porno escort diyarbakır iskenderun escort
Sayfa 1/2 12 SonSon
16 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: ELif Safak - Ask (Kitap Özeti)

  1. #1
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Ask ELif Safak - Ask (Kitap Özeti)




    Aşk
    Elif Şafak
    · Doğan Kitap



    · Basım Tarihi : 03 - 2009
    · ISBN : 9786051111070
    · Sayfa Sayısı : 420


    Ya ortasındasındır AŞK'ın merkezinde; ya da dışındasındır hasretinde..
    Ella Rubinntain (40) Amerikalı bir ev kadınıdır. Tipik burjuva değerlerinin hâkim olduğu oldukça varlıklı bir ailesi düzenli ve görünüşte 'sorunsuz' bir evliliği vardır. Üç çocuğunu da büyüttükten sonra bir yayınevinde editör-asistanı olarak iş bulur; görevi A. Z. Zahara adlı tanınmamış bir yazarın tasavvuf felsefesini konu alan tarihi romanını değerlendirmektir.

    Ancak hayatının kritik bir döneminde eline aldığı bu kitap hiç beklemediği bir şekilde Ella'yı derinden sarsacak dünyevi aşkı keşfetmek adına zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmasına neden olacaktır.

    Hayatlarımızın durgun gölünü dalgalandıran taş misali yüzleşmek zorunda olduğumuz sıkıntılar acılar… ve aşkın peşinde kat etmek zorunda olduğumuz zorlu yollar ödediğimiz bedeller…
    Aşk… kitap içinde bir kitap hayatın anlamı peşinde bir aşk macerası…
    Aşk… Elif Şafak'tan arayışa gerçeğe ve keşfetmeye dair bir roman.


    ------------------------------


    Karşınızda Elif Şafak’ın “Aşk” romanında bahsedilen “40 kural”


    Hayatta karşımıza çıkan şeyler belli şekillere bürünürler bunları gruplayacak olursak aşağıdaki liste çıkar karşımıza. Benim için önemli olan deneyimlerin hangi şekle bürünerek geldiği ya da hangi gruba ait olduğu değildir.
    Önemli olan olanı hayır ve şer diye ayırmadan olduğu gibi kabul etmek ve sorumluluklarımızı yerine getirerek bir üst zemine çıkıp yeniden sıfırdan başlayabilmektir.



    Toprak: Hayattaki derin sakin katı şeyler…
    Su: Hayattaki akışkan kaygan ve değişken şeyler…
    Rüzgar: Hayattaki terk göç ve devr eden şeyler…
    Ateş: Hayatta yakan yıkanyok eden şeyler..
    Boşluk: Hayatta varlıklarıyla değil yokluklarıyla bizi etkileyen şeyler…


    Birinci Kural: Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak utanılacak bir varlık geliyorsa aklına demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer Tanrı dendi mi evvele aşk merhamet ve şefkat anlıyorsan sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.


    İkinci Kural: Hak Yolu’nda ilerlemek yürek işidir akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil!

    Üçüncü Kural: Kuran dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahire manadır. Sonraki batıni mana. Üçüncü batıninın batınisıdır. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayesiz kalır tarif etmeye.

    Dördüncü Kural: Kainattaki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin çünkü O camide mescitte kilisede havrada değil her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi O’nu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa sonsuza dek O’nda kalır.

    Beşinci Kural: Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. ‘Aman sakın kendini’ diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: ‘bırak kendini ko gitsin!’
    Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!

    Altıncı Kural: Şu dünyada çatışma önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur.

    Yedinci Kural: Şu hayatta tek başına inzivada kalarak sadece kendi sesinin yankısını duyarak Hakikat’i keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.

    Sekizinci Kural: Başına ne gelirse gelsin karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile sonunda O sana kimsenin bilmediği bir patika açar. Sen şu anda göremesen de dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.

    Dokuzuncu Kural: Sabretmek öyle durup beklemek değil ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer hazmeder. Ve bilirler ki gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.

    Onuncu Kural: Ne yöne gidersen git -Doğu Batı Kuzey ya da Güney -çıktığın her yolculuğun içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi sonunda arzı dolaşır.

    On Birinci Kural: Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Senden yepyeni ve taptaze bir “Sen” zuhur edebilmesi için zorluklara sancılara hazır olman gerekir.

    On İkinci Kural: Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her yolcu istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.

    On Üçüncü Kural: Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hoca şeyh şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.

    On Dördüncü Kural: Hakk’ın karşısına çıkardığı değişimlere direnmek yerine teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın.” Düzenim bozulur hayatımın altı üstüne gelir “diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?

    On Beşinci Kural: “Allah içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldur. Tek tek hepimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise attığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser kusursuzluğu hedefler.”

    On Altıncı Kural:
    Kusursuzdur ya Allah O’nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden ne layıkıyla bilebilir ne layıkıyla sevebilirsin.

    On Yedinci Kural: Esas kirlilik dışta değil içte kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün yıkandı mı temizlenir suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.

    On Sekizinci Kural: Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara; dışında başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini bilir. Başkalarıyla değil sadece kendiyle uğraşan insan sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır.


    On Dokuzuncu Kural: Başkalarından saygı ilgi ya da sevgi bekliyorsan önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı sevin. Yakında gül yollayacak demektir.

    Yirminci Kural: Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.

    Yirmi Birinci Kural: Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak Hak’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.

    Yirmi İkinci Kural: Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdi mi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım niyetimizdir farkı yaratan suret ile yaftalar değil.

