Teslim Abdal’dan deyişler:

Mürşide varmağa talib olursan
İbtida insandan rehber isterler
Verdiğin ikrara doğru gelirsen
Aht ile peymandan rehber isterler

Mürşidin nazarı müşkülü seçer
Kâmil olan rehber Sıratı geçer
Can kuşu kafesten akıbet uçar
Tenden uçan candan rehber isterler

Mürşidin var ise olursun insan
Mürşidin yok ise kalırsın hayvan
Arasat gününde kurulur mizan
Açılan mizandan rehber isterler

Muhammed Ali’nin nurun görmeğe
On iki İmamların yolun sormağa
Erenlerin divanında durmağa
On iki erkândan rehber isterler

Şah-ı Merdan bir yol kurmuş kuluna
Yola giden rehberinden biline
Gitmek ister isen mü’min yoluna
Din ile imandan rehber isterler

Marifet babına girmek dilersen
Hakikat güllerin dermek dilersen
Erenler sırrına ermek dilersen
Ahd ile peymandan rehber isterler

Teslim Abdal söyler bu hikâyeti
Nefsini bilmektir gücün gayreti
Yirmi dokuz huruf yedi ayeti
Bilmeye insandan rehber isterler

-----------------------------------------

Canım kurban olsun senin yoluna.
Adı güzel, kendi güzel Muhammed.
Söylenirsin cümle âlem dilinde.
Adı güzel, kendi güzel Muhammed.

Terâzinin bir ucunda Haydar oturur.
Yanı sıra cümle ümmet yetirir.
Elinde de yeşil sancak getirir.
Adı güzel, kendi güzel Muhammed.

Mümin olanların çoktur cefâsı,
Âhirette olur zevki sefâsı.
Onsekizbin âlemin mustafâsı,
Adı güzel kendi güzel Muhammed.

Sen bir Peygambersin şeksiz, gümansız.
Sana inanmayan dinsiz, îmansız.
Teslim Abdal neyler dünyayı sensiz.
Adı güzel, kendi güzel Muhammed.

-----------------------------------------

Genc Abdal’dan deyişler:

Dergahına geldim niyaz eyledim.
Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.
Aşkın kitabından avaz eyledim.
Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.

Nideyim sefâyı, zevki dünyada,
Budur murâdımız ind-i Hudâ'da.
Yarın mahşer günü koyma cezâda,
Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.

Niyazım var üstâdıma, pirime.
Salavât eylerim destigirime.
Katarından, dîdârından ayırma.
Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.


Genc Abdal'ım özüm Hakk'a bağlarım.
Coşkun sular gibi akar çağlarım.
Eşiğine yüzüm sürer ağlarım.
Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.

-----------------------------------------

Dostum Muhammed'dir hak habîbullâh,
Söylersen Muhammed, Ali'den söyle.
Cihâna geldiler sırr-ı sırrullâh,
Söylersen Muhammed, Ali'den söyle.

Hasan Muhammed'dir, Hüseyin Ali.
Şah İmam Zeynel'e demişiz belî.
Muhammed Bâkır'ı sevdik ezelî.
Söylersen Muhammed, Ali'den söyle.

Enbiyâ, evliyâ onlara âşık.
Verdiler ikrârı oldular tanık.
Hak mezhebi İmâm-ı Cafer-i Sâdık.
Söylersen Muhammed, Ali'den söyle.

Mûsâ-i Kâzım'dan kuruldu erkân.
Şah İmam Rızâ'dır pîr-i Horasan.
Takî ile Nakî mümine îmân.
Söylersen Muhammed, Ali'den söyle.

Hasanül Askerî server-i âlem,
Muhammed Mehdî'dir sâhibul kerem.
Genc Abdâl zikret dilinde her dem.
Söylersen Muhammed, Ali'den söyle.

