Besleyici değeri çok fazla olmadığı halde Türk mutfağında hazırlanan nefis yemekleri pek beğenilerek yenilen Patlıcan'ı veren Patlıcangillerin örnek bitkisidir. Anayurdu Hindistan olan otsu patlıcan bitkisi normal koşullarda 45-75 cm. bitkiye çok uygun koşullarda 15 ve hatta 2 m. kadar boylanabilir. Uzun ve sağlam bir kazık kökü ile buna bağlanan yan kökleri vardır. Yuvarlak kesitli otsu gövdesi kısa sürede sertleşip odunlaşır. Kenarları düz olan yeşil renkli yaprakları ufak ince ve uzun ya da büyük ve geniş olur.

Bitkinin erselik özellik taşıyan mor renkli çiçekleri kendi kendisini döller. Ancak balansı ya da diğer böcekler aracılığıyla yabancı patlıcan çiçekleriyle de döllenebilir. Patlıcanın rengi ve biçimi çeşitlere göre değişen meyvelerinin kabuğu serttir. Kabuğunun rengi koyu mordan siyaha kadar değişirse de açık renkli ve hatta kırmızı patlıcan çeşitleri de vardır.

Biçim olarak ülkemizde en çok yetiştirilenleri ince uzun kemer patlıcanı orta boy ve ucu sivri halkapınar patlıcanı ile yuvarlak ve küt olan bostan patlıcanı çeşitleridir. Patlıcan bitkisinin tohumları meyve etinin içine yerleşmiş durumda küçük hafif yassı ve parlak sarımtırak kahverengidir.

Bir patlıcanda ortalama 500-5.000 adet tohum bulunur. Patlıcan çeşitlerinden kemer ve halkapınar patlıcanıyla sade ve zeytinyağlı yemekler; bostan patlıcanıyla kızartma ve salataları yapılır. Ayrıca patlıcanın reçel ve turşuları da yapılıp tüketilmektedir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze patlıcanın içerdiği önemli besin değerleri şunlardır: 24 kalori; 11 gr. protein; 55 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 2 gr. yağ; l gr. lif; 37 mgr. fosfor; 15 mgr. kalsiyum; l mgr. demir: l mgr. sodyum; 15 mgr. potasyum: 30 IU A vitamini; 005 mgr. B1 vitamini; 004 mgr. B2 vitamini; 005 mgr. B3 vitamini; 0081 mgr. B6 vitamini ve 5 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan besin değerlerinin yanı sıra;

o Patlıcan damarları yüksek kolesterolün yarattığı kötü etkilerden korur.

o Patlıcan yedirilen hayvanlarda özellikle mide kanserine çok seyrek rastlandığı gözlenmiştir: insanlarda da aynı etkiyi yapıp yapmadığı araştırılmaktadır.

o Patlıcan istemsiz kas kasılmalarını önleyen maddeler içermektedir.

o Patlıcan içerdiği yüksek orandaki lifiyle pekliğe (hazımsızlığa) iyi gelir.

Sağlığımıza yararlı bu etkilerinden faydalanmak için patlıcan diyetimize katılmalı ve tüketilmelidir.

Dikkat: Olgunlaşmamış patlıcanda solanin adlı bir madde bulunur. Böyle patlıcanları çiğ olarak yemek bu madde nedeniyle zehirlenmelere yol açabilir. Ancak patlıcan pişirildiğinde bu madde parçalanarak yok olur. Ayrıca güç sindirilen bir besin olduğundan çocuklara patlıcan yemesi için ısrar edilmemelidir.

BİTKİSİNİN ÜRETİLMESİ

Patlıcan bitkisi tohumlarıyla çoğaltılır. Üretim iki aşamada gerçekleştirilir: Birinci aşamada patlıcan tohumları sıcak yastıklara sıralı olarak ekilir. 15-25 günde çimlenen fideleri 3-4 yapraklı olunca ikinci aşamada bahçedeki önceden hazırlanmış yerlerine şaşırtılır.

Bizim için uygun olan profesyonel üreticiler tarafından üretilmiş böyle fideleri alıp ilkbahar donlarının bittiği garantili dönemde bahçemizde önceden hazırlanmış yataklarına sıralarda aralıkları 50-60 cm. olan çukurlara dikmektir. Dikimin yapıldığı günlerde don olayı yaşanırsa fidelerimizin donması ve elden çıkması olayıyla karşılaşabiliriz.

BİTKİSİNİN YETİŞTİRİLMESİ

İklim isteği: Patlıcan sıcak iklimlerin bitkisidir soğuklardan çok korkar. Yetiştirilme döneminde sıcaklık -l -2 derecelere düşerse tüm bitki donar ve yok olur. Patlıcan bitkilerinden iyi gelişme sonucu nitelikli ürün alınması için altı ay süreyle ortalama 15-35 derecelerde geçecek bir yetiştirilme dönemine gerek vardır. Bu derecelerin altındaki sıcaklıklarda patlıcan bitkisinden yeterli verim alınamaz. Sıcak iklimde ve iyi bakım görmeleri durumunda patlıcan bitkisi küçük bir ağaççık haline gelip birkaç yıl yaşayarak düzenli ürün verebilir.

Toprak isteği: Patlıcan bitkisi toprak bakımından oldukça seçicidir. Killi topraklardan hiç hoşlanmaz. Böyle ağır ve nemli topraklarda bitkide hemen kök çürüğü başlar. Patlıcan en iyi sonucu derin yumuşak geçirgen ve organik madde yönünden zengin tınlı topraklarda verir.

Toprak işleme: Fidelerin dikimi ve can suyu verilmesinden sonraki 10-15 gün içinde patlıcan bitkisine su verilmez ve toprak tava geldiğinde hemen çapalama işlemi yapılır. Bu çapadan 8-10 gün sonra bir kez daha sulanan bitkinin daha sonra ikinci çapası yapılır. Böylece bitkinin toprağı kabartılmış ve yabani ot mücadelesi de yapılmış olur.

Sulama: Patlıcan bitkisi suyu çok sever. Yetiştirilme döneminde düzenli olarak sulanması gerekir. Aksi takdirde bitkinin gelişmesi yavaşlar. Ürünü azalır ve meyvelerde acılaşma başlar. Ama fidelerin ekiminden sonra çiçeklenme başlayıp da bitki üzerinde meyveler görününceye kadar bitki sulanmaz. Bu kurala uymayıp da sulanan bitkiler boya kaçar (yani gereğinden fazla boylanır) ve çiçeklerini döker. Meyveleri göründükten sonra hava koşullarına göre belirli aralıklarla patlıcanlara düzenli olarak su verilmesi ve her hasattan sonra bitkilerinin kesenkes sulanması gerekir.

Gübreleme: Patlıcan bitkisi gübreyi çok sever. Toprağına hazırlık aşamasında iyi yanmış çiftlik gübresi ve daha sonra yapılacak toprak analizi sonuçlarına göre yardımcı olarak azotlu fosfatlı ve potaslı fenni kompoze gübreler verilmesi gerekir. Ayrıca bazı üreticiler hasat döneminin sonuna doğru bitkiyi biraz budayıp çiftlik gübresiyle hazırlanan bir şerbet de verirler. Böylece bitkiden son olarak biraz kısa boylu ama lezzetli turşuluk bir son ürün alınması olanağı doğmaktadır.

Hasat (Derim): Patlıcan bitkisinden ilk ürün gerçek meyve boyunun 1/3'üne ulaşıldığında alınır. Hasatta gecikilirse meyveler kartlaşır rengi acılaşır ve tohumları (çekirdekleri) sertleşen patlıcan yenme niteliğini yitirir. Bitki üzerinde ilk meyveler alttan başlayarak alınır ve zamanla yukarıya doğru çıkılır. Hasat keskin bir bıçakla patlıcanların sapıyla birlikte kesilmesi şeklinde yapılır.

Hastalık ve zararlılarıyla mücadele: Patlıcan bitkisine dadanacak zararlı ve hastalıklarla uzmanlara danışılarak ve uygun tarım koruma ilaçları kullanılarak zamanında eksiksiz ve aksatılmadan mücadele sürdürülmelidir