    Yirmi Üçüncü Kural: Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir ya kıymet bilmeyiz.
    Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadır ne tefritte. Sufi daima orta yerde…

    Yirmi Dördüncü Kural: Madem ki insan eşref-i mahlukattır yani varlıkların en şereflisi attığı her adımda Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğunu hatırlayarak buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse iftiraya uğrasa hapse girse hatta esir olsa bile gene de başı dik gözü pek gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.

    Yirmi Beşinci Kural: Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız hesapsız ve pazarlıksız sevmeye başarsak cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete hasede ve kine bulaşsak tepetaklak cehenneme düşüveririz.

    Yirmi Altıncı Kural: Kainat yekvücut tek varlıktır. Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.

    Yirmi Yedinci Kural: Şu dünya bir dağ gibidir ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa hayırlı bir laf yankılanır. Şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır.
    Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur sen o insan hakkında kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse dünya değişir.

    Yirmi Sekizinci Kural: Geçmiş zihinlerimiz kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu an’ın hakikatini yaşar.

    Yirmi Dokuzuncu Kural:
    Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten” ne yapalım kaderimiz böyle “ deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamı değil sadece yol ayırımlarını verir. Güzergah bellidir ama dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatın hakimisin ne de hayat karşısında çaresizsin.

    Otuzuncu Kural: Hakiki Sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa ayıplansa dedikodusu yapılsa hatta iftiraya uğrasa bile o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez.
    Sufi kusur görmez. Kusur örter.

    Otuz Birinci Kural: Hakk’a yaklaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir kimi ölümcül bir hastalık; kimi ayrılık acısı çeker; kimi maddi kayıp… Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.

    Otuz İkinci Kural: Aranızdaki bütün perdeleri tek tek kaldır ki Tanrı’ya saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yakut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma. İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!

    Otuz Üçüncü Kural: Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl çömleği tutan dışındaki biçim değil içindeki boşluk ise insanı ayakta tutan da benlik zannı değil hiçlik bilincidir.

    Otuz Dördüncü Kural: Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.

    Otuz Beşinci Kural: Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı Tanrıya inanmayan kişi ise içindeki inananla. İnsan-ı Kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.

    Otuz Altıncı Kural: Hileden desiseden endişe etme. Eğer birileri san tuzak kuruyor zarar vermek istiyorsa Tanrı’da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır ne bir katre şer.
    O’nun bilgisi dışında yaprak bile kımıldamaz. Sen sadece buna inan!

    Otuz Yedinci Kural: Tanrı kılı kırk yararak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken ne bir saniye geç. Her insan için bir aşık olma zamanı vardır bir de ölme zamanı.

    Otuz Sekizinci Kural:
    ’Yaşadığım hayatı değiştirmeye kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?’ diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım başımızdan ne geçmiş olursa olsun tamamen yenilenmek mümkün.
    Tek bir gün bile tıpatıp aynıysa yazık. Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.

    Otuz Dokuzuncu Kural: Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden bir hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz her şey yerli yerinde kalır merkezinde… Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz.
    Ölen her Sufi için Yeni bir Sufi daha doğar.

    Kırkıncı Kural: Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalı mecazi mi yoksa dünyevi semavi ya da cismani diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. AŞK’ın ise hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
    Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır merkezinde ya da dışındasındır hasretinde.

    Bu kuralların sadece ekranda okuduğunuz yazıdan ibaret olmamasını hayatınızın içinde yer almasını ve karanlık noktalarınızı aydınlatan ışık olmasını dilerim.

    #OjemRujumRimelim

  2. #2
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> ELif Safak ~ Ask (Kitap Özeti..)

    mükemmel bi kitap..
    tskler konu ıcın canım

  3. #3
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> ELif Safak ~ Ask (Kitap Özeti..)

    rica ederm (:

    #OjemRujumRimelim

  4. #4
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> ELif Safak ~ Ask (Kitap Özeti..)

    Alıntı ballı.kurabiye Nickli Üyeden Alıntı [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]
    mükemmel bi kitap..
    tskler konu ıcın canım
    güzel bir kitap ama ilahi aşk ve beşeri aşkı biriyle yana birleştirmeye kalkmış başaramamış.

  5. #5
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> ELif Safak ~ Ask (Kitap Özeti..)

    (:

    #OjemRujumRimelim

  6. #6
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> ELif Safak - Ask (Kitap Özeti)

    rica ederm

    #OjemRujumRimelim

  7. #7
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> ELif Safak - Ask (Kitap Özeti)

    Aşk, bu dünyayı aşan bir duygudur / Elif Şafak

    Roman boyunca Mevlana'nın söylediği, "Aşk şeriatı, bütün dinlerden ayrıdır. Şeriatı da Allah'tır, mezhebi de..." sözü üzerinde düşünen ve okuru da düşünmeye yönelten Şafak hem romanını, hem de aşkın kendisini nasıl dönüştürdüğünü anlattı.

    İnternette herkes Aşk romanınızın çıktığını birbirine haber veriyor. Beklenen şarkı gibi, beklenen bir roman mıydı?

    İlla bir aşk romanı değil ama muhakkak bir roman beklentileri vardı. Çok e-mail alıyordum. Yolda görünce çevirip soruyorlardı. Çünkü Siyah Süt, tam bir roman değildi. Otobiyografik eserdi. Bence Türkiye'de çok iyi bir roman okuru var. Bunların büyük bir bölümü de kadın. Aralarında aşk üzerine yazmamı isteyenler oluyordu. Ama aşkı sadece kadın-erkek ilişkisi olarak düşünmeyin. İlahi aşkın da içinde olduğu bir roman beklentisi vardı.

