"Yalnızım çünkü sen varsın"
"gel" desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim
!
Elim ayağım çamur yüzüm ak
Bir çocuğun kirpiğinde yaşamak
Düştü düşecek
Nerde elma şekerin bebeğim nerde...
~.*.~
"Hayata kaptırdıklarımıza dönüp dönüp bakmanın
göz ve gönül yormaktan başka bir işe yaradığı yok..."
~.*.~
Bir zamanlar öznesi olduğum hayatın
şimdi belirtisiz nesnesi bile değilim.
Öyle çok öğeye yüklendim ki
Ayırt edemez oldum nesiyim artık yükleminin?
Hangi soruya karşılık geliyorum?
Hangi ek benim?
Vurgumu kaybedeli çok oldu.
Bilemiyorum ;
ben bu anlamsız hayatın hangi tümcesiyim...
~.*.~
Sar bedenimi; kitabımdaki son paragrafta uyuyayım.
O senin en sevdiğin kitap olsun. Bırak o korkunç şiirler okusun alnımızı.
Bu kadar kırılmışken ve hala kırılabilecekken bırak sayfalar onarsın bizi.
Hala ilk günkü kadar yakınım sıcak mürekkebe.
Aşk senin kadehinde bakışımı delip geçerken anladım:
Camdan bulutların altında yattığımızı; yağmur yağarsa ölebileceğimizi...
~.*.~
Bir gün bütün aynaları kırarsam şaşırma
Ben aklımı yitirdim yüreğimi buldum.
~
...bir yastık arıyorum kuş seslerinden
mühim değil sonrası...
~.*.~
Düşlerimi yasladım dağ yangınlarına,
Dalgınlığım asılı gün batımlarına
Son yağmurda düştü göz pınarlarıma,
Bir sevdanın mağlubuyum ben..
~.*.~
Tamam
serdim yere çuhamı
serdim kırkpınarın sularını, ince bellerinden kızları
tuna bitiminde bekleyipte serdim
karşıya çıkan yeniçerileri
sonra yaşmak ettim hüznü
örttüm yüzümün yarısını
örttüm kıyıda ki cesetleri..
~.*.~
Ne zaman seversen bir başkasını
yak mektubumu, uzak köşesinden
öp dudaklarından,sönene kadar
çıkar kokumu,koltuğa bırak
o sabah göğe bakma mesela
çıkma dışarı yağmur yağdığında
acıdan açılmış bir toprak bul
beni oraya öl,saçlarına dokunduğunda
~.*.~
Mesafeler...
Uzak ya da yakın...
Özlem bu...
Yol varsa...
Tükenmiyorsa hasret...
Tutuklu duygular...
Sevda yitirilmemişse...
Her şeye rağmen ölüm korkutmuyorsa seni...
Hadi durma...
Sevdan seni bekler
Ölüm karşında...
~.*.~
"Bir zaman yaşanmış güzelliklerin insanın içinde,
sızlayacakları mevsimi bekleyen sinsi yaralara dönüşmesi ne hazin!"