Aşk için Dans...


Aşk için Dans...
Tango bunca yıllık yolculuğunda yalnız değildi elbet. Aşktan söz ederken Flamenko’ya da çok söz düşecekti...

Sahi... “Sen hiç aşk için dans ettin mi?”

Saura’nın ünlü filmi Carmen’deki Cristina Hoyos’un bu sorusuna Antonyo Gades, dansıyla yanıt veriyor. İhtiraslı. Aşık. Bedeninin her kıvrılışı duygularını açığa vuruyor: Aşk, şiddet, acı, tutku... Dansın sözcüklere sığmayan bir sihri var. Flamenko yüzlerce yıldır aynı coşkuyla dile getiriyor bu sihri. Muzip ve tutkuyla konuşuyor...

Kendine has bir Güney İspanya sanatı olan Flamenko’nun kökü milattan önce 1100'lere kadar uzanıyor. Şarkı, dans ve gitarla hayat buluyor. Flamenko, Güney İspanya'nın kendi folklorik müziği ile çingenelerin aynı kültürden yarattığı müziğin birlikteliğinden doğmuş. Popüler halk müziği, çingene müziğinin gelişimini etkilemiş ancak o günlerde bu müzikle bağdaşmıyor. Bu iki müziğin birleşmesi, günümüzün Flamenko müziğini ortaya çıkarıyor.

Bu kadar değildi dansın söyledikleri. Söyleyecekleri... Daha keder vardı, yalnızlık vardı dilinin altında. Hatta ölüm acısını anlatmanın en insancıl yolu yine danstı. Hele Savaş yıllarında... O zamanlar acıları unutmanın yolunu danstan başka ne gösterebiliyordu ki bize? 1920’lerde Josephine Baker’in öncülüğünü yaptığı çarliston, II. Dünya Savaşı’nda yitirdiklerini unutmak isteyenlerin gözdesi oluverdi.