-----------------------------------------

Ezel-i ezelden öteden beri
Sevdikçe sevesim geldi pîrimi
Çekerim cevrini andan ötürü
Sevdikçe severim geldi pîrimi

Sevdikçe severim ben anı çoktan
Sevdiğini Allah var eder yoktan
Geçerim varımdan ayrılmam Haktan
Sevdikçe sevesim geldi pîrimi

El ele el Hakka buyurdu Allah
İnandım Pîrime Allah eyvallah
Pirim Allah dostum Allah, hüvallah
Sevdikçe sevesim geldi pîrimi

Genc Abdal Sultan Şuca’ kuludur
Cennet bahçesinin gonca gülüdür
Pîrim nazar kıldı, sanma delidir
Sevdikçe sevesim geldi pîrimi

-----------------------------------------

Ey benim mürşidim nûr-i cemâlim
Pîrim cemâlini göresim geldi
Kaldır nikabını lütf eyle şâhım
Pîrim cemâlini göresim geldi

Bir ismin Ali’dir Hayder-i Kerrar
Hasen Hulk-i Rizâ ey zât-ı envar
Hüseyin şâhımdır mü’mine didar
Pîrim cemâlini göresim geldi

İmam Zeynel’abâ Muhammed Bâkır
Keremler kânıdır ol İmam Câ’fer
Nola bir kez hüsnün kâ’be’sin göster
Pîrim cemâlini göresim geldi

Kâzım Musâ, Takî, Nakî, Askerî
Muhammed Mehdî cümlenin bihteri
Murâdım isterem bilmezem gayrı
Pîrim cemâlim göresim geldi

Genc Abdal da güzel söyledi hâlin
Erenlerden almış feyz u kemâlin
Ey imamlar şâhı göster cemâlin
Pîrim cemâlini göresim geldi

-----------------------------------------

Pir Mehmed’den bir deyiş:

Eğer benim âh-u zarım sorarsan,
Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim.
Bu cihanda külli varım sorarsan,
Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim.

A sevdiğim sensiz bir an olamam.
Şâd olup da sensiz bir dem gülemem.
Senden özge bir yardımcı bilemem.
Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim.

Derdin bana yeter, derman istemem.
Hükmün yeter, aslâ ferman istemem.
Göster dîdârını gılman istemem.
Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim.

Sensin âşıkların dîni, îmânı,
Müminlerin can içinde hem cânı.
Duvazda okurum Oniki İmâm'ı.
Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim.

Pir Mehmed'im eder hazar isterim.
Mürşidimden himmet, nazar isterim.
Malım dökmekliğe pazar isterim.
Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim.

-----------------------------------------

Aşık Fedayi’den deyişler:

Neyleyim dünyayı, şanı, şöhreti.
Âh Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Aldı beni İmamların firkati.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.

Matem aylarında artar firakım.
Âh-u nâlan etmek benim merakım.
Nâr-ı iştiyaktan yanar yüreğim.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.

Zârım işitenler kaldılar ta'na,
Dediler teselli gerektir sana.
Yüz bin öğüt versen kâr etmez bana.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.

Cihan benim olsa şâd olup gülmem,
Dest uzatıp çeşm-i giryânım silmem.
Çilekeş dervişim sefâyı bilmem.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.

Firdevs bahçesinin kırmızı gülü,
Ben âşığım, oldum O'nun bülbülü,
Görünür gözüme Kerbelâ çölü,
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.

Gönül murgu seyrangâha çıktıkça,
Kerbelâ'dan şehitlere baktıkça,
Ilgıt, ılgıt al kanları aktıkça,
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.

Arş-ı semâvâtta gördüm nûrunu,
Aşkına düşenler verir varını.
Ali oğlu, Muhammed'in torunu,
Âh Hüseyin deyü ağlar gezerim.


Fedâyi dervişim derdi veremdir.
Cihanda kâm ehli olanlar kimdir?
Geceyle, gündüzüm derd ile gamdır.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.

-----------------------------------------

Mâh-ı Muharrem'de mümin olanlar,
Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
Yasın çekip bahr-ı ummâna dalanlar,
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar.

Âşığ-ı şeydâlar figana başlar.
Zâr eder iniler dağlarla taşlar.
Deryada balıklar, havada kuşlar,
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar.