    Aşk'ı yazmak nasıl bir duyguydu?

    Bu benim dokuzuncu romanım. Her biri özeldi ama bu romanımın yeri ayrı galiba. Yazarken o sürece kapılıp gidiyorum. Hesap yapmıyorum. 'Şimdi bu roman nereye gidecek. Okurlar ne düşünecek, eleştirmenler ne diyecek?' Bu tür kaygıların hepsini bir çekmeceye koyup kapatıyorum. Sadece hikayenin içine giriyorum. Yazdığım karakterlerle; Ella, Aziz, Şems ve Mevlana'yla yaşadım. Gönülden sevdiğim karakterleri anlattım.

    Bu kitap aşkla yazıldı. İnşallah bu duygu okura da geçer. Çünkü aşkla okunması gereken bir roman.

    Kitapta 'aşk'tan çok 'aşk şeriatı' üzerine yazdıklarınız etkileyici. "Kimsenin aşkın inceliklerine vakit bulamadığı bir dünyada aşk şeriatı daha büyük önem kazanmakta" diyorsunuz. Aşk şeriatı nedir?

    Aşk şeriatı bana ait bir kavram değil. Mevlana'nın kullandığı bir kavram. Mesnevi'de Musa ile çobanın hikayesinden sonra diyor ki: 'Aşk şeriatı, bütün dinlerden ayrıdır. Aşıkların şeriatı da Allah'tır, mezhebi de..." Bu ifade benim kafamı kurcaladı. Çünkü biz içinde yaşadığımız toplumda özellikle Türkiye'de aşkı cinsellikle, kuralsızlıkla, daha dünyevi algılıyoruz. Şeriatı ise hep kurallarla, yasaklarla, parmak kesmeyle, korkuyla anıyoruz. Bu iki kavram nasıl yan yana gelmiş? 800 sene önce bir alim böyle bir laf ediyor. Halbuki biz bugün insanları etiketliyor, öteliyor, Ötekileştiriyoruz. Bunu kimi zaman din adına, kimi zaman ideoloji adına yapıyoruz. Özü unutuyoruz. Biçime takılıyoruz. Bunları düşünmek benim için bir düşünce egzersiziydi.

    Bu egzersiz sizi nasıl bir sonuca ulaştırdı?

    Mevlana'nın anladığı anlamda "Aşk şeriatı"nda birlik var. Ayrımcılık yok. Ama birliğin olması için de insanın 'benlik zannı'nı aşabilmesi lazım. Kendini ayrı bir 'ben' zannetmeyi aşmak şart. Bu bir sanatçı için zor bir sınav. Biz sanatta egolar inşa ederiz. Tasavvufta da o egoları silmeyi öğreniyoruz. Dolayısıyla iki ayrı ses var. Benim içimde de iki ayrı ses var. Bunları düşünmeyi, okura da düşündürtmeyi seviyorum.

    Romanda Şems'in 40 kuralı var. Hepsi birer ders gibi. Bu kurallar nasıl oluştu?

    Bunlar tamamen benim hayal gücümün ürünü. Yani Şems'in kendi yazdığı kurallar değil. Sonuçta bu bir kurgu. Tabi ki ben tasavvuf okumalarımdan çok beslendim. Sadece Anadolu Sufizmini değil, Pakistan, Hindistan, Amerika ve Avrupa'da yaşayan Sufizmi de ilgiyle takip ediyorum. William Chittick'in Şems'in biyografisini de dikkatle okudum. Tabi ki tasavvufun bir manifestosu yok. Ama evrensel, ortak bir özü var.

    40. kuralda; "Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi semavi ya da cismani mi diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur..." diyorsunuz. Romanda Ella ile Aziz'in aşkı ile Mevlana ve Şems'in birlikteliği aslında iki aşk arasındaki ayrıma işaret etmiyor mu?

    Aynı şeyler değiller ama birbirlerinden kopuk da değiller. Ella gibi nice kadın var. Çocuklarını büyütmüş, yirmi senelik bir evlilikten sonra mutsuz, ruhen kendini sıkışmış hissediyor, arayış içinde. Amerika'da Mevlana'yı seven ve merak eden o kadar çok insan gördüm ki! Bunların sayıları giderek artıyor. Bütün dünyada ne kadar büyük bir Mevlana ilgisi olduğunun farkında değiliz bence. Mevlana geceleri düzenliyorlar. Şiir dinletisi programları yapılıyor. Mesnevi'den pasajlar okuyup tartışıyorlar. Dünyanın her yerinden insanı kendine çeken manyetik ve mistik bir çağrısı var Mevlana'nın.

    Geç de olsa bu ilginin farkında vardık aslında. Semayı izlemeye gelenlerin çoğunun yabancılar olduğunu görüyoruz.

