuçları

Erken yaşlardan başlayarak sanat eğitimi alan birey, yeteneklerini ve yaratıcılık gücünü geliştirip estetik bir düzeye ulaşabileceği gibi, iyiyi, doğruyu, güzeli seçme becerisi de kazanacaktır. Küçük yaştaki çocukların yaratıcılıklarını geliştirmeye en uygun alan sanatsal alanlardır. Sanat eğitimi çocuğun çevresini daha iyi algılayıp değerlendirmesini sağlar. Yalnızca bakmayı değil görmeyi, duymayı, işitmeyi öğreterek yaratıcılık için ilk aşamayı sağlar. (Ayla Ersoy, Sanat Eğitiminin Genel Eğitime Katkısı, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Eğitim Bilimleri 1. Ulusal Kongresi 24-28 Eylül 1990 ,Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1993, s.274)
Çocukluk yılları doğal olarak araştırmaya ve keşfetmeye eğilim gösterilen yıllardır. Çocuk çevresini anlamaya, tanımaya çalışırken etkin bir biçimde duyu organlarını kullanır. Ancak günümüz çocukları duyularına düşman bir çevrede yaşıyorlar. Yetişkinlerin betonlaşmış dünyasında bedensel ve ruhsal yaşam giderek kayboluyor. Çocukların duyusal algılamalarının yalnızca görme ve işitmede sınırlandığı bir tehlike ortaya çıkıyor. ( Macide Serpemen , Çocuk Eğitimi ve Öğrenme Sürecinde Bedensel ve Tensel Algılama, Türk Psikoloji Bülteni, Türk Psikologlar Derneği Yayınları, 1998, Cilt:4, Sayı:9, s.97)
Kendisine sanatsal ilgileri erkenden açılmış, evinde, yuvada , anaokulunda sanat eğitimi almaya başlamış çocuk, ilkokulda sınıflar ilerledikçe, çevresindeki sanatsal olguları, tüm biçimlendirmeleri, yavaş yavaş değerlendirebilir, eleştirel tavrını alır, güzeli anlamaya ve onu aramaya başlar.( İnci San, Kültür Aktarımı ve Çağdaş Kültür Sorunu İçinde Sanat Eğitiminin Yeri, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Ankara Üniversitesi
Matbaası, 1983,Cilt:16, Sayı:2, s.140)
Çocuk 5-6 yaşlarına kadar yaratıcılık açısından hiç de fena değildir. Çocuğun yaşı ilerledikçe şiir ezberleyecek, şiirin kafiyesini değiştirecek, şakalar, espriler yapacaktır. Ancak 7-8 yaşlarına geldiğinde artık mantıklı ve nesnel düşünecektir.(Didem Sanyel, Sınır Tanımayan Güç Yaratıcılık, Bilim ve Teknik, Sayı:351, Şubat 1997, s.70) Bell’e göre , 5-7 yaşlarında çocuğu yaratıcılığında %90 azalma görülmektedir.(Kathy Bell, a.g.e., 1997, p.2)
Çocuklar okullarda resim eğitimi verilirken mantıksal düşünmeye ve sol beyin alışkanlıklarına yönlendirilmektedirler. Halbuki çocuk sağ beynini kullanarak yaratıcı düşünmeye yönlendirilmelidir. Çocukta mevcut sınırların ötesine geçme arzusu uyandırılmalı, ruhun derinliklerinden ve kalpten gelen duygulara göre resim yapması sağlanmalıdır.([Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] thinking contents.html.)
Resim ve elişleri gibi uğraşlar çocuğun hayal gücünde çok etkilidir. Bunun gibi serbest konular zevke ve icat etmeye bırakılmış basit eşyalar çocukların yeni oyuncaklar yapmalarını kolaylaştıracağından hayal gücünün işlemesini sağlar.(İbrahim Alaettin Gövsa, Çocukta Zihinsel Gelişim, Hayat Yayınları, İstanbul, 1998, s.91)
Çocuklar resim yaparken nesneleri olduğu gibi görmek isterler ve bu teşebbüsleri onların cesaretini kırabilir. Öğretmenlerin onlara sanat stillerinden bahsederek sanatın duygu ve düşünce ürünü olduğunu öğretmeleri gerekir. Öğretmen öğrencilerin resimlerini diğer resimlerle asla kıyaslamamalıdır.( KarenDe Bord , a.g.e., 1997, p.3)
Singer ve Singer’in Meringof’tan aktarımlarına göre; çocuklara radyo, televizyon programları ve resimli kitaplar vererek gerçekleştirdikleri bir araştırmada, çocukların radyo dinledikten sonra daha yaratıcı resimler çizdikleri, televizyon izledikten sonra çizdiklerinin görsel açıdan daha iyi ve farklı olduklarını belirtmişlerdir.(G.Dorothy Singer and L.Jerome Singer, Çocuklarda Yaratıcılığın Gelişimi, Çeviren: Nurdan Cihan Şümul, Gendaş Yayınları, Kaya Matbaacılık, İstanbul, 1998, s.250)