Yedi iklim, kevn-i mekan dört köşe,
Cümle âlem taaccuptur bu işe.
Deryalar mevc vurup gelir hurûşa,
Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar.

Fedâyî'nin başı Hünkâra bağlı,
Kerbelâ nârından ciğeri dağlı.
Muhammed'in torunu, Ali'nin oğlu.
Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar.

-----------------------------------------

Şah Hatayi’den deyişler:

Gönül ne gezersin seyran yerinde
Âlemde her şeyin var olmayınca
Olura olmaza dost deyip gezme
Bir ahdine bütün yâr olmayınca

Yürü sôfi yürü, yolundan azma
Elin gıybetine kuyular kazma
Varıp her dükkânda metaın çözme
Yanında mürşidin var olmayınca

Kalktı havalandı gönlümün kuşu
Kavga, gıybet etmek kötünün işi
Üstadın tanımaz bunda her kişi
Anın kim mürşidi er olmayınca

Varıp bir kötüye sen olma nöker
Çarhına değer de dolunu döker
Ne Hüdâ’dan korkar, ne hicap çeker
Bir kötüde namus; âr olmayınca

Şah Hatayi’m edem bu sırrı beyan
Kâmil midir cahil sözüne uyan
Bir baştan ağlamak ömredir ziyan
İki baştan muhip yâr olmayınca

-----------------------------------------

Gel tâlip Pîr’den rızâsız yürüme
Sakın seni üstadın kabul eylemez
Farkla dur, otur, mîzanla yürü
Sakın Sultân kapıda kul eylemez.

Bu yol tâ ezelden Kaalû Belî’dir
Benliğinden geçen Hakk’ın kuludur
ŞAH HATÂYÎ cümlemizin halidir
Vefâsından cefâsın bol eylemez.

-----------------------------------------

Dün-ü gün isteğim budur Hüdâ’dan
Mürşidimden gayrı nem var benim de
Dâima ayırma beni izinden
Mürşidimden gayrı nem var benim de

Mürşide hile olmaz doğru gelinür
Yalanın bünyadı yoktur, delinür
Her ne ister isen anda bulunur
Mürşidimden gayrı nem var benim de

Yedi yerde İmam Câfer makamı
Verdiler elime çün ezkârımı
Nakd elinde Şeyh Safî’nin makamı
Mürşidimden gayrı nem var benim de

Muhammed Ali’in doğru erkânı
Mürşidine var ki göresin seni
Mürşidin gemidir, tâlip yelkeni
Mürşidimden gayrı nem var benim de


Bu sözü söyleyen Sultan Hatayi
Hatayi ‘den gayrı kim var gedâyî
Salarım üstüne bin bir kazayı
Mürşidimden gayrı nem var benim de
-----------------------------------------

Gönül ne durursun sen varsana
Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz
Varıp eşiğine yüzün sürsene
Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz

Mürşidin arayan gitti arayı
Arayanlar buldu derde çareyi
Yüzbin okur ise akda karayı
Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz

Bu dünyada durdukça eğer dursan da
On dünya dolusu kitap görsen de
Her harfine binbir mana versen de
Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz

Halil yaptı Kâbe’yi oldu delil
Farz oldu varmayanlar oldu melil
Muhammed’e rehber oldu Cebrail
Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz

Hatayisözün manisin ver dedi
Yar ile ettiğin ahde dur dedi
Cebrail, Musa’ya Hızır’a var dedi
Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz

-----------------------------------------

Aşık Veysel'in Son Şiiri

Selam saygı hepinize
Gelmez yola gidiyorum
Ne şehire ne de köye
Gelmez yola gidiyorum

Gemi bekliyor limanda
Gideceğim bir ummanda
Gözüm kalmadı cihanda
Gelmez yola gidiyorum

Esim dostum yavrularım
İşte benim sonbaharım
Veysel karanlık yollarım
Gelmez yola gidiyorum

Ölümünden kısa bir süre önce oğlu Ahmet Şatıroğlu'na yazdırmıştır.
Pir Sultan Abdal’dan deyişler:

Çeke çeke ben bu dertten ölürüm.
Seversen Ali'yi değme yarama.
Ali'nin yoluna serim veririm.
Seversen Ali'yi değme yarama.