    Tabi doğru. Sırf rüyasında Mevlana'yı görüp Konya'ya gelen insanlar var. Sihir gibi. Amerika'da en çok okunan şair Rumi. İslam dünyasının Shakespeare'i diye biliniyor. Romanda bunlara bakmak istedim. Boston'da yaşayan Yahudi Amerikalı bir ev kadını olan Ella için Mevlana ne ifade ediyor? Bir yandan da şu var: Ella hem dünyevi hem ruhani bir aşk yaşamak istiyor. Çünkü Aziz'i tanımadan seviyor, onun bedenine değil kelimelerine aşık oluyor. Bu benim için önemli bir bilmeceydi. Bir insanı tanımadan, kelimelerine aşık olup sevebilir misiniz? Özünü görebilir misiniz? Şems'in de Mevlana'ya ilk söylediği şeydir: 'Gör beni.' Kitap boyunca dünyevi aşkla ilahi aşk arasında geçişler var. Ayrımcılık yok. Çünkü aşk bu hayatın motoru. Var olma sebebimiz. Arayışımızın nedeni...

    Aşk sizce bu dünyaya ait bir duygu mudur?

    Aşk hem bu dünyaya ait, hem de bu dünyayı aşan bir duygudur. Sizi alıp sınırlarınızın ötesine geçirir. Kendinizi aşmaya yöneltir. Bence aşkın özünde dönüşüm vardır. 'Ben aşık oldum ama hâlâ aynı insanım' diyorsak, orada bir sorun var demektir. Aşk tam da benliği eritmektir. 'Ben' olmaktan çıkmaktır. Materyalist dünyanın çok ötesine geçiren bir gücü var aşkın.

    Sizi nasıl dönüştürdü?

    Beni bambaşka bir insan yaptı. Romanda diyorum ki her insan tamamlanmamış bir sanat eseridir. Beşeriyet denilen eser kusursuzluğu hedefler. İşte bu yolda bizi pişirecek olan şey aşktır bence. Beni de aldı, silkeledi, yeniden yoğurdu. Eskisine göre çok daha uyumlu, daha huzurlu bir insan yaptı.

    Sabah ezanını aşka benzettiğiniz bir tanım var: 'Gizemli, sıra dışı, neredeyse tılsımlı. Ama aynı zamanda doğaüstü, akıldışı, hatta ürpertici. Tıpkı aşk gibi.' diyorsunuz. Seher vakti size ne hissettiriyor?

    Sabah ezanının çok özel olduğunu düşünüyorum. Size de olmaz mı, duyduğunuz an içinize bir ürperti gelir. Ruhani bir şey... Bütün ezanlarda var diyeceksiniz belki ama sabah vaktinin ayrı bir tılsımı var... İnsanı tatlı uykusundan uyandıran bir güç var orada. Bir de açıkçası biz sabah ezanını layıkıyla duymuyoruz. Kulağımızla işitiyoruz ama yüreğinden duymak başka bir şey.

    Dinlemek için gittiğiniz özel bir mekan var mı?

    Bu öyle bir şey ki sizi her an yakalayabilir. Evinizde derin uykunuzdan uyandırabilir. Bir şehirde otelde kalıyorsunuzdur. Camı açarsınız, birdenbire o ses içeri dolar. Bunun özel bir mekanı yok.

    Romanı okurken, 'İlahi aşk yaşamak isteyen ama nazlanan bir kadın'la karşı karşıya olduğumuz hissine kapılıyoruz. Siz ne dersiniz?

    Böyle düşünmemiştim ama düşüneceğim söylediğinizi. Bir yanda tabi ki O'ndan vazgeçemiyorsunuz, bir yanıyla bazen O'na nazlanıyoruz galiba. Hepimizin gelgitleri var. İnsan böyle bir mahluk zaten. Ama roman bittikten sonra yazara değil okura aittir.

    Allah'a nasıl bir yakınlık duyuyorsunuz?
    Türkiye'de inancı konuşmak kolay değil. Çünkü önyargılı bir toplumuz. Çok bağnaz olabiliyoruz. Bağnazlığı dar bakış açısı olarak kullanıyorum. Bağnazlık belli bir kesime has bir şey değil.

    Solcusu da, sağcısı da, feministi de bağnaz olabiliyor. Bağnazlık kendi bakış açını, tek doğru bakış açısı zannetmek. Bu kadar önyargının ve yaftalamanın olduğu yerde samimiyetle inancı konuşmak kolay değil. Ama şunu söyleyebilirim. Benim için O'nunla ilişki kurmak önemli bir mesele. Bunun bir arayış olduğunu düşünüyorum. Kimse 'ben inanıyorum' deyip son noktayı koyamaz. Hayat sürekli bir imtihanlar silsilesi. Kendimizi bazen çok şey biliyor zannediyoruz, sonra bir düşüyoruz hiçbir şey bilmediğimizi anlıyoruz.

    Hiç kimse için imanın ispatı yok

    Evet o ispatlanabilecek ya da 'buldum' deyip sırtını yaslayabileceğin bir şey değil. Benim için uzun bir yolculuk olduğunu söyleyebilirim. Bu yolculuğun inişleri, çıkışları var. Ama arayışın güzel olduğunu düşünüyorum. Benim için kıymetli bir mesele.

    Romanda da çobanın Yaratanı'yla kurduğu ama Musa'nın anlayamadığı hatta çobanı yargıladığı bir iletişim biçimine rastlıyoruz. Siz nasıl bir dil geliştirdiğinizi düşünüyorsunuz?

    Aslında herkes kendi meşrebince konuşur. Güzel olan da bu gibi geliyor bana. Romandaki Musa ile çobanın hikayesi benim için önemliydi. Çoban Hak'la kendi bildiği dilden dua ediyor. Öyle şeyler söylüyor ki, "Allahım ben senin ayaklarını yıkarım, koyunlarımı senin için keserim. Pilavına katıp yersin." diyor. Musa bunları duyduğu zaman çok hiddetleniyor. Duasını bölüyor. 'Sen nasıl böyle konuşursun' diye kızıyor. Ama aynı gece Hak onu rüyasında ikaz ediyor. "Sen buluşturmaya mı, ayırmaya mı geldin. Bırak, nasıl içinden geliyorsa öyle dua etsin.