SONUÇ
Yaratıcılık insanların sürekli yararlandığı bir şeydir, günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Bir ev hanımının elindeki kısıtlı malzeme ile son derece farklı ve lezzetli bir yemek yapma becerisinin de arkasında yaratıcılık yetisi yatmaktadır. Hayatın karmaşık sorunlarıyla başa çıkmak, toplumun yeni buluş ve icatlarla ilerlemesini sağlamak için yaratıcı bireylere ihtiyaç vardır. Özel işletmeler artık personelinin yabancı dil bilmesinin yanı sıra yaratıcı kişiliğe sahip olma niteliğini de aramaktadırlar. Yaratıcı bireylerin yetiştirilmesinde en büyük yükü, belki de sanat eğitimi dersleri yüklenecektir.
Resim eğitimi bir çok insanın yorumladığı gibi bireylerin güzel resim yapması yoluyla onu ressam yapmayı amaçlamaz. Bu eğitim çocukların yaratıcılık gücünü geliştirmeyi, karşılaştıkları sorunları yepyeni bir biçimde çözümlemeyi öğrenmelerini amaçlar. Sanat eğitimi ile bireylerin tasarlayabilme yeteneğinin geliştirilmesi, yaratıcı, kendine güveni olan, estetik beğeni düzeyi yüksek geçler yetiştirmek eğitimin amacı olmalı, bu amaca ulaşıldığı zaman aynı niteliklere sahip uygar bir toplumda yaratılmış olacaktır.
Eğitim sistemimizde, programlarda yaratıcılığın geliştirilmesine yönelik ifadeleryer almasına karşılık, öğretmen merkezli, bir sistemin var olması yaratıcılığın gelişmesine bir engeldir.
Aileler, öğretmenler ve toplumu oluşturan tüm bireyler yaratıcılık ve sanat eğitimi konusunda bilgilendirilmelidir. Toplumda hiçbir birey, çocuğun sanatsal ve yaratıcı uğraşlarını boş zaman uğraşısı olarak görmemelidir. Eğitimin her kademesinde sanat eğitimine önem verilmelidir.
Sanat eğitiminin programları çocukların ilgi ve yeteneklerine uygun hazırlanmalıdır. Çocuğun yapısı, değerleri ve özelliklerine uygun bir eğitim, onun doğuştan getirdiği yetenekleri körletmekten ya da tamamen yok etmekten kurtaracaktır. Programlar bireyin yaratıcılığını ortaya çıkaracak ve geliştirecek tarzda olmalıdır. Müfredat ve içerik de bu yönde doldurulmalıdır.
Öğrencilerin kendilerini rahatça ifade edebildikleri bir resim dersi ortamı oluşturulmalıdır. Gördüğünü aynen resmeden değil, düşündüğünü resmeden bir resim eğitimi anlayışı yerleştirilmelidir. Derslerde hayal gücünün kullanımına yönelik konular işlenmeli, öğrenciler hayal etmeye ve düşünmeye yönlendirilmelidir.

Kaynaklar:
• Yazarın Adı-Soyadı: Asiye Karadağ
Kaynağın Adı: Okul Öncesinde Dramatik Etkinlikler
Yayınevi: Kök Yayıncılık
Sayfa No: 109-110

• Yazarın Adı-Soyadı: Ayla Oktay
Kaynağın Adı: Yaşamın Sihirli Yılları
Yayınevi: Epsilon
Basım Tarihi: 1999 – 1.Baskı
Sayfa No: 129

• Yazarın Adı-Soyadı: Tülay Çellek