Ali'nin yarası yâr yarasıdır.
Buna merhem olmaz, dil yarasıdır.
Ali'yi sevmeyen Hakk'ın nesidir?.
Seversen Ali'yi değme yarama.

Ilgıt ılgıt oldu akıyor kanım.
Kem geldi didâra tâlihim benim.
Benim derdim bana yeter hey canım.
Seversen Ali'yi değme yarama.


Pir Sultan Abdal'ım deftere yazar.
Hilebaz yâr ile olur mu Pazar?
Pir merhem çalmazsa yaralar azar.
Seversen Ali'yi değme yarama.

-----------------------------------------

Hak nasip eylese dergâha varsam,
Bir dem divanında dursam yâ Ali.
Eğilsem dizine niyâz eylesem,
Yüzüm kademine sürsem yâ Ali.

Yüzüm kademine sürdüğüm zaman,
Zerrece gelmezdi gönlüme güman,
Şâhım düldülüne bindiğin zaman,
Önünce Kanber'in olsam yâ Ali.

Kanber gibi hizmetinde götürsen,
Bir dem ağlatıp, bir dem güldürsen,
Çekip Zülfikâr'ı beni öldürsen,
Elim eteğinden kesmem yâ Ali.

Keser miyim eteğinden elimi?
Kabul ettim Hak yolunda ölümü,
Doğru sürün erenlerin yolunu.
Mümin canlarından olsam yâ Ali.

Mümin olan neresinden bellidir?
Hakkı söyler nefesinden bellidir.
Erenler bağının gonca gülüdür.
Tomurcuk güllerin dersem yâ Ali.


Pir Sultan'ım beni mihman götürsen,
Götürsen de ayn-i cem'e yetirsen,
Dizini dizime vursan otursan,
Doyası yüzüne baksam yâ Ali.

-----------------------------------------

Her seher vaktinde cümbüşe geldim.
Dağlar yâ Muhammed, Ali çağırır.
Erenler meclisi bağ-ı gülistan.
Güller Yâ Muhammed, Ali çağırır.

Vird verilmiş gökyüzünde kuşlara.
Bak gözümden akan kanlı yaşlara.
Sular yüzün vurur taştan taşlara.
Çağlar yâ Muhammed, Ali çağırır.

Âşık olan gelir derdin üsteler.
Ona kâil olmaz kâmil ustalar.
Dertliler de gelir derman isterler.
Sağlar yâ Muhammed, Ali çağırır.


Pir Sultan Abdâl'ım çoktur âşığı.
Âşık olanların yanar ışığı.
İmam Hasan-Hüseyin'in beşiği.
Sallar yâ Muhammed, Ali çağırır.

-----------------------------------------

Ben dervişim dersin dava kılarsın
Hakk’ı zikretmeye dilin var mıdır
Kendini gör elde sen ne ararsın
Hâlâ hâl etmeğe hâlin var mıdır

Dertli olmayanlar derde yanar mı
Sâdık derviş ikrârından döner mi
Dertsiz bülbül gül dalına konar mı
Ben bülbülüm dersin gülün var mıdır

Bir gün balık gibi ağa sararlar
Mürşitten rehberden haber sorarlar
Tütsü yakıp köşe köşe ararlar
Ben arıyım dersin balın var mıdır

Mürşit huzurunda dâra durmağa
Dâra durup Hakk’a boyun vermeğe
Muhabbetten geçip hırka giymeğe
Çar pâreden derviş şalın var mıdır

Pir Sultan’ım senin derdin deşilmez
Derdi olmayanlar derde düş olmaz
Mürşitsiz rehbersiz yollar açılmaz
Mürşit eteğinde elin var mıdır