    Biz dile değil, kelimelere değil, gönle bakarız." diyor. İnsanları yargılamadan, yaftalamadan, kendi durduğumuz yeri büyük zannetmeden, inancın özüne bakmak gerek. Bunu yapabilirsek daha evrensel, kucaklayıcı ve barışçıl bir yerde durabiliriz. Romanda Şems ne diyor? "İnancın büyük olsun, ama inancınla büyüklük taslama!"

    Mevlana'nın eşi Kerra'nın bir iç konuşması var: "Müslümanlığa geçerken benim esas zorlandığım husus Meryem'i terk etmek oldu. Bunu kimseye söylemedim. Mevlana'ya bile. Ama Meryem'in o müşfik, kahverengi gözlerini özlüyorum..." diyor. İlerleyen sayfalarda Şems, Kerra'nın bu endişesine cevap veriyor: 'Meryem Ana'yı özlemene gerek yok. Çünkü onu terk etmene gerek yok. Eğer bir kadın Peygamber gelseydi, o hiç şüphesiz Meryem olurdu... Müslüman bir kadın da Meryem Ana'yı hayırla, duayla zikredebilir." Sadece Hıristiyanlar değil, bizler de Hz. Meryem'in İslam'daki önemini kavrayamıyoruz... Bu diyaloğu yazarken neler düşündünüz?

    Romandaki Kerra sonradan İslamiyeti seçen bir kadın. Onun psikolojisine eğilmek istedim. Müslüman olan bazı Hıristiyan kadınlar böyle bir tereddüt yaşayabiliyor, bunu gözlemledim: "Meryem'i terk etmem gerekiyor mu, onu geride bırakmalı mıyım, eski önemini yitirecek mi?' Hz. Meryem, Hıristiyanlıkta dinin şefkate açılan en önemli kapısıdır. Tanrı'ya dua etmek isteyen Meryem'le kurar iletişimini. Bu endişeleri taşıyan kadınlar için tasavvufun Meryem'e pozitif bakışı kucaklayıcı ve evrensel bir cevap olabilir.

    Ella gibi kadınlar çok fazla Avrupa'da ve Amerika'da değil mi?

    Evet, Ella gibi kadınlar çok fazla. Türkiye'de de çok fazla. Isparta'da ya da Rize'de yaşayan bir ev kadınına Ella gibi karakter ne ifade ediyor? Ella ilk bakışta Amerika'da Boston'da yaşayan Yahudi bir kadın. Zengin bir hayatı var. Ama bir sıkışmışlık, eksiklik hissi içinde. Bu hissi belki Burdur'daki, İstanbul'daki, İzmir'deki kadın da biliyor. Zahirideki ayrımları kaldırdığınızda altta kalan hikayeler benzer ve evrensel. Birbirimizle bu noktalarda empati kurabiliriz. Mutsuz bir evliliğin içine hapsolmuş ama oradan çıkmak için veya kendini dönüştürmek için çaba göstermeyen, hayatı akışına bırakan çok insan var.

    Cesaretleri yok belki de, Ella cesaretli bir kadın.

    Evet cesaretli bir kadın ama savaşçı bir kadın değil. Hatta bütün hayatı boyunca mütevazı ve munis bir yaşam sürmüş, sessiz biri. Öyle bir kadının dönüşümü beni çok heyecanlandırıyor. Bir de bütün hayatını planlar, programlar yaparak geçiren bir kadın. Böyle birçok insan tanıdım. Çantalarına ajandalar, özel notlar koyan, üç ay sonrasını inceden inceye planlamış. Böyle bir kadının "yarın" saplantısından vazgeçmesi ve şimdi, şu an aşkı yaşamayı tercih etmesi oldukça radikal bir dönüşüm. Bu kitabın en önemli bölümüydü benim için. Çünkü Aziz ona yarın vaad eden bir adam değil. Aslında kimse kimseye yarını vaad edemez bu dünyada. Ama öyle zannediyoruz ve öyle yaşıyoruz.

    Mevlana'nın kitaplara konu olması, organizasyonlarda ilgi görmesi, bir yandan kıyasıya eleştiriliyor. Bir yandan da çok değerli çabalar olarak görülüyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz.

    Tüm dünyada Mevlana'ya ilgide muazzam bir artış var. Bu çok güzel bir şey. Bu dönemde yapılan kalıcı eserler kalır, geçici hevesler uçar. Oysa kimileri eleştiriyor, "bu bir modadır" deniyor. Öyle olsa bile, ki bence değil. Çünkü moda için kimse Amerika'dan kalkıp yolara düşüp Konya'ya gelmez. Muhakkak ki bir ruhani çağrı var ve o insanlar bu çağrıyı duyuyor. Bizim de bunu küçümsemeye hakkımız yok. Hele niyetten şüphe etmeye hiç hakkımız yok. 11 Eylül sonrasında çok ciddi bir İslam fobisi oluştu Batı'da ve bu fobinin aşılabilmesi için gene İslam dünyasının içinden çıkacak değerlerin görülmesine ihtiyaç var.




    Röportaj.

    #OjemRujumRimelim

  8. #8
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> ELif Safak - Ask (Kitap Özeti)

    Üff hiti 10 bini geçmiş iyi konu ne de olsa (:

    Hakan Abi (mr.monk) gibi ben de iyi konuları ödüllendirmek için yorum yapıyım (:

    Şems'in 40 kuralı çok tartışıldı iyi bir kurguydu (:

    Teşekkürler cnm..


  9. #9
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> ELif Safak - Ask (Kitap Özeti)

    bende cok sasırdım bu kadar tutulmasını beklemiyordum (:

    Rica ederm aslıcm

    #OjemRujumRimelim

  10. #10
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Bjk ---> ELif Safak - Ask (Kitap Özeti)

    Kitabın özeti :

    Mevsimlerden bahardı.Ilık mı ılık,yumuşacık bir günde başladı bu tuhaf hikaye nice sonra Ella geriye dönüp baktığında başlangıç anı zihninde o kadar çok tekrarlayacaktı ki,sanki geçmişte yaşanmış bitmiş bir hatıra gibi değil de hala evrenin bir köşesinde sürmekte olan bir tiyatro sahnesi gibi gelecekti ona her şey.Ailecek hep beraber oturmuş yemek yiyorlardı .Kocası tabağında en sevdiği yemek olan kızarmış tavuk butları dodurmakla meşguldü.İkizlerden Avi çatal bıçağını baget yapmış,hayali bir davul çalar gibi sesler çıkarıyordu; kız kardeşi orly ise günde ancak 650 kaloriye izin veren yeni diyetine uymak için toplam kaç lokma yiyebileceğinin hesabını yapıyordu.Büyük kızı Jeannette bir dilim ekmem almıştı eline,dalgın dalgın krem peynir sürüyordu üstüne.
    Ailenin yanı sıra birde Esther Hala vardı masada.Pişirdiği kakaolu mozaik keki bırakmak için şöyle bir uğramış, ama ısrarları kıramayıp yemeğe kalmıştı.Ella’nın yemek biter bitmez yapacak bir sürü işi olsada masadan kalkası gelmiyordu.Son zamanlarda böyle ailecek bir araya gelmiyorlardı.Fırsat bu fırsat herkesin arayı ısıtacağını ümit ediyordu.Esther hala , Ella sana müjdeyi verdimi diye söyledi David karım bir işi buldu biliyormusun?
    Ella üniversitede İngiliz Dili ve Edebiyatı okumuştu edebiyatı seviyordu ama mezun olduktan sonra düzenli bir işi hayatı olmamıştı.Sadece birkaç kadın dergisinde ufak tefek yazılar yazmış,bazı kitap kulüplerine katılmış arada yerel gazetelerde kitap eleştirileri yapmıştı.Ellaya işide kocası davi bulmuştu bir yayın evinde edebiyat editörünün asistanının asistanıyım.dedi ella david karısının işini küçümsemesine fırsat vermeden hayatım neden öyle diyorsun anlatsana ne kadar saygın bir yayın evi olduğunu hafifçe direğiyle karısını dürtü baktiki karısında yine tık yok kendi söylediklerine başını sallayarak kendisi onay verdi.gayet meşur ve itibarlı bir yayın evi bu ,Esther hala .Ülkenin en iyilerinden diğer asitanları bi görsen hepsi iddalı hepsi gencecik bir tane ele gibi yok aralarında bunca sene ev hanımı olupta tekrar çalışmaya başlayan.Ne Kadın ama ,değimli?
    Ella haifçe omuzlarını dikleştirim yüzüne zorda olsa bi gülümseme bıraktı.bir yandanda merak ediyordu acaba kocası neden bu kadar uğraşıyor.Bunca sene karısını meslek sahibi olmaktan alı koyduğu için geçen senelerin kaybınımı örtmeye çalışıyordu.Yoksa onu aldattığı için pişmanlık duyup arayı yumuşatmayamı çalışıyordu.Hangisi doğruydu acaba aklına başka bir acıklamada gelmiyordu doğrusu.davidin bu konuşmasının ballandıra ballandıra anlatmasının başka bir izahı yoktu.ester hala dokunaklı bir sesle katıldı sohbete ya bir tanedir elacık her zamanda öyleydi dedi
    Masadaki herkes istisnasız şefkatle baktı elayla nasıl olduysa avi kinayeciliği bir kenara bırakmış,orly ise dış görünümü dışında başka bir şeye dikkatini vermişti.Ella bu sevgi dolu anın tadını çıkarmaya çalıştı ama yapamadı.Bir isteksizlik bir takatsizlik vardı üzerinde.keşke biri değiştirseydi şu konuyu ilgi odağı olmaktan hoşlanmıyordu.İşte tam bu sırada büyük kızı jeannette sanki bu duasını duymuştu bir anda söze karışı verdi benim size bir haberim var müjdemi isterim tüm başlar jannetteye döndü Scott

    ve ben evlenmeye karak verdik ama biliyorum siz ne diyeceksiniz şimdi daha gençsiniz üniversiteniz var bi durun daha ne aceleniz var falnada filan… ama anlayın ne olur ikimizde büyük adımlar atmaya hazırız artık mutfak masasında tuhaf bir sesizlik çöktü.durumu anlayan jeannette off buyrun bakalım bende zannediyorumki ailem havalara uçacak şu haline bakın görende diyecek felaket haberi verdim. Kızım az önce evleneceğini söyledin dedi david, jannette babacım fakındayım biraz ani oldu ama geçen akşam Scott akşam yemeğinde evlenme teklif eeti bende kabul ettim.pekki ama neden dedi ella yoksa hamilemisin jannette kes şunu lütfen hamile falan değilim anne beni utandırıyorsun bir müddet hada bu tartışma devam etti jannettte yoksa siz tüm bu itirazları sadece Scott Yahudi olmadığı içinmi?anne gözümün içine bakta söyle eğer sevdiğim çocuğuna adı scott değilde Aron Filancatein olsaydı , gene böyle itiraz edecekmiydin onunla evlenmeme?
    Ella’nın yüreği sıkıştı .Bu kadarmı öfke ve sitem doluydu kızı ona karşı?Hayatım bak hoşuna gitsin veya gitmesin mademki annenin sana söylemesi gerken hakikatlar var Genç olmak ,aşık olmak ,evlilik teklifi almak bunlar son derece güzel şeyler bilmez miyim … Başında kavak yelleri bende yaşadım zamanında ama evlilik dedin mi orda duracaksın senden çok farklı birisiyle evlenmek remen kumar oynamak demektir.Bizler anne ve baba olarak tabiî ki en doğru seçimi yapmanı isteriz.
    Ben senin derdinin ne olduğunu anladım anne sen benim mutluğumu kıskanıyorsun gençliğimi çekemiyorsun benimde tıpkı senin gibi olmamı istiyorsun mutsuz, pasif, can sıkıntısından bunalmış bir ev hanımı!
    Bir anda içini bir şüphe endişe kapladı etrafındaki herkesin ona acığı şüphesine.Ve öyle canını yaktı ki bu sinsi şüphe,nefesi kesildi sus pus oldu ella.David kızına döndü hemen annenden özür dile dedi.Dert değil .Özür bekleyen yok dei ella donuk gözlerle.Jannette inanılmaz bir bakış attı annesine ve hızla masadan kalktı mutfaktan fırladı.ardan 1 dakika geçti yada geçmedi ikizlerde sesizde masadan kalktı ardında esther halada masadan kaktı ve masada karı koca baş başa kadılar bir müddet ağızlarını bıçak açmadı ve bir anda tartışmaya başladılar ella kendini tutamayıp ağlamaya başladı ve tam o sırada telefon çaldı telefonu david açti yayın eviden arıyorlardı ve david telefonu ella ya uzattı ella ahizeyi alırken kendini iyice bir toparlamaya çalıştı ve elinden geldiğince neşeli bir şekilde konuşmaya çalıştı aryan yayın evinin genç asistanıydı verdimiz romanı okudunmu diye merak ettim.Editörümüz soruver demişti de onun için aradım .Bizim Steve bu konularda çok titizdir haberin olsun dedi. Ella iyi yaptın aramakla dedi ama içindende sesiz bir of çekti yayın evinin ella ya verdiği ilk görevdi bu adı sanı bilinmeyen bir yazarın romanını okuyacak ve o raman hakkında detaylı bir rapor hazılayacaktı. Steve söyle hiç merak etmesin çalışmalara başladım bile dedi ayak üstü yalan söyleyerek çok iyi ya peki nasıl buldun romanı.Ella dualdı bir an ne söyleyeceğini bilmiyordu roman

    hakkında bildiği tek şey mistik bir roman olduğuydu ve meşur şair Rumi ile onun Sufi dostu şemsi konu edindiğiydi bu kadarcıktı bilgisi.
    Valla gayet mistik bir kitap dedi işi şakaya vurur bir vaziyette idare etmeye çalıştı Ama Michelle hafilikten ve espiriden anlayacak biri değildi hıımm dedi gayet ciddi bak bence bu işi iyi planlamalısın .Böyle kapsamlı bir romanın raporunu hazırlamak tahmininden uzun sürebilir dedi.Ve bir an için Michelle nin sesi gitti aradan bir dakika geçti ve ella sordu orda mısın Michelle evet buradayım kusura bakma burası çok yoğun kafamı sıyıracak hale geldim.Kapatmam lazım.Ve sonunda ella telefonu kapattı ve bir ana için kocasıyla göz göze geldi kocasının sanki tartışmaya kaldığı yerden devam etmeye niyeti vardı.Oysa oturup büyük kızlarının istikbalini düşünmeleri gerekiyordu tabi asıl mesele buyduysa … Birkaç dakika sonra tek başına verendada sallanan iskembesine yerleşti ella.Gün batımı yaklaşıyordu Öyle yakındı ki gökyüzüne elini uzatsa dokunacak gibiydi adeta.Ella normalde kafasını meşgul eden tüm soruları ensesinde yakalayıp küçümen kutulara sokup üstüne bir kilit vurdu.İşte bu haliyle ella yayın evinin kedisine verdiğin kitabı okumaya karar verdi kitabın adı aşk şeriatı dı ilk sayıfayı açtığında kitabın yazarı A.Z.Zahara hakkında bi açıklama vardı.Bu kitabı bir müddet okudu kitabın içinde Mevlana , Tebrizli Şems i anlatıyordu.Bir müddet bu kitabı okuduktan sonra okumayı bırakmak zorunda kaldı büyük kızı ve kocasıyla yaşadığı tartışmadan sonra evde öyle gergin bir ortam vardı ki bir müddet aşk şeraiti ni okumaya fırsat bulamadı. Ella kızının erkek arkadaşı olan Scott’a telefon açtı ve ona bu evlenme kararının gözden geçirmesini söyledi.Ella scott la telefon konuşmasını bitirdikden bir yarım saat sonra kocası david aradı.Ella kulaklarıma inanamıyorum evlenmesinler diye scott u aramışsın doğrumu dedi ella evet doğru aradım ama açıklamama izin ver david dayanamadı ve tekrar lafa girdi nasıl yaparsın böyle bir şey inanamıyorum scott jannetteye söylemiş ve jannette yıkılmış bir vaziyette birkaç gün arkadaşında kalacakmış seni görmek istemiyor.Bana kalırsada haksız değil herkesin hayatınına neden bu kadar karışıyorsun.Bu köttü konuşmadan sonra telefonu kapattı.bir gün öğleden sonra ella kaldığı yeri işaretleyip bir kenara bıraktı.Okuduğu kitabı çok sevmişti.Ve A.Z.Zahra hakında hiçbirşey bilmiyordu bu kişi hakkında bilgi bulmak için internette araştırma yaptı ve karşısına A.Z.Zahara nın kişisel web sayfasını buldu.Bu web sayfasını baştan sona defalarca baktı ve web sitenin altında A.Z.Zahara nın e posta adresini buldu ve onu biş köşeye not etti.Ve kızı jannette yi aradı karşısına telesekreteri çıktı pişman olduğunu olanlardan dolayı ve kızının onu affetmesini söyledi telesekreterine telefonu kapattı ardından gözü A.Z.Zaharanın e posta adresine takıldı.ve ona bir mesaj gönderdi çok geçmeden cevapta geldi mesajına ve böylece birkeç mesajlaşma nın ardından telefonlaşmaya başladılar.Ella bu arada yayın evinin ona verdiği romanı bitirmiş ve kızıylanda arası düzlmişti.birgün ailecek yemek yerken ellaya bir mesaj geldi gelen mesaj azidendi.bastona geldiğini onu ne zaman görbileceğini söylüyordu.Ella bir bahane bullarak evden çıktı ve azizle buluştu.Aziz ellada dört gün kaldı ve dört gün boyunca şehri karış karış dörtbir yanını dolaştılar.Ve bu dört gün

    içinde birbirlerinde iyice hoşanmışlardı dördüncü günün sonunda aziz ellaya onu sevdiğini söyledi ellada bunu kabul etti ve bir süre geçtikten sonra ella bir sabah erken kalktı ve sabah kahvaltısını hazırladı dün geceden hazıladığı bavullarını alarak evden ayrıldı ve otele gitti.Aradan bir sene kadar geçmişti ve ella ailesindeki herkes ellayla küsmüştü ellanın onları bırakıp gittiği için sadece büyük kızı jannette annesiyle konuşuyordu.Ella bir gün otele dönünce büyük kızı jannetteyi aradı.Jannette nasılsın mamiş diye sordu.Ella buruk ve mahcup gülümsedi.Bir zamanlar aşkını küçümseyip nuttuklar attığı kızı şimdi ona destek olan tek kişiydi.Belli belirsiz bir fısıltıyla ella aziz öldü dedi.Bir hışıltı oldu telefonda jannettenin sesi geldi gitti.Başın sağ olsun anne çok üzüldüm dedi.Peki şimdi ne yapacaksın anne tek başına galiba Amsterdam a gideceğim .Orda ufak çatı katıdaireler var birini kiralıya bilirim .Hiç plan yapmamıştı ilk defa böyle tek kalıyordu.yarın öbür gün beş sene sonra ne olacaktı bilmiyorum.tek bildiğim hayata yeniden başlayacağım.Zaten bu da kurallardan biri,öyle değil mi?
    “Ne kuralı anne? Neden bahsediyorsun?” diye sordu jannette
    Ella pencereye yanaştı,ufak saran mavimsi tonlara baktı.Gökyüzü tül gibi beyaz ve ince bulutlar ağır ağır dönüyor,hiçliğe karışıp eriyordu, tıpkı semazenler gibi…
    “Kırkıncı Kural“ dedi tane tane konuşarak .”Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır.Ancak ilahi aşk ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi,yoksa dünyevi, semavi ya da cismani mi diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur.Aşk’ın ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
    Başlı başına bir dünyadır aşk.Ya tam ortasındasındır,merkezinde,ya da dışındasındır, hasretinle.”

    -SON-
    Www.DuslerForum.ORG

    Not: Kontrol Panelinizden Bu Alanı Değiştirebilirsiniz.
    ( msn / rekLam / video / Link / yaSaktır)

Sayfa 1/2 12 SonSon

Sistem Bilgileri

Bu sistem vBulletin® alt yapısına sahiptir!
Telif hakları, Jelsoft Enterprises Ltd'e aittir. Copyright © 2024

Uyarı

5651 Sayılı Kanun'un 4.cü maddesine göre üyeler yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Yer sağlayıcı olarak hizmet veren sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler ile ilgili iletişime geçilmesi halinde size dönüş yapacaktır.

gaziantep escort bayan gaziantep escort deneme bonusu veren siteler bahissitelerivip.com deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler mjsanaokulu.com Maltepe Escort deneme bonusu deneme bonusu veren siteler maltepe escort kartal escort ataşehir escort pendik escort ankara escort sincan escort eryaman escort bayan ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort eryaman escort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort yetişkin sohbet kameralı sohbet aresbet casino siteleri Grandpashabet moldebet efesbet efesbet giriş getirbet efesbet deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2021 grandpashabet bahis siteleri bahis siteleri bonus veren siteler bahis siteleri canlı casino siteleri deneme bonusu En güvenilir bahis siteleri ankara olgun escort mimarsinanokullari.com