-----------------------------------------

Gönül ne durursun elden geldikçe
Yine bir mürşide varmadan olmaz
Aman mürvet deyü sen de yüzünü
Yine bir mürşide varmadan olmaz

Mürşidini bulur gezen arayı
Kırklar arasında bulur çâreyi
Ne kadar okursan aktan karayı
Yine bir mürşide varmadan olmaz
Bu dünyada sen çok yaşlar yaşarsın
Bilip dört kitabın dersin açarsın
Her harfine bin bir mânâ verirsin
Yine bir mürşide varmadan olmaz

Halil Kâbe yaptı oldu ya delil
Vardı varan kaldı varmayan melil
Muhammet’e rehber oldu Cebrail
Yine bir mürşide varmadan olmaz

Pir Sultan’ım bu durakta dur dedi
Hazret-i Muhammet Ali er dedi
Bunu bilmeyenin işi zor dedi
Yine bir mürşide varmadan olmaz

-----------------------------------------

Evvel baştan Muhammed'e salavât.
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
Ecel gelip ömür gülü solmadan,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.

Hasan-Hüseyin Ali'nin oğulları,
Şehitler yoluna giderler doğru.
İmam Zeynelâbâ Hüseyn'in oğlu,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.

İmâm-ı Bâkırdan vuralım demi,
Cafer-i Sâdık'tan aldım erkânı
İmam Mûsâ kaldır gönülden gamı,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.

İmam-ı Rızâ'dan olsun hidâyet,
Takî ile Nakî kılsın inâyet.
Ol Hasan Askerî şâh-ı vilâyet,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.


Pir Sultan Abdâl'ım söyledi heman,
Yezid'in kalbinden gitmedi güman.
Âhir nefesinde Oniki İmam,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.

-----------------------------------------

İlhami’den bir deyiş:

Dû cihanda derde derman sendedir.
Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.
Mümin, müslim bütün derd-ü gamdadır.
Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.

Ağlar gökyüzünde hem mâh-u mihri.
Feryat ile doldu iklim-ü dehri.
Şah İmam Hasan'a verdiler zehri.
Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.

Yezîdiler bir araya geldiler.
Ehl-i Beyt'i ara yere aldılar.
Şah İmam Hüseyin'e hamle kıldılar.
Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.

İmam Zeynülâbidîn'i bastılar.
Şühedânın başlarını kestiler.
Götürdüler bir de Şam'da astılar.
Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.

Tutmadılar Resûlullâh sözünü,
Esir ettiler gelin ile kızını,
Al-ü evlât Hakk'a tuttu yüzünü.
Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.

İmam Bâkır, İmam Cafer hakkı için,
İmam Mûsâ-i Kâzım, Rızâ hakkı için,
Şah Takî'yle, şah Nakî'nin hakkı için,
Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.

Askerî, Mehdî'dir ol sâhip zaman,
Gelince kurulur bir ulu dîvân.
Çağır ey İlhâmî zaman bu zaman,
Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.

-----------------------------------------

Sefil Ahmed’den bir deyiş:
Garip bülbül gibi figan edelim
Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü
Şu dünyanın ettiğini nidelim

Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü
Bu dünyadan o dünyaya yol oldu
Gözden akan kanlı yaşlar sel oldu
Hak emretti arştan ona gel oldu

Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü
Kadir Mevlam nur eylesin yurdunu
Zikredenler unutmayın virdini
Bize verdi ayrılığın tadını

Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü
Derman için geldim şimdi buraya
Tabip baksın sinemdeki yaraya
Bu hasretlik derler düştü araya

Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü
Bilmem akıllıyım bilmem deliyim
Efendim seni mahşerde bulayım
Şu fani dünyada neme güleyim

Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü
Talip olanlar da yasını çeksin
Tekkesinde misk-ü anberler koksun
Evlatları kadim postuna çıksın

Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü
Sefil Ahmed sayru dala konmayım
Ahdim olsun ikrarımdan dönmeyim
Nasıl ağlamayım nasıl yanmayım
Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü

-----------------------------------------

Kâtib’den bir deyiş:

Mürşidlik davasın kılan dede’ler
Mürşidlik meydanda erlik değil mi
Mürşid haktır hak mürşittir dediler
Mürşidler hak ile birlik değil mi

Mürşidin bağçesi güldür hâr olmaz
Mürşid olan kişi nefse yar olmaz
Mürşid bir sultandır eli dar olmaz
Mürşidlik bir geniş dirlik değil mi

Mürşidin kazanı kaynar taşar mı
Mürşidin şehrine kavga düşer mi
Mürşid dört özlüdür yoldan şaşar mı
Mürşidlik rehberlik pirlik değil mi

Mürşid gece gündüz virdinden şaşmaz
Mürşidin kabında çiğ lokma pişmez
Mürşid pehlivandır ayağa düşmez
Mürşidlik meydanda erlik değil mi

Katib’im mürşidden (okunamadı) tutarsın
Mürşidin sözüne hile katarsın
Mürşide hor bakma yere batarsın
Mürşidi görmemek körlük değil mi

-----------------------------------------

Aşık Noksani Baba’dan deyişler:

Ben mürşidim diyen noksâna gelsin
Mürşid kimdir, onun nişânı nedir?
Evliyâ buyruğun okuyup bilsin
Yetmiş üç farzı var, beyânı nedir?

Dört kapı, kırk makam, oniki erkân
Onyedi tarîki eylesin beyan
Talibin gönlünde koymasın güman
Bildirsin cân içre cânanı nedir?

Kâmil mürşid herbir müşkili seçer
Ona teslim olan Kevser’den içer
Tâlibin yetmiş bin hicâbın açar
Gösterir cenneti, nirânı nedir?

Bu mânayı bilen mürşid tamamdır
Ameli olursa, Oniki İmamdır
Kalbi Beyt-i Hüdâ, şâh-ı âlemdir
Yedi bahir içre ummânı nedir?

Bu sırra ermeyen mürşid olamaz
Hırsı nefse uyan, özün bilemez
Tamah için gezen, Hakk’ı bulamaz
Ne bilsin, ikrârı, îmanı nedir?

Har nerdedir bilmez, yalanı söyler
Evlâddan’ım deyip, yalan söyler
Gerkes gibi her bir cîfeye konar
Tanımaz yahşiyi, yamânı nedir?

Bu üç sıfatta bulunanlar mattır
Nefsine kul olan, şeytan-sıfattır
Gıybet-bûhtan eder, sanır âyettir
Ak üzre farketmez karayı, nedir?

Noksani aç gözün mürşidi tanı
Bâtının görünce teslim et canı
Bir kapıya bend-ol, öğren irfânı
Göresin küfr-içre îmanı nedir?

-----------------------------------------

Derde düştüm bi nihayet Ya Ali senden medet
Umarız senden inayet Ya Ali senden medet

Cürmümüz yazmaktan aciz kiramen katibin
Fatime Hatice Hakkı affet Ya Ali senden medet

Zatı paki hürmetine tevbe kıldım ya rahim
Geç suçumdan kıl inayet Ya Ali senden medet

Şah Hasan Hulki Rıza hakkı ya rabbül gafur
Hüseyin aşkına rahmeyle Ya Ali senden medet

Çarde’i masumi pakten umarım lütfü ata
Zeynelin rahinde Hâk et, Ya Ali senden medet

Bakır’ı nuru hudadan gönlümüz rüşan kılıp
Cafer’i ilmin nasip eyle Ya Ali senden medet

Musayı Kazım Ali Musa Rızanın aşkına
İsterim eyle şefaat Ya Ali senden medet

Şah Cafer’i dergahında bi sevap şermende
Cürmünü affet temamet Ya Ali senden medet

Nakinin yüzü suyu için Askeri olup şefi
Mehdi’nin feth et vilayet ya Ya Ali senden medet

Noksani derdine düşüp kapına geldim hakim
Ve şifa eyle selamet Ya Ali